Meşhur seyyah Abdürreşid İbrahim 1908’de Kazan’dan uzun bir seyahