Cuma gününden başlayarak dört gün boyunca yoğun bir şekilde devam eden Türkiye’ye yönelik finansal saldırıyı çokça konuşacağımız kesin. Amerika’nın Türkiye’ye yönelik finansal saldırısında İngiltere’deki bir bankanın rol oynaması oldukça önemlidir. Finansal saldırıdan sonra İngiltere tarafından yapılan açıklamalardaki diplomatik soğukluk, Amerika’nın tavrından şikâyet içermiyor. Hatta İngiltere, Amerika’nın peşinden giderek, finansal saldırıyı, Brunson hadisesine indirgiyor.
Bu vesile ile Amerika ve İngiltere’nin hukuk ve uluslararası kurallar konusunda vazgeçilmez değerlere sahip olmadıkları da ortaya çıkmış oldu. Suçlu olup olmadığına bakılmaksızın Brunson’ın serbest bırakılması yönündeki istekler, Batı merkezli dünyanın devamını sağlamaktan başka bir anlam içermez. Bu tavrın hukukî ve ahlakî bir temeli yoktur.
Türkiye’de Brunson’ı tanımayan kimse kalmadı herhâlde. Türk mahkemeleri, Amerikalı bir papazın Türkiye’deki faaliyetlerini yargılıyor. Yargılanan kişinin bir papaz olmadığını düşünün, örneğin Amerikalı ya da İngiliz ya da İsrailli bir diplomatın Türkiye’de yargılandığını hayal edin. Bu kişinin üst düzey bir asker ya da ajan olduğunu da var sayabiliriz. Aslında Türk mahkemeleri, Brunson’ın şahsında Amerika’nın veya Batı Avrupa emperyalizminin Türkiye’de ve tüm dünyada elini kolunu sallayarak yaptığı faaliyetleri yargılamaktadır. Brunson’ın şahsında PKK’nın, FETÖ’nün, DEAŞ’ın Amerika, İngiltere ve diğer emperyalist güçlerle ilişkileri sorgulanmaktadır. Bu açıdan Türk mahkemeleri tarihî bir vazifeyi yerine getirmektedir.
Yargılananlar, geçen yüzyılların reflekslerini tekrar ettikleri için hata ettiler. Dokunulmaz olduklarını düşünüyorlardı. Yukarıda saydığımız müdahale araçlarıyla kurdukları bağımlaştırıcı sistemleri çöküyor. Sağlıklı bir karşılık vermek yerine saldırgan bir tutum takındılar. Hâlbuki Türkiye, onların bu saldırgan tutumlarını tahmin etmekteydi.
Özellikle muhafazakâr çevrelerden bazı kişilerin Türk mahkemelerinin Brunson’ı yargılama faaliyetini gözden düşürmeye çalışmaları, yargılamanın hukukî dayanaktan yoksun olduğu yönündeki ima ve iddiaları dikkat çekicidir. Aynı çevreler Amerika’nın finansal saldırısını da görmezden gelip Türk ekonomisinin zaaflarına odaklandı.
Türkiye’nin 2012’den bu tarafa, Batı’nın müdahale araçlarını etkisizleştirme çabası, büyük bir değişimin habercisiydi. Zaten bütün tartışma da buradan doğdu. Eksen kayması suçlamalarıyla Türkiye’nin kıskaca alındığı günler çok uzakta değil. Türkiye, 2012’den itibaren FETÖ’nün şifrelerini çözdükçe Batı emperyalizminin müdahalelerine maruz kaldı. Gezi Parkı Kalkışması, 17-25 Aralık Operasyonu, MİT Tırları Baskınları, Hendek Terörü, 15 Temmuz Darbe ve İşgal Girişimi Türkiye’deki Batı uzantısı yapıların şifrelerinin çözülmesi ve tasfiyesini engellemek için yapıldı. Çünkü Türkiye büyük bir değişim sürecini bilerek ve isteyerek başlatmıştı.
Değişim bir anda gerçekleşmiyor. Gerçekleşmesini umduğumuz değişimi birkaç alandaki faaliyete indirgemek de mümkün değil. Uzun zaman aralıklarında birçok faktörün uyumlu ve birbirini besleyecek şekilde bir araya gelmesi, bunun süreklilik arz etmesi değişimin sağlam temeller üzerinde ilerlemesini sağlar. Ayrıca birbirinden bağımsız gibi görünen alanların etkileşimi önemlidir.
Değişimin kendi başına istenilir bir şey olmadığını belirtmeye lüzum yok. Zira üzerinde konuştuğumuz, bir fikir doğrultusunda gerçekleşmesini talep ettiğimiz değişimdir.
Türkiye değişiyor. Türkiye değişerek kalıplarını kırıyor ve kendisiyle beraber büyük bir çevreyi de değişime zorluyor. Hatta küresel ölçekte hâkim iktidar paradigmasına karşı dillendirilen, umulan bir değişim talebinin tam merkezinde yer alıyor. Türkiye, küresel ölçekte bir değişim talebinin tam merkezinde yer alıyor çünkü coğrafî konumu ve tarihî iddiaları bunu zorunlu hâle getiriyor. Bu sürecin alışıldık yaklaşımlarla izah edilmesi ve de birkaç sebebe bağlanması sağlıklı bir fikre ulaşmamıza imkân vermeyecek. Yaşamakta olduğumuz değişimin başarısını birkaç alandaki faaliyetlere indirgemek de doğru bir yaklaşım değildir.
Bu değişim, bazılarının sunmaya çalıştığı gibi Batı veya daha özelde Amerika karşıtı bir anlam içermiyor. Anadolu’yu yurt edindiğimiz zamanlardan bu tarafa Batı ile yoğun temaslarımız oldu. Bunların devam edeceği de aşikârdır. Türkiye, tek taraflı işleyen adaletsiz bir sistemi sorguluyor ve sorgulamaya da devam edecek. Değişimin yönünü de bu sorgulamalar belirleyecek.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.