7 Ekim’in sene-i devriyesini idrâk ediyoruz. İsrâil’in Gazze’de yürüttüğü ağır tahribatlar ve soykırım, Batı Şeria’da kanun dışı yerleşimcilerin kıyımları ve gaspları hız kesmeden devâm ediyor. On binlerce mâsum Filistinlinin öldürülmesi ve Gazze’deki tahribât manzaralarına bakarak İsrâil’in hedeflerini başarmış olduğuna hükmetmek fevkalâde hatalı olacaktır. İsrâil’in hedeflediklerinden hiçbiri hayâta geçmiş değil. Ne HAMAS çökertilip teslim alınabildi, ne de rehineler kurtarılabildi. İsmâil Heniyye’nin
Gazze’de istediklerini elde edemeyen İsrâil, yetmezmiş gibi Güney Lübnan’ı gözüne kestirdi. Burada da bir cephe açmak için hazırlıklara girişti. En seçkin askerî birliklerini buraya kaydırdı. Süreç, HİZBULLAH’ın kullandığı çağrı cihazları üzerinden yaptığı sabotajlar, teşkilâtın üst düzey kadrolarına karşı tertip ettiği suikastlarla başladı. HİZBULLAH’ın karizmatik lideri Nasrallah da bu bombalamalarda hayâtını kaybetti. İsrâil uçakları ve füzeleri günlerdir Beyrut’u bombalıyor. Binlerce insan öldü, yaralandı, yüzbinlerce insan ise yerinden yurdundan oldu. İsrâil’in hedefi Güney Lübnan’da belirli bir derinlikte tampon bir sâha meydana getirmek. Ama şu ana kadar Lübnan’a karadan girmek için yaptığı her teşebbüs püskürtüldü. Ağır kayıplar verdiler. Hâsılı Hizbullah onca kaybına rağmen savaşmak azim ve kararlılığından bir şey kaybetmek bir yana, daha da bileniyor ve İsrâil’i karşılamaya her zaman olduğundan daha hazır görünüyor. İsrâil’in hava bombardımanına yüzlerce füze atarak cevap veriyor ve Hayfa gibi çok kritik bir şehri, sâkinleri açısından çok güvensiz hâle getiriyor.
Bu arada İran, Nasrallah’ın öldürülmesinden sonra nihâyet İsrâil’e füzelerle saldırdı. Saldırı bir evvelkinden çok daha başarılı oldu. İsrâil’in askerî tesisleri hayli ağır bir tahribat yaşadı. İsrâil şimdi buna cevap vermenin derdine düştü...
Ateşin vurabileceği diğer yer de Âzerbaycan olabilir. Unutmayalım ki Âzerbaycan Türkiye üzerinden İsrâil’in en büyük enerji tedârikçisidir. Eğer ateş buraya sıçrarsa Türkiye-Âzerbaycan stratejik ve askerî anlaşmaları mûcibince Türkiye de sessiz kalmayacak, yükümlülüklerini yerine getirecektir.
Elbette bu senaryonun küresel tesirleri korkunç olur. İran’ın petrolünün %90’ını alan Çin ve İran’ın Ortadoğu’da ve Ukrayna savaşında stratejik ortağı olan Rusya acaba bunu nasıl karşılayacaktır? Senaryonun dünyâda topyekûn enflasyonist bir baskı doğuracağı âşikârdır. Dahası, enerji eksikliği yüzünden üretimi azalacak olan Çin mallarının ABD piyasalarındaki fiyatlamaları enflasyonu azdırmayacağını kim söyleyebilir? Acaba FED bu durumda fâizleri indirmeye devâm edebilir mi?
Sorular, sorular… Ekim ayı içinde hepsinin cevâbını alacağız…