Black Mirror

04:004/01/2018, Perşembe
G: 18/09/2019, Çarşamba
Sema Karabıyık

2017 yılını Black Mirror dizisinin dördüncü sezonunu izleyerek kapattık. İlk sezonu 2011 yılında yayınlanan diziyi, 2012 yılında keşfetmiş, yorumlamalara doyamamıştık.Sosyal medyanın henüz hayatımızı kontrolü altına almadığı yıllardı. Bir zamanlar Beyoğlu’na çıkanların takım elbiseli şık olması misali, birinci tekil şahıs ağzından samimiymiş havasında yazılan samimiyetsiz mesajlar çok tık alma uğruna ortalığa saçılmamıştı. Sosyal linç ve trol hadisesinden haberdar değildik.Bir Youtube hikayesi ile

2017 yılını Black Mirror dizisinin dördüncü sezonunu izleyerek kapattık. İlk sezonu 2011 yılında yayınlanan diziyi, 2012 yılında keşfetmiş, yorumlamalara doyamamıştık.

Sosyal medyanın henüz hayatımızı kontrolü altına almadığı yıllardı. Bir zamanlar Beyoğlu’na çıkanların takım elbiseli şık olması misali, birinci tekil şahıs ağzından samimiymiş havasında yazılan samimiyetsiz mesajlar çok tık alma uğruna ortalığa saçılmamıştı. Sosyal linç ve trol hadisesinden haberdar değildik.


Bir Youtube hikayesi ile başlamıştı Black Mirror macerası. Sosyal medyanın dönüştürücü etkisi, ustaca kullanıldığında ulaşılan hedeflere dair etkileyici bir hikayeydi. Zihin açıcı olduğu kadar rahatsız edici bir hikaye.

Fısıltı gazetesi ile kulaktan kulağa yayılan üç bölümlük mini dizi kısa zamanda müdavimlerini yarattı. 2013 Şubat’ında üç yeni bölümle arzı endam eylediğinde beklettiğine değdi yorumları çoğunluktaydı. 2014 yılının son günlerinde White Christmas isimli özel bölüm ile bir kez daha gönülleri fethetti. Devamı gelecek mi gelmeyecek mi merakı Ekim 2016’da altı bölümlük yeni maratonla nihayetlendi.

3 sezon 13 bölümlük Black Mirror macerası kara mizah, distopya, bilim kurgu türünün karması olarak unutulmaz bölümlere imza attı. Dördüncü sezonu seyretmeden önce beni en çok etkileyen, unutamadığım, okuma listemi etkileyen bölümleri düşündüğümde ilk aklıma gelenler; White Christmas (3:0), White Bear(2:2), The National Anthem(1:1), Be Right Back(2:1), Playtest(3:2) ve Men Against Fire(3:5) oldu.

İlk üç bölümü seyrettikten sonra Aralık 2012’de yazdığım yazıyı “Medyanın, teknolojinin, özünde insanın etik kaygılardan uzaklaştıkça ne hale geldiğini resmediyor Black Mirror. Anlatılan bir ‘gelecek hikayesi’ olsa da dikkatli gözler o geleceğin içinde yaşadığımızı fark ediyor,” diyerek bitirmişim.

Bir gelecek hikayesi olarak başladı Black Mirror. Altı yıl içinde uzak olmayan o gelecek içinde yaşadığımızın farkına varmamızdan olacak, dördüncü sezon seyirci üzerinde etkisini kaybetmiş görünüyor, sosyal medyaya ilk düşen yorumlara bakınca. Simülasyon, hafıza ve implant temalı olmuş diyerek son noktayı koymuş bir seyirci.

Black Mirror, drama yönünden ziyade fikir tarafı ağır basan hikayelerden oluşuyor başından beri. Ters köşe olarak adlandırılan, sonunda açığa çıkan tekno gerçek ile geriye doğru anlaşılan, seyircisinde şok etkisi yapan hikayeler. Zaman içinde kurmacanın şifreleri çözüldü, şoke edici son sahne bölüm başında tahmin edilmeye başlandı. Hızla gelişen teknoloji hayallerin reele dönüşmesini hızlandırdı.

Bilimkurgunun geleceği tahmin eden değil anlamaya çalışan tarafıyla ilgiliyim daha çok. Drama yönü zayıf kalan bölümler olsa da USS Callister ve Hang the DJ dijital klon fikri üzerine zihnimde dosya açtığı için değerli. Vicdan suç temalı bir hikaye anlatan Crocodile; anılarınız size ihanet edebilir, hafızanız sizi ele verebilir önermesi ile dikkat çekici. ArkAngel; tam işlenmemiş yarım bırakılmış bir hikaye havası verse de filtreleme gerçek hayatta uygulanabilseydi ne olurdu sorusunu zihinlere ekmeyi başardı. Bilinç transferi meselesine üç farklı bakış açısı, üç farklı hikaye ile zenginlik katan Black Museum; hikayesiyle temasıyla Black Mirror serisinin hakkını veren unutulmaz bölümler arasına girecek en güçlü aday.

Black Mirror genelde teknolojinin insana yaptıkları üst başlığıyla seyredilse yorumlansa da; aslolan teknolojinin bize ne yaptığı değil, bizim teknoloji ile ne yaptığımız.

White Christmas’da bilincin kopyalanması ile başlıyordu hikaye. San Junipero’da bilinç transferi ile ölümsüzlük mümkün mü sorusu ile devam etti. USS Callister ve Hang the DJ, dijital klon mümkün mü sorusunu soruyor. Black Museum bir adım daha ileri giderek dijital belleği hologram bir görüntüye transfer ediyor.

Be Right Back’de anlatılan, mesaj sistemiyle öldükten sonra iletişim mümkün önermesinin, Dark Net isimli belgeselde gerçeğe dönmüş halini izledikten sonra Black Mirror’da anlatılanlar hayal değil! Genç yaşta kaybettikleri arkadaşlarını özleyen iki kafadar, mesaj bağımlısı arkadaşlarının sosyal medya, mail, tüm mesajlarını kullanarak bir sohbet botu yapmayı başarmışlar. Yapay zeka arkadaşlarının frekansını yakalamış. Hiç ölmemiş gibi arkadaşları ile sohbet etmeye devam ediyorlar. Şimdiki hedefleri bir görüntü ve sese kavuşturmak arkadaşlarını. Black Mirror’da anlatılanlar ne uzak gelecek ne de hayal gücü. Gerçeğe dönüşmeyi bekleyen hayaller.

#Dizi
#Black Mirror