1980 Anamur (Mersin) doğumlu. Kartal Anadolu İmam-Hatip Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. 2011-2016 arasında Sabah gazetesinde çalıştı. Ortadoğu ve İslâm dünyası, Kılınç'ın hem çalışma sahası, hem de kendisini en huzurlu hissettiği coğrafya. Yayımlanmış 16 kitabı olan Taha Kılınç evli, 3 çocuk babası.
İslâm dünyası içinde günümüzde kabaca yüzde 15’lik bir azınlığı teşkil eden Şiîlik inancı, 1979’dan sonra İran yönetiminin resmî ideolojisine ve bütün dış politika hamlelerindeki en temel motivasyona
İran’ın ince ince dokuduğu ve temellerini sağlamlaştırmak için her türlü imkânını seferber ettiği bu sürecin kilit taşını “Büyük Şeytan” olarak nitelenen ABD’ye düşmanlık oluşturdu. İngiltere ve Fransa başta olmak üzere, dünyanın diğer emperyalist ülkelerini hiçbir şekilde düşmanlık denklemine sokmayan İran, böylece kitlelerin öfkesini tamamen Amerikan emperyalizmine çevirerek kendi duruşunu tahkim etti. Silah ticaretinin akışını sürdürmek, Ortadoğu’daki müttefiklerini yanında tutmak ve kendi politikalarını sağlama almak, tüm bunları yaparken de İslâm dünyası içindeki bölünmeleri körükleyecek bir fırsatı elinde bulundurmak için bu dekoru son derece kullanışlı bulan Beyaz Saray, böylece İran yönetimiyle örtülü bir işbirliğine girişti. İran-Irak Savaşı sırasında kapalı kapılar ardında sürdürülen ve ABD Başkanı Ronald Reagan döneminin en ciddi politik skandallarından biriyle (“İran-Kontra Skandalı”) ifşa olan söz konusu işbirliği, Afganistan ve Irak’ın işgallerinde açıktan yardımlaşmaya ve paslaşmaya dönüştü.
Kitleler gözü kapalı biçimde İran hayranlığına savrulurken, İran devlet aklı, hâkimiyet kurduğu bütün bölgelerde İslâm’ın ilk asırlarından beri Şia’nın bayraktarlığını yaptığı bütün tarihî kinleri ve kanlı davaları yeniden diriltti. Milyonlar sözde “Amerikan düşmanlığı” ile afyonlanırken, Müslümanların tarih ve coğrafya algısıyla tamamen oynayan yeni bir din dili, İslâm coğrafyasının kadîm şehirlerinde fanatizmi, kardeş kavgasını, düşmanlığı, mezhep savaşlarını ve sahabeye sövgü ve hakaret geleneklerini yeniden hortlattı. Bugün Şam’a, Halep’e, San’a’ya, Bağdat’a, Beyrut’a bakın, söylediğim şeylerin en canlı misallerini gözlerinizle göreceksiniz. Türkiye’den bakarak ve yaşanan acı hakikatlerden tamamen uzak kalarak İran’a romantik bir sempati duymak çok kolay. Sahaya indiğinizde ise, “vahdet” denen şeyin, aslında dinî ve tarihî kimliğinizden tamamen soyunarak, -isteyerek veya zorla- Şiîlik içinde erimekten ibaret olduğunu fark edeceksiniz.
İran devlet aklı, İslâm coğrafyasında Şiî mezhepçiliğinin kök salması projesini uygulamaya koyarken, karşısında en büyük engel olarak her zaman Türkiye’yi görür. İran, Türkiye’ye karşı her zaman tetiktedir, buraları hiç ihmal etmez, siyasî ve dinî lobicilik için muazzam bütçeler ayırır, beynini yıkadığı kişi ve kurumları ustaca kullanır, Türkiye kamuoyunu kendi amaçları uğruna istismar etmek için gizli-açık hiçbir fırsatı kaçırmaz. Böylece kendi devletine ve milletine söverken, İran’ı ölçüsüzce öven ve Tahran’dan fısıldanan her şeye sorgusuz-sualsiz kapılıp giden bir taban oluşturur.
Arap dünyasında ise, şu anda kitleyi hareketlendirecek ve İran’a karşı organize edecek herhangi bir siyasî veya ideolojik yapılanma bulunmuyor. Müslüman Kardeşler Teşkilâtı’nın trajik serencâmı, en fazla alkışı Tahran’dan aldı. Arap rejimleri kendi istikballeri için İhvân’ın kökünü kazımaya odaklanırken, aslında İran’a Arap coğrafyasında geniş bir alan açmış oldular. Tarih, bunu acı acı yazacaktır.
Tüm bu arka plan eşliğinde, Türkiye’de yaşayan bir Müslümanın “İrancı” olabilmesi için ne lazım gelir, soralım: Ya İran’a ve bölgemizde yaşananlara dair hiçbir şey bilmiyorsunuzdur. Ya iç siyasette kendinize belirlediğiniz pozisyon gereği, içerideki bazı aktörlere karşı kin ve nefretiniz gözünüzü kör etmiştir. Ya ideolojik ve dinî açıdan İran’ın çizgisindesinizdir. Ya da İran tarafından yemleniyor ve fonlanıyorsunuzdur. Öbür türlü, yabancı bir devletin ajandasına asker yazılmanın mantığını anlamak mümkün değildir.
Bu çerçevede, İran’ın Müslüman dünyanın önüne “kahraman” olarak koyduğu bir isim var: Kâsım Süleymanî. Konu açılmışken, Süleymanî’nin yakın tarihte oynadığı rolleri yeniden hatırlamamak ve onu kendi bağlamına doğru biçimde oturtmamak olmaz. Nasipse, cumartesi gününe.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Büyükelçilerini bile çağırmadılar…
Muhteşem bir yorum.İran'ı hala tanımayanlar okumalı.
Allah razı olsun. Bu makaleler çoğalırsa ümmet uyanır. Üniversiteler tez hazırlatirsa dünya gerçeği görmüş olacaktır.
"Müslüman Kardeşlerin trajik serencamı..." diye başlayan cümleyi ikinci kez okuduğumda anlayabildim. Çok daha açık yazınız bu fikri. Çok beğendim.
Allah razı olsun sizden. Bu zamanda bu gerçekleri yazmak yazabilmek inanın çok değerli biz Müslümanlar için. Rabbim kaleminize zeval vermesin. Zira İçimizdeki şımarık müslümanlardan ziyadesiyle sıkıldık.
Taha bey yüreğinize sağlık, kaleminize kuvvet
Üstad selamlar. Hamas'ın Sünni dünyadan yeteri kadar destek göremediğini ve bunun da kendilerini İran'ın kucağına attığını düşünüyorum. Fakat buna rağmen İsmail Haniye'nin Kasım Süleymani için söyledikleri yine de fazla değil mi? https://www.gzt.com/mecra/hamas-lideri-suleymani-kudus-sehididir-3517061
Artık bıçak kemiğe dayandı: bu ülkede "bir başka develt'in ajandasına asker yazılanlar" var ise ki var (hamdolsun hain eksikliği hiç çekmiyoruz) artık bu kounuyu ciddiye almak çamanı gelmiştir. Zaten günlük olaylara dikkat etmek yeterli; 7 Ekim sonrasında o komşu'nun hiç ciddî sesi çıktı mı?
Büyük şeytan...
çok güzel izah etmişsiniz, yazınızı çok beğendim vegerçekleri tam ortaya çıkarmışsınız. Sizi bu yazınızdan dolayı takdir ediyor, sevgilerimi iletmek istiyorum
eline sağlık, gerçekleri cesurca yazmak lazım.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.