Geniş topraklar, zayıf devletler, silahlı gruplar ya da bağımlı yapılar emperyalist müdahalenin araçları olarak kullanılıyor. Geçmişte güçlü liderlerin ortaya çıkması güçlü devlet yapılarının varlığına delalet etmedi.
Nasır gibi şahıslar güçlü görünseler de güçlü devlet yapılarına sahip olmadıkları için kalıcı bir etki bırakamadılar. Bu durum sonraki dönem liderleri için de geçerliydi. Onların güçlü bir figür olarak öne çıkmaları yerel bir özellik olmaktan öteye bir anlam taşımadı. Geniş ülke topraklarına müdahalenin önüne geçecek millî bir yapı oluşturamadılar. Bu durumu kişisel yanlışlık çerçevesinde ele almanın açıklayıcı olmadığını düşünüyorum. Miras olarak devralınan çaresizliğin sonraki kuşakları da içine aldığı bir durum söz konusuydu. Uzun vadeli hedefler belirlemiş olsalardı sağlam temeller oluşturabilirlerdi.
Silahlı grupların ve bağımlı yapıların iç içe geçmiş müdahale araçları olarak etkin bir şekilde kullanılması şaşırtıcı bir durumdu. Çünkü iki kutuplu dünya dengesi ideolojik karşıtlıklar üzerine kuruluydu. Bu yapılar zayıf devletlerin egemen olduğu topraklarda emperyalist müdahaleye zemin hazırladıkları gibi doğrudan vekâlet görevini de üstlenebilmektedirler. Birbirini besleyen unsurlar sistemli bir şekilde kendini tekrar üretti. Bunu da millî kurumların yokluğu ya da güçsüzlüğü ile izah etmek gerekir. Emperyalist baskı ve müdahaleler karşısında devlet yapılarının millî kurumlar üzerinde varlığını sürdürebileceğini görmek gerekir. Kurumlar arasında eşgüdümü sağlamak ve bunları etkin hâle getirmek özellikle silahlı grupların ve bağımlı yapıların hareket kabiliyetini sınırlamaktadır. Türkiye’nin yaşamakta olduğu süreci bu şekilde tahlil edebiliriz. Yeni dönem sömürgecilik siyaseti karşısında üretilmiş direnç hattının temel nitelikleri bu şekilde ortaya çıktı. Millî kurumların kendi başına yeterli olmadığı 15 Temmuz’da görüldü. Fakat emperyalist müdahalenin başarısızlığını izah etmek istediğimizde millî kurumların varlığı öne çıkar.
Türkiye’nin aylarca devam eden kararlı tutumunun bir sonucu olarak olumsuz yaklaşımları ifade eden açıklamalara rağmen Amerikan askerlerinin Türk ordusunun önünden çekiliyor olması anlamlıdır. FETÖ ve PKK gibi bağımlı ve silahlı terör grupları, içeriden müdahale araçları olarak Türkiye’yi hareketsiz kılıyordu. Her iki yapının eş zamanlı olarak gerilemesi anlamlıdır. Benzer yapıların ve grupların birbirine görünmez bağlarla bağlı oldukları anlaşılıyor. Bunun post-kolonyal dönemi tanımlayan sistemli bir yapı olduğunu görmek gerekiyor. Millî kurumlar ve bağımlı yapılar arasında fark olması gerekiyor. Konunun bu fark çerçevesinde ele alınması kaçınılmaz bir durumdur. İçeriden müdahale araçları zayıfladıkça emperyalist müdahalenin meşruiyet zemini kayboluyor. Amerika’nın geriye çekilmesini çok yönlü değerlendirmek gerekir. Türkiye’nin çok uzun bir zamandır bağımlı yapılarla mücadele ediyor olmasını önemsemek gerekir.
Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru inşa edilmesine izin vermeyeceğini göstermiş oldu. Amerika, askerlerini Türk ordusunun önünden çekeceğini ilan etti. Hem Türkiye’nin kararlılığı hem de Amerika’nın askerlerini çekiyor olması sadece bağımlı unsurları memnun etmemiş gözüyor. Hâlbuki bu dönemde büyük değişimlere tanık oluyoruz. Yaşadığımız büyük değişimlerin düşünce dünyamız üzerinde çok güçlü etkileri olacaktır. Amerikan askerlerinin Türk ordusunun önünden çekilmesini şekilsiz kavramlarla tanımlamak doğru değil. Yerli ve millî eksen tesadüfî bir tanımlama değildir.
Türkiye’de yerlilik ve millîlik kavramlarının ifade ettiği anlamlar tam olarak ele alınmadı. Her iki kavram emperyalizme karşıtlığa işaret eder. Belirli çevrelerin anlam ve tavır üretmekte zorlanması yerlilik ve millîlik bağlamının önemsizleştirilmesiyle alakalıdır. Hâlbuki bağımlı ve silahlı terör grupları Türkiye’nin kararlılık üretmesiyle birlikte çözülmeye başladı. Amerika, İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya vs emperyalist güçler karşısında direnç hattı oluşturmanın düşünce dünyamızda da yansımaları olması gerekir.
İdeolojik geçmişlere bakılmaksızın yerlilik ve millîliğin eksen oluşturması Türkiye’nin iç meselesi olmakla sınırlandırılamayacak bir gelişmedir. Bu gelişme Türkiye ile beraber yakın coğrafyamızı da değiştirecektir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.