Azerbaycan ordusu işgal altındaki toprakları kurtarmaya devam ediyor. İşgal altındaki toprakların kuzeyinde bulunan dağlık arazinin hâkim noktaları kurtarıldıktan sonra güney bölgelerinde ilerleme hızlandı. Zaten Azerbaycan resmî makamlarının verdiği bilgilere göre kurtarılan yerlerin çoğunluğu güneyde, İran sınırına yakın bölgelerde bulunuyor. Bunlardan biri tarihî İpek Yolu üzerinde bulunan Hudaferin Köprüsü’dür. Yaklaşık bin yıllık bir geçmişi olan köprünün alınması, Azerbaycan ordusunun motivasyonu açısından oldukça önemli olsa gerektir zira bu başarı hususî olarak ilan edildi.
11. yüzyılda inşa edilen Hudaferin Köprüsü, tarihî İpek Yolu üzerinde olmasıyla bilinmektedir. Köprü, Türkiye’den doğup Ermenistan, Azerbaycan ve İran sınırından geçerek Hazar’a doğru uzanan Aras Nehri üzerindedir. Bu nehir, Kafkasya Türklerini güney ve kuzey olarak ikiye böler. Bu coğrafî bölünme Rusların Kafkasları geçerek güneye doğru ilerlediği dönemlerde siyasî bir mahiyet kazanır. Bu da onların kaderi üzerinde derin etkiler bırakır. Azerbaycan ordusu tarafından kurtarılan bölgenin hem ticarî ve tarihî hem de kültürel ve siyasî açıdan önemli olduğu açıktır. İran Türklerinin de gündeme gelmeye başlaması sıradan bir gelişme olarak görülemez. Güneyde yaşayanların kuzeydekilerin mücadelesiyle yakından ilgilendikleri anlaşılıyor.
Azerbaycan’ın başarısı ile ortaya çıkan gelişmelerin hem bölgesel hem de küresel sonuçları olacaktır. Sovyetlerin yıkılmasıyla oluşan devletler sürekli bir kriz hâlini yaşadı ve küresel sistem Türk ve İslam coğrafyasının işgali üzerine bina edildi. Azerbaycan toprakları işgal altında tutulurken kriz ve karmaşa kalıcı hâle getiriliyor, Türkiye her taraftan çözümsüzlüğe mahkûm ediliyordu. Batı Avrupa ülkelerinin manevra alanını genişleten bu kriz hâli, Türkiye ve coğrafya açısından tahammülü zor bir durumdu. FETÖ gibi müdahale araçları Türkiye’nin hem içeriden hem de dışarıdan kuşatıldığı bir duruma imkân verdi. Bu ikili yapı, Türk ve İslam dünyası açısından belirli bir statükoya işaret etmekteydi. Buna Gordion Düğümü de diyebiliriz.
Düğümün Türkiye’de çözülmesi coğrafyanın merkezine işaret eder. 15 Temmuz 2016’da Türk ve İslam dünyasını hareketsiz kılan statüko temelinden sarsıldı. Türkiye’yi içeriden kuşatan terör yapılarının Ermenistan ile kurduğu açık ve gizli ilişkiler, Azerbaycan’ı da hareketsiz kılmaktaydı. Bu modelin Azerbaycan ile sınırlı olmadığını görüyoruz. Kırgızistan’ı yeni bir karmaşaya sürükleyen tarafların içinde FETÖ’nün yer alması oldukça önemlidir. Fakat hemen fark edileceği gibi orada da başarıya ulaşamadılar. Bağımlı yapıların güçlü olmasını sağlayan sistem 15 Temmuz’da Türkiye’de çöktü ve bunun ortaya çıkardığı dalgalanmalar çok geniş bir sahada görülmeye başlandı. Bu dönemde Türkiye’den sonra ikinci bir merkez olarak Azerbaycan’ın ortaya çıkmasını da önemsemek gerekir.
Son dönemde Türkiye’yi durdurmak için aynı anda birçok cepheden harekete geçildiği açıktır. Bununla coğrafyanın dinamiklerini etkisiz kılarak Türkiye merkezli değişimi önlemek istediler. Ermenistan’ı harekete geçiren güçler, Kafkasya’da meydana gelen karmaşanın Türkiye’yi başka bölgelerde hareketsiz kılacağını hesap etti fakat beklemedikleri bir durum ortaya çıktı. Artık Azerbaycan güç üreten bir merkezdir. Bu, FETÖ ve Ermenistan gibi bağımlı yapıların etkinlik alanının daraldığını gösterir. Daha da ilginç olanı Azerbaycan’ın başarısı ile birlikte PKK da alan kaybetmiştir. Türkiye’nin zayıf olduğu dönemlerde Ermenistan, FETÖ ve PKK gibi bağımlı yapılar kazanıyordu. Onlara destek veren büyük güçlerin beklentilerine göre strateji belirledikleri için Türkiye’nin zaaflarından güç devşiriyorlardı. Hiçbir zaman coğrafyanın dinamiklerine göre hareket etmediler. Dışarıdan aldıkları destekle güçlendiler ama şimdi bu, onlara kaybettiriyor. Çünkü dışarının beklentilerine göre hareket ediyorlar. Bağımlı yapıların kaybedenler listesinin başında yer alması beklenilmeyen bir sonuçtu. Bu, 1990’lardan sonra ortaya çıkan küresel düzenin Türkiye’de ve Azerbaycan’da yıkıldığının kanıtıdır.
Eski fikirler ve eski kavramlarla yeni bir dünyanın anlaşılmayacağı açıktır. Afakî cümleler kurduğumuz düşünülmemeli. Dünyaya Batılı başkentlerden bakanlar coğrafyamızdaki gelişmeleri göremez ve anlayamaz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.