Bir erken uyarı

04:008/08/2024, Perşembe
G: 8/08/2024, Perşembe
Süleyman Seyfi Öğün

Son derecede iktidarsız ve kapasitesiz siyâsal elitlerle idâre edilen Avrupa şu aralar kendi derdine düşmüş durumda. Yaşlı kıt’a, bir taraftan giderek ağırlaşan ekonomik meseleleri, diğer taraftan yükselen aşırı sağ popülizm arasında sıkışmış vaziyette. Kıt’a Avrupası, Fransa ve Almanya’da aşırı sağ popülizmin yükselişi hanidir gündemde. Ama çok düşündürücü bir gelişme Kıt’a değil, Ada Avrupası’ndan geldi. Kültürel târih açısından Kıt’a Avrupası’nın daha fikirci , Ada’nın ise daha pratik ve pragmatik

Son derecede iktidarsız ve kapasitesiz siyâsal elitlerle idâre edilen Avrupa şu aralar kendi derdine düşmüş durumda. Yaşlı kıt’a, bir taraftan giderek
ağırlaşan ekonomik meseleleri, diğer taraftan yükselen aşırı sağ popülizm arasında sıkışmış
vaziyette. Kıt’a Avrupası, Fransa ve Almanya’da aşırı sağ popülizmin yükselişi hanidir gündemde. Ama çok düşündürücü bir gelişme Kıt’a değil, Ada Avrupası’ndan geldi. Kültürel târih açısından Kıt’a Avrupası’nın daha
fikirci
, Ada’nın ise daha
pratik ve pragmatik
olduğu söylenir. Kıt’a Avrupası’nın fikirlerin büyüsüyle büyülenmeye ve fikirleri hayâtın önüne ve üzerine koyarak mâceracı işlerin peşine düştüğü, bu yolda hem ağır bedeller ödediği hem de ödettiği çok yazılıp söylenmiştir. Buna mukâbil Anglosakson dünyânın, Kıt’anın
know what
’cı
know how
’cı bir eksende bu mâcerâlara uzak durduğu ve fikirci aşırılıkları devre dışı bırakarak daha aklı başında ince ve başarılı işler çıkardığına sıklıkla işâret edilir. Bu ayırıma kökten itirâz edecek değilim. Ama mutlaklaştırılması yanlış olur. Aksi takdirde son hafta Britanya’da yaşananları anlamak güçleşir.

Evvelâ yabancı düşmanı, sağ popülist hareketlerin Kıt’a Avrupa’sındaki seyrine bakalım. Hepsini aynı çuvala koymak yanlış olur. Fransa’daki tablo bir hayli dikkat çekici bir seyir. Marine Le Pen , partinin kurucusu olan babası Jean-Marie Le Pen’i gözünün yaşına bakmadan tasfiye etti. Jean-Marie Le Pen’in çok keskin fikirleri vardı. Marine Le Pen duruma hâkim olduktan sonra ince bir torna işlemi başlattı. Partinin sûretini, vitrinini değiştirdi. Zamânında Hitler ile işbirliği yapmış olan General Pétain’ın fikirlerinden beslenen pétainistleri ve ırkçılığı ifşâ olmuş kadroları tasfiye etti. Kendisine ve partisine
merkez sağ bir makyaj
yaptı. Kendisi de çok sorunlu olan sözde filozof Bernard-Henry Lévy onun için “ insan maskeli aşırı sağcı” ifâdesini kullandı. Daha ilginç olan son Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından ,Nazi geçmişinin aklanmasını müdafaa eden AFD ile yollarını kesin olarak ayırdı. Doğrusu ben, “İsr’ail’in güvenliği için sonuna kadar çalışacağız” açıklamasını yapan Georgia Meloni ile Marine Le Pen’i ; Fransa’daki Ulusal Birlik ve İtalya’daki İtalya’nın Kardeşleri Partisi’ni birbirine yakın buluyorum. Buna , çok sert söylemiyle farklı görünse de Hollanda’daki Wilders ve onun Özgürlik Partisi de dâhildir. Almanya’daki AFD ve Avusturya’daki Heinz-Christian Starche’nin Özgürlük Partisi, Nazi geçmişe sâhip çıkmaları sebebiyle başka bir eksen oluşturuyorlar. Bu kamburu sırtlarından nasıl atacaklar bilemem , ama şimdilik Avrupa’da yükselen aşırı sağ popülizmin iç entegrasyonundaki biricik mâni bu .


