Ankara''da kulaklarına fısıldanan her iddiayı Washington''daki üstlerine ''istihbarat bilgisi'' olarak sunmuş ABD''li diplomatlar için ''kof'' veya ''çapsız'' ifadesini kullananlar çıkıyor. Öyle ya, elmalarla armutları karıştırmış adamlar (veya kadınlar), en uçuk kaçık söylentilere kulak vermiş, üstelik hiç üşenmemiş, oturup bunları rapor haline de getirmişler...
Öyle mi acaba?
Cevapta acele etmemeniz için size şu alıntıyı sunuyorum:
"Bana gayet doğal gelen bu durumun, ''bazı dostlarını'' hükümette görmek isteyen Amerikalıları şaşırttığına ise yüzde 100 eminim... Ankara''daki Amerikan Büyükelçiliği, ''içlerinden geçeni'' seslendirenleri dinliyor epeyden beri; bu yüzden de Washington''a sürekli yanlış değerlendirmeler gönderiyor... Amerikan deyimiyle ''wishfull thinking'' egemen elçilik değerlendirmelerine; aykırı görüş seslendirenlere çok kızılıyor... İleride bu günleri yazacak olanlar, ABD''nin Ankara Büyükelçiliği''nin Washington''a gönderdiği yazışmalara ulaşabilirlerse, hiç kuşkum yok, ''Bu kadar da diplomatik saflık olur mu?'' diye saçlarını başlarını yolacaklardır..."
Diplomatların en faal olduğu dönemdi o günler Amerika için; Meclis''te, gazete bürolarında cirit atıyordu Amerikalı diplomatlar... 1 Mart öncesinde, "Geçmezse Türkiye için hiç iyi olmaz" tehdidini savuranlar, tezkere Meclis tarafından reddedildikten sonra, tehditlerini "Bunu fazlasıyla ödeteceğiz" biçimine çevirmişlerdi.
Nereden mi biliyorum?
Şuradan: Şimdilerde kendisinden ''pop sosyolog'' diye söz ettiğim kişi ve birkaç cephe arkadaşının yazıları, gazetelerine attıkları manşetler, o günlerde Amerikan diplomatlarının ruh halini birebir yansıtıyordu. Kendisini ''koltuk diplomatı'' haline dönüştürmüş ve 1 Mart tezkeresi geçmeden önce ölesiye bir mücadele vermişti ''pop sosyolog'' yönettiği gazeteyle; tezkerenin malum âkıbetinden sonra ise zehirli kalemini benim gibileri yok etmek için kullanmaya başlamıştı...
Tabii, yanına doğal müttefiklerini de alarak...
Uyduruyorum sanmayasınız, ayniyle vâkidir.
Uzunca bir süre karalama kampanyasının hedefindeydik. O günlerde "Türkiye''nin en çok satan gazetesi" olmakla övünen gazetede çıkan dokundurmaların bini bir paraydı. Zahmete katlanacaklar için internette hepsi duruyor. 2003 yılının Mart ayında Hürriyet''te çıkmış yazılara ve manşetlere göz atarsanız göreceksiniz: Nasıl bir hınçla yazıldıkları bugün beni bile şaşırtan bir dizi yazının konusuydum.
Bazıları "Tamamen duygusal sebeplerle" iddiasındaydılar, ancak ben Amerikalı diplomatların "Bundan sonra buradayız, önümüzü kesmek isteyenlerle ölümüne hesaplaşacağız" tehditlerinin üzerlerinde etkili olmasına da bağlıyordum bu yayınları... Ayakta kaldık ve bugünleri görebildik. Çok şükür, görebildik...
Türkiye büyük bir badire atlattı o günlerde. Wikileaks belgeleri öykünün yalnızca küçücük bir bölümüne ışık tutuyor. Hayır, ''belge'' diye sunulan raporları yazan diplomatlar ''kof'' veya ''çapsız'' değillerdi; içleri intikam hisleriyle doluydu ve kinlerini raporlarına geçirmişlerdi.
Kendilerini sürekli fiştekleyen birilerinden duydukları tezvirat ve iftiralara kulak vermelerinin sebebi budur.
Ne yazmışım o günlerde bir daha okuyalım mı: "İleride bu günleri yazacak olanlar, ABD''nin Ankara Büyükelçiliği''nin Washington''a gönderdiği yazışmalara ulaşabilirlerse, hiç kuşkum yok, ''Bu kadar da diplomatik saflık olur mu?'' diye saçlarını başlarını yolacaklardır..."
O yazışmalar elimizde şimdi, ibretle okuyoruz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.