Tehlikeli günlerden geçiyoruz. İdrak ettiğimiz hâdisatı tek bir kelimeyle târif etmek gerekse, Dionisosçu kaos kelimesi muhtemelen en uygunudur. Kaos,dünyânın belli bir düzene girmeden evvelki karmaşasını ifâde eder. Apolloncu bir karakter taşıyan düzen ise kaosa karşı yatıştırıcı bir kavramdır. Bu iki zıt kavramın muhteviyatından daha mühim olan ise onlar karşısında beşeriyetin tahammül eşikleridir. Meselâ kaosa şâhitlik eden, onun tehlikelerine mâruz kalan ve bedel ödeyen nesillerin tahammül
Çin-ABD, ABD-Rusya gerilimlerini yeni Soğuk Savaş zannedenlerin görmediği bunlardır. Soğuk Savaş’ı, ahlâkî olarak ayrı bir odada sorgulanmayı hak ediyorsa da neticede bir akıl yönetiyordu. Gözükaralık ve ihtirasların savurduğu hesapsız bu yeni iklimdir tedirgin edici olan. Körfez Savaşı’nı bir dizi film seyreder gibi, naklen TV’den umarsızca seyretmiştir bu nesiller. Kazanırken dünyâ şen ve şatırdır. Kaybederken ise alabildiğine vahşileşirler. Gözükara, hırçın bir çocuklaşmayla teopolitik birleşirse, artık onları kolay kolay kimse tutamaz...