Aralarındaki fnarklar bir tarafa , Avrupa’da aşırı sağ popülizmin yükselişinin ana eksenlerini
Rusya-Ukrayna savaşına karşı çıkmak ve katıksız bir İsrâil desteği
ve
Müslüman düşmanlığı
meydana getiriyor. İlk eksen Rusya’nın çok işine geliyor. Rusya , mevcut iktidarların Rusya karşıtlığının panzehirini bu hareketlerin yükselişinde görüyor. Bu hareketlere el altından destek vermesinin, kendi reelpolitik’i açısından son derecede anlaşılır olduğunu söyleyebiliriz. Burada Macaristan ve Orban’ın Avrupa’da yükselen
aşırı sağ popülizmin orkestrasyonunda
son derecede kilit bir rol üstlendiğini teslim etmemiz gerekiyor. Temmuz ayının başlarında Orban ile Le Pen, Avrupa Parlamentosu’nda ittifak ettiklerini açıkladılar. AB müesses nizâmı ile biteviye kavga hâlinde olan ve mesele çıkaran Orban, Macaristan’da yapılan Filistin destek mitinglerini şiddetle tel’in etti ve uluslararası terörizme destek olarak nitelendirdi. Orban ,tâkip ettiği mekik diplomasisi ile orkestrasyon işini
kıt’alar arası
bir hüviyete kavuşturuyor. AB’nin müesses nizam partilerinin önümüzdeki senelerde mukadder olan çöpleşmesi ve aşırı sağ hâkimiyetine kavuşmasını istediği bir Avrupa’yı Trump’lı bir ABD ile bütünleştirecek bir proje için çalışıyor.

Bunlar yaşanırken Ada Avrupası’nda durum sâkin görünüyordu. Kıt’a Avrupası’nda yer yer yabancılara ,bilhassa Müslümanlara karşı saldırı haberlerine alışkındık. Gelin görün ki en büyük patlama hiç beklenmedik yerden Ada’dan geldi. Aslında Ada tarihini bilenler buna çok şaşırmadı. Kıt’a tantanayı sever. Çok defa tantana işi boğar. Lâkin işini hakkını her dâim Ada verir. Reform UK ve onun lideri Nigel Frange’ın ismini yeni yeni duymaya başladık. Halbuki bu sürecin derinliklerinde başka şeyler yatıyor. İngilizlerin en büyük mahareti kendisini saklamak ve başka göstermektir. Meselâ II.Umûmî Harp evvelinde Ada’nın siyâsetinde yükselen Britanya Faşist Birliği Partisi ve ,Oswald Mosley’in simine pek tesâdüf edilmez. Bu parti eğer 1940’da güç belâ kapatılmasaydı arkasındaki çok güçlü bir destekle iktidâra yürüyordu. Hâsılı Ada’da Farange’ın yükselişinin bir tesâdüf olmadığını, Ada’nın
düşkün ve lümpen orta sınıfları arasında Mosley’in hayâletinin eksilmediğini, Farange’ın Mosley’in reenkarnasyonu
olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Şimdi bu meselenin bizdeki akisleri üzerinde duralım. Avrupa ve ABD’nin müesses nizamlarından Türkiye için hayır gelmeyeceği gün gibi âşikâr. Mevcut hükûmet Batı müesses nizâmından ümidi kesti. Buna mukâbil hükümeti destekleyen bir kısım gazeteciler arasında Batı müesses nizâmına karşı gelişen ve
aşırı sağ popülizmin
yükselişinden medet uman,
Trump ve Orban gibilere sempati gösteren ucuzcu, basitçi bir sempatiden
bahsedebiliriz. Denize düşenin yılana sarılmasından, ileride de Türkiye’nin başına çok iş aşmaya namzet bir durumdan başka bir şey değil bu. .( Orban’ın Türk Devletleri Teşkilâtı’nda boy göstermesi, yeni oluşumun Türk Birliği’ni kolonize etmek sevdâsından başka bir şey değil. Orban burada yine orkestrasyonu yapan kilit şahsiyet).

Eğer ABD ve AB müesses nizâmının yerini bu oluşumlar alırsa, Rusya -ABD-AB- İsrâil entegrasyonunun kâmilen tamamlanacak demektir. Bunun coğrafyamızda Arap-İsrâil ittifâkına eklemlenmesi işten bile değildir. Bu zincirleme reaksiyonun İran’dan sonra Türkiye’yi de boşa düşürüp hedef hâline getireceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Biz şimdiden söylemiş olalım..

#politika
#aşırı sağ
#Avrupa