Ahlakî davranış kodu

04:007/12/2017, Perşembe
G: 18/09/2019, Çarşamba
Sema Karabıyık

Şiddetin resmî dizi dili haline geldiği yadsınamayacak bir gerçek. Ekrana bakıldığında sadece mafya dizileri değil, aile dizisi kategorisinde olanlarda da baskın dil şiddet. Sadist karakterlerden psikopat, sosyopat karakterlere geçiş yapan dizileri seyrede seyrede seyirci de sadistleşti zamanla. Sadizm, 'bir yıkımı seyretmekten zevk almak' şeklinde tanımlanıyor. Kötülüğün ilk basamağı olarak kabul görüyor. Bir ailenin parçalanma sürecini, açı çeken insanları seyretmekten haz duyuluyorsa, devamında

Şiddetin resmî dizi dili haline geldiği yadsınamayacak bir gerçek. Ekrana bakıldığında sadece mafya dizileri değil, aile dizisi kategorisinde olanlarda da baskın dil şiddet. Sadist karakterlerden psikopat, sosyopat karakterlere geçiş yapan dizileri seyrede seyrede seyirci de sadistleşti zamanla. Sadizm, 'bir yıkımı seyretmekten zevk almak' şeklinde tanımlanıyor. Kötülüğün ilk basamağı olarak kabul görüyor. Bir ailenin parçalanma sürecini, açı çeken insanları seyretmekten haz duyuluyorsa, devamında şahit olunan hiçbir kötülük kişiyi şaşırtmayacaktır.


Ekrandaki hikayelere haz duygusunun yön verdiği kabul edildiğinde cevaplanması gereken şu soru ile karşı karşıya kalınıyor; tüketicilerin (seyirci) hazzı mı üreticilerin (senarist, yönetmen, yapımcı) hazzı mı? Seyirci 'bu tarz' hikayeleri ekranda görmek istiyor önermesi hatalı bir önerme, tesbit edilme şeklinin hatalı olmasından dolayı. Tutan dizinin benzerini yapma hastalığı, ekrandaki dizinin benzerini yaparak reyting pastasından pay alma isteği başlı başına hatalı bir tutum. Ekranda Meryem isimli bir dizi varken karakterin ismini Meryem koymak bile hatalı bir kararken, yeni dizinin adını Adı Meryem olarak açıklamak çifte hata. Ya da Çukur dizisine nazire yaparcasına Çukurdere isimli bir dizi yapmak. Ya da Yağız Egemen isimli bir karakter varken, yeni dizide kardeşlerden birine Yağız diğerine Egemen ismini vermek. Hızlıca saydığım üç örnek dahi dizi piyasasının nasıl şekillendiğini gözler önüne seriyor.

Dizi piyasasının içerik açısından kalite kazanabilmesi için medyaya büyük görev düşüyor. Yapılan haberler, eleştiri, analiz yazıları içeriğe odaklandığında ancak kalite çıtası yükselebilir. Öpüşme sahneleri üzerinden haber yapıldığı müddetçe adı geçen dizinin gizli reklamı yapılmış olur sadece. Ekrandaki sansürden dem vurulur zaman zaman. Bipleme çözümüyle bazı dizilerde argo ve küfür doz aşımı kullanılmasına rağmen. Bazı diziler tanıtımlarını öpüşme sahneleri ile yapmalarına rağmen. Aşırı kısıtlama engelleme varmış havasında yapılan sansür haberlerine paralel diziler şiddet dilinin ve kötü karakterlerin egemenliğine girdi.

Yeni bir dizi başladığında anlatılan hikayeye verilen ilk tepkileri sosyal medyadan özellikle takip ederim. Hayatın gerçeği, etrafımızda ne kadar da çok bu tarz insanlar var deniyorsa dizinin kötücül karakteri kast edilerek eyvah çanları çalar içimde. Kanıksamak, normalleşmek, sıradanlaşmak anlamına gelir ki, seyircinin dikkatini çekebilmek, merak radarına girebilmek adına yeni projede mutlaka bir adım daha ileri gidilecektir. Hikayeler birbirinin aynı olduğu müddetçe farklılık adına kötü karakterlerin hareket alanı genişletilmeye devam edecek.

'Herkes özünde kötüdür, ne pahasına olursa olsun hayallerinin aşkının peşinden git' söylemlerinden sürekli dizilerde medet umulmasının sebebi, nefs mücadelesini devre dışı bırakma isteği. Ufak Tefek Cinayetler’de farklı karakterler üzerinden sadakat ve ihanet temaları işleniyor. Burcu’nun evli olan Mehmet’le ilişkisi senaryonun Arzu’nun tarafında yer almasından dolayı ahlaksızlık olarak yorumlanıyor. Çünkü Burcu kötülüğün, Arzu iyiliğin temsilcisi. Oya-Merve-Serhan üçgeninde ise, Serhan’ın Merve ile evli olmasına rağmen Oya’nın çekim alanına girmesi aşk olarak kutsanıyor. Çünkü burada ilk örneğin tersine, evli olan Merve kötülüğün temsilcisi, evli bir adama aşık olan Oya ise iyiliğin temsilcisi. Evet Oya, Serhan ile tanıştığında evli olduğundan, arkadaşının kocası olduğundan haberdar değildi. Öğrendiği anda saniyelerle sınırlı bir nefs mücadelesi verdi, 'ben ne yapıyorum?' sorusu eşliğinde, sonrasında aşkın çekimine bıraktı kendini. Taylan, sözkonusu olduğunda, 'benim evli erkeklerle işim olmaz' dedi yüksek perdeden ama Serhan ile ilişkisini, diyaloğunu kesmedi. Senaryo en savunmasız oldukları zamanlarda ikiliyi 'masumca' biraraya getiriyor. Böylece ihaneti hak edenler hak etmeyenler ayrımı eşliğinde, 'arada aşk olduğu zaman o ihanet değildir' önermesi itinayla zihinlere işleniyor. Evli sevgilisiyle nikahlanarak zafer kazandığını zanneden şöhretimsiler, 'aşk kazandı' nidaları atabiliyor gerçek hayatta. Oysaki ihanet ahlaki bir davranıştır, Karşıdaki kişiyi değil direkt ihanet edenin kendisini ilgilendirir. İhanete vesile olanın ihanete uğraması an meselesidir.

Ahlaki davranış ahlaki algıyı belirler. Yapılan araştırmalarda yalancıların, eşine ihanet edenlerin, gelir vergisinde hile yapanların, aynı şeyleri yapan insan sayısını olduğundan daha yüksek tahmin ettikleri tespit edilmiştir. 'Kötülüğü ve ahlaksızlığı herkes yapıyor' başlığı altında genelleştirmek kişinin ahlaki davranış kodunu ele verir.

#Televizyon
#Dizi