16 Ağustos 1978’de Ankara’da dünyaya geldi. Henüz 16 yaşındayken “Beş Çayı” ile başlayan radyo macerası uzun yıllar boyunca devam etti. Üç ayrı üniversiteye kaydoldu, ikisini bitiremedi, birine hiç gitmedi. İlk TV Programını 1996 yılında yaptı. Kanal A’da yayınlanan “Üç Nokta” programını “Gecede 1 Gün” ve “Yıldızdan Mahyalar” programları takip eti. “Sen İstanbul Kokardın” adlı ilk şiir kitabı 1997 yılında yayınlandı. 1998 yılında evlendi ve şiire ara verdi. 2003 yılında “Aynalar” ve 2005 yılında "Satır Arası Hikâyeler" adlı kitapları yayınlandı. 2005 yılında "Gecede 1 Gün" programıyla Kültür Bakanlığı “En İyi TV Kültür Sanat Programı Ödülü”nü aldı. "Yolumuz Aşk Yoludur", Sen İstanbul Kokardın” ve “Bir Hilal Uğruna” ile devam eden albümlere Osmanlı Padişahlarının şiirlerinden oluşan “Şiirin Sultanları” eklendi. TRT 1’de “İftar Sevinci” TRT Haber’de “Yeni Şeyler Söylemek Lazım” Semerkand TV’de “Kalbe Düşünce”, Kanal D’de “Sahurdan Kalplere”, CNN TÜRK'te "Başka Şeyler" isimli programı hazırlayıp sundu. Henüz 2 kızı bir oğlu var, her daim babasının oğlu…
*
Bayram deyince ilkin bu rubai düşer gönlüme Hayyam’dan ve tedâileri alır götürür beni gönlümün en ücra köşesine... Bir tatlı kavgadır başlar orada ve bitmez bayram boyunca. Yüzü bayramları süsleyen bir güzelin eteğine sımsıkı yapışamayanın bayramından ne olur derim, bayram ki ondan uzakta bile onsuz alınıp verilemeyen nefeslerden başka nedir ki derim, ‘Ve’dduha güneşi yüzündür dilber’ derim... Başkasına demem asla, yalnız kendime derim. Kendine söz geçiremeyenin başkasına söz söyleme hakkı yoktur gibi gelir bana, bayram olsun olmasın kendimden başkasını böylesi bir terazide tartma hakkım yoktur gibi gelir ben de yalnız kendime derim diyeceğimi. İçimde iki adam olur her bayram mütemadiyen kavga eden; hangisi yenerse yensin dayağı yiyen hamdolsun hep ben olurum.
Bayramlardan kurbansa Hazreti Fuzûli çıkar gelir en tenha köşesine gönlümün, bir beyit fısıldar muhabbetle ve artırır hüznümü, umudumu, inkisarımı... “Yılda bir kez kurban keserler halk-ı âlem ıyd içün / Dem-be-dem saat-be-saat men senin kurbanınım.” Canı canana kurban edemeyenden âşık olmayacağını bilirim, maşukun her canı kurban diye kabul etmeyeceğini bilirim, aşktan söz etmeye devam edenin aşkı bilmediğini bilirim, bilirim dediklerimin yanıldığıma yetmediğini bilirim, karışırım halk-ı âleme çaresiz, kurban keserim bayramdır diye.
Merhum Muzaffer Ozak Efendi’nin nutk-ı şerifini Ahmet Özhan’dan dinlemezsem Ramazan Bayramı eksik kalır, Kurban Bayramı tamam olmaz gibi gelir, dinlerim. İlahi son dörtlüğe gelince içimi bir ümit kaplar, ‘mürid olmayı beceremedik ama muhiblere muhabbetimiz var, olmaz mı’ diye acz içre boyun büker, niyaz eylerim.
