Poker, Rus ruleti ve târih

04:0028/11/2024, Perşembe
G: 28/11/2024, Perşembe
Süleyman Seyfi Öğün

Üniversite talebeliğim esnâsında epey yoğun bir kahvehane hayâtım olmuştur. Hâlâ hayret ederim, en yoğun okumalarımı o kalabalık ve gürültülü vasatlarda yaptım. Kahvehâne oyunlarını ise hiç beceremedim. Ne tavla ne de herhangi bir kâğıt oyununu bilirim. Biz birkaç arkadaş satranca dadanmıştık. İnsan zihninin en büyük buluşlarından birisi olan bu oyuna âşık olmuştum. Hâlâ fırsat buldukça oynamaktan büyük bir zevk alırım. Arkadaşlar arasında poker müptelâları da vardı. Kendi aralarında, benim için

Üniversite talebeliğim esnâsında epey yoğun bir kahvehane hayâtım olmuştur. Hâlâ hayret ederim, en yoğun okumalarımı o kalabalık ve gürültülü vasatlarda yaptım. Kahvehâne oyunlarını ise hiç beceremedim. Ne tavla ne de herhangi bir kâğıt oyununu bilirim. Biz birkaç arkadaş satranca dadanmıştık. İnsan zihninin en büyük buluşlarından birisi olan bu oyuna âşık olmuştum. Hâlâ fırsat buldukça oynamaktan büyük bir zevk alırım.

Arkadaşlar arasında poker müptelâları da vardı. Kendi aralarında, benim için anlaşılmaz, tuhaf bir jargonla oyunlarını tartışırlardı.
Blöf
bu jargonun bir parçasıydı. Pokeri öğrenemedim ama zaman içinde onun ayrılmaz parçası olan blöfün ne olduğunu aşağı yukarı anladığımı zannediyorum. Bu kelimenin lûgatlardaki karşılığı,
“karşı tarafı herhangi bir işten caydırmak amacıyla aslı olmayan sözleri dile getirmek veyâ aldatıcı şekillerde davranmak
” olarak geçer. Bunun bir de müeyyidesi var: Bir blöfün başarısı karşı tarafı pes ettirmektir. Pokerde nasıldır bilemeyeceğim; ama muhtemelen inandırıcı bir blöf karşı tarafa, belki de oyunu kazanacakken kaybettirebiliyor veyâ tersine, kaybedecekken kazandırabiliyor.
Bu hâliyle blöf,
gerçeklere dayalı olmadan kazanmak
mânâsına geliyor. Bir bakıma, ortaya çok şey sürüyor gibi yapıp, aslında belki de hiçbir şey sürmeden; aslında karşılığı var veyâ yok, ama mutlak olarak var imişcesine davranmak.. Yâni bir nev’i kumar.. Eğer blöfünüz tutarsa kazanıyorsunuz. Tutmazsa kaybetmeniz mukadder oluyor..
Bir de
Rus ruleti
(Russkaya Ruletka) diye bir şey var. Bu da bir oyun, lâkin bu oyunda
kaybetmek kesin ölüm
mânâsına geliyor. Altıpatlar bir tabancaya tek bir mermi sürülüyor. Daha sonra top çevriliyor ve tabanca oyunculardan birisinin eline veriliyor. Oyuncu namluyu başına dayıyor ve tetiği çekiyor. Eğer silâh patlarsa ölüyor. Patlamazsa 1/6 olan şansı kendisine gülmüş oluyor. Bu durumda sıra, şansı 1/5’e düşmüş olan diğer oyuncuya geçiyor. Bu oyunun savaş psikozu yaşayan Rus askerleri arasında ortaya çıktığı söylenir. (Benzer sendromun Lübnan iç savaşı sırasında, paramiliter güçler arasında da çok müşahede edildiğini hatırlıyorum).
Ukrayna-Rusya savaşında yaşanan son tırmanmaları düşündüğümde aklıma nedense bu iki oyun geldi. Bu savaş bir poker oyunu mantığıyla kuruldu. Atlantik Batı’sı, Kıt’a Avrupa’sını da dâhil ederek bu savaşı çıkarttı. Kendisi doğrudan Rusya’nın karşısına çıkmadı. Ukrayna’yı bir eldiven gibi kullandı.
Eldiven Ukrayna idiyse, içindeki yumruk bal gibi NATO’ydu.
Düpedüz ve tiksindirici bir şekilde bir hedef saptırmaydı bu. Olan tabiî ki eldivene oldu. Ukrayna darmadağın ve paramparça oldu. Milyonlarca Ukraynalı memleketlerinden kaçtı. Yüz binlercesi ise savaşta öldü. Şehirler, kasabalar enkâza döndü. 1000 gündür devâm eden bu savaşta Rusya beklendiği gibi çözülmedi. Tam aksine ekonomisini savaş ekonomisine dönüştürerek, Çin ve Hindistan’ın da desteğiyle daha güçlenmiş olarak çıktı. (Ama bu hâl, Rusya’nın en azından Ukrayna’nın kayıplarının yarısı kadar, yâni on binlerce gencini kaybetmiş olduğu gerçeğini unutturmamalı)..
İlk başlarda Rusya’nın hantallaşmış askerî bürokrasisi bâzı vahim hatâlar yapmadı değil. En beteri savaş esnâsında ordusu içinde bir isyân hareketini, Prigojin/Wagner hâdisesini yaşasa da, kısa zaman içinde toparlandı. Ukrayna ordusunun geçen sene gerçekleştirdiği saldırıyı püskürttü. Sabırla, parça parça Ukrayna topraklarının neredeyse %20’sini ele geçirdi. Son zamanlarda bir ilerleme ivmesi yakaladı. Mühimmat ve daha fazla olarak askerî personel sıkıntısı çeken Ukrayna ordusunun son hayâtî mukavemet noktalarını zorluyor. Eğer buraları kırabilirse, ki son derecede yakın bir ihtimâl, nihâî hedeflerinden başlıcasına ulaşmış; Ukrayna’nın aşağı yukarı yarısını ele geçirmiş olacaktır. Putin bu savaşı orada bitirmek ve masaya muzaffer oturmak istiyor. Buna paralel olarak Trump’ın masayı kurmak istediğini işiten, okuyan herkes
Putin-Trump
işbirliğinin bu savaşı bitireceğini öngördü. Hâlbuki ve hayret; Trump seçimi kazandığında Rusya’da yaprak kımıldamadı. Putin’in yüz kaslarında en küçük bir oynama olmadı.
Putin, Trump geldi diye savaşın nihâyetlenmeyeceğini çoktan istihbar etmişti.
İngiliz derin devletinin adamı sâbık Hâriciye Nâzırı David Cameron’ın seçimden evvel Trump’ı ABD’de ziyâret ettiğini ve uzun ve kapalı bir görüşme yaptığını biliyoruz. Bu konuşmanın
ince bir Ada İngilizcesi üzerinden kaba ve kovboy ruhlu, mâceracı bir Amerikalıya, savaşın devâm ettirileceğine dâir ihtâr mâhiyetinde
olduğunu düşünüyorum. Eğer suikastların bununla bir alâkası varsa, muhtemelen “kovboyun” direnmiş olabileceğini düşünebiliriz. Ama bildiğimiz en az üç sûikast teşebbüsünden sonra Trump yola gelmiş olmalı. Trump, evvela Biden’ın, arkasından İngiltere, Fransa ve Almanya’nın Ukrayna’ya, Rusya’nın içlerini vurmak için uzun menzilli füzeleri kullanma izni vermesine ses çıkarmadı. Daha sonra da bunu desteklediğini açıkladı. Bu şekilde tarafların biteviye el yükselttikleri poker masasında işler çığırından çıkmaya başladı. Rusya nükleer silah kullanma doktrini değiştirdi ve târihte ilk defâ kıt’alar arası bir füzeyi Ukrayna’ya attı. Dahası, füze saldırıları devâm ederse dünyâdaki ABD üslerini vuracağını, taktik olanlardan başlayarak nükleer gücünü devreye sokacağını; gerekirse Londra, Paris, Berlin’i ve doğu yakasından başlayarak ABD şehirlerini haritadan sileceğini açık açık ifâde etti. Bunlar için 10-15 dakikanın kâfi olacağı ve kıt’alar arası hipersonik füzeleri durduracak hava savunma sistemleri olmadığını biliyoruz. Dünyâ hakikaten de büyük bir tehlike içinde.
NATO kaynakları bu açıklamaları blöf olarak gördüğünü ve alınmış olan kararlardan geri dönülmeyeceğini
ifâde etti. Poker diliyle “gördüm” dedi. Bundan sonra kimsenin el yükseltme veyâ blöf yapma hâli kalmadı.
Bundan sonrası oyun değişikliğidir. Yâni artık poker bitiyor, Rus ruletine geçiliyor.
Silâh kimin elinde patlayacak bilmiyoruz. Bir sonraki Storm Shadow füzesi Rusya’ya düştükten sonra ne olacağını kimse bilmiyor. Evet, bu savaşı bitirmek istiyorlar. Ama hemen değil. Putin’i Ukrayna Fâtihi yapmak istemiyorlar. Barış olur ama, Rusya’yı canından bezdirdikten, iyice güçten düşürdükten sonra.. Rusya’nın bunu kabûl etmeyeceği çok âşikâr..

Her cephesiyle, son iki asırda târihin merkezine oturan sanâyi medeniyetinin (!) çöküşünü idrâk ediyoruz. Bu çöküş sâdece müzmin ekonomik krizlerle, enflasyon, işsizlik ve üretim kayıplarıyla seyretmiyor. Sanâyi medeniyetini tahkim eden tekmil kurum ve kuruluşlar da bundan nasibini alıyor. Şu manzaraya bakın Allah aşkına… Ulûmlu, fünunlu, felsefeli, sanatlı bir medeniyet, insanlık târihini en sonunda poker ve Rus ruletine sıkıştırdı. Gülelim mi, ağlayalım mı?..

#siyaset
#gündem
#Süleyman Seyfi Öğün