*
Bayram namazlarından sonra cemaatin usûl üzre birbirleriyle musafaha ederek tebessümle bayramlaşmaları hep herhangi bir tebrikleşmenin çok ötesinde bir şeymiş gibi gelirdi bana ama adını koyamazdım. Amcamı sırladığımız gün eş-dostun taziyelerini bildirmek için sıraya girip ellerimizi tuttuklarında içime yayılan ferahlıkla biraz anlar gibi oldum sanki. Enteresan bir durum bu. Ruhlar arasında aklın izaha takat getiremeyeceği bir alışveriş oluyor böylesi anlarda. Neşenin çoğalıp, hüznün azalmasının paylaşmakla kesin bir irtibatı var. Güzel bir söz olmanın çok ötesinde ve üstünde bu irtibat. Müslüman Müslümanın elini hüznünü yahut saadetini paylaşmak niyetiyle tuttuğu an bir araya gelen sadece eller olmuyor, ruhlar kucaklaşıyor keyfiyetini bilemediğimiz bir şekilde. Mevzu hüzünse hüznün Rabbi bir kişinin kalbinin taşımaya güç yetiremeyeceği o yükü paylaştırıyor onun elini muhabbetle tutan kişiler adedince ve yükün ezici külfeti sadra inşirah veren bir nimete dönüşüyor. Eğer mevzu neşeyse safanın Rabbi, birbiriyle tebrikleşen müminlerin kalbine koyduğu saadeti, yaptıkları her bir musafaha ile biraz daha ziyadeleştiriyor. Bu taziye ve bayram tebrikinin, bu mümin musafahasının, kudemânın güzel bir adeti olmaktan öte bir anlamı var; arifler bilir bunu, taziye sırasına girmeye erinmeyip, bayram namazında hutbenin bitimiyle kaçmayanlar da birazcık sezerler.
*
Kurban ibadetinin atamız İbrahim’in (a.s.) teslimiyeti üzerinden okunması ve buradan muazzam tefekkür pencereleri aralanmasına yaşadığımız çağın bizi icbar ettiği şartların ziyadesiyle kastettiğini düşünüyorum. Bunun kurban kesenin kalp kıvamına bakan tarafı fazlasıyla olduğu gibi, kurbanın alınıp, kesilme şekline kadar pek çok şeyle de irtibatı var sanki. Çocukluğumuzda bir kaç gün evvelden alınan kurbanlığı kendi ellerimizle besler, sever, ona bir isim bile verirdik. Rahmetli babaannem, yıkar, temizler, bir gelin gibi süsler, kınasını yakardı kurbanlığın. Hâl böyle olunca bayram sabahı Allah için kestiğimiz kurbanlık bizden birisi olurdu, belki evladımızı yatırmazdık bıçağın altına ama, çok sevip benimsediğimiz, bize ait bir şeyden vazgeçerdik Allah için. Bakıyorum da şimdilerde hiç tanımadığımız, bir kez bile sevmediğimiz, hatta görmediğimiz kurbanlıkları kesiyoruz; tanımadığımız birisinden bir başkasının elindeki bıçak aracılığıyla biz vazgeçiyoruz. Allah eksiğiyle noksanıyla kabul etsin, ne diyeyim...
*
Herkes bayram eder ama bazıları bir başkasının bayramı olur, marifet budur. Fatiha’ya vesile olsun diye Bilal Kemikli Hoca’mın merhum Bandırmalı Ali Ağabey’den naklettiği sözü yazalım: Bayram, mahzun gönülleri ihya etmektir. Bir yetimin başını şefkatle okşayarak, bir açın karnını doyurarak, bir çocuğun cebine harçlık koyarak, bir kimsesizin ellerini öperek mahzun bir gönlü ihya edersek, umulur ki gönüllerin sahibi de bize merhamet eder. Sahi bayram O’nun bizi affedivereceği gün değilse ne zamandır ki?
*
Not: Yıllar evvel yine bu köşede bir bayram günü için yazdığım bu yazıyı bayram tebriki kıvamında kabul buyurmanız istirhamı ile paylaştım. Bayramımız mübarek olsun!
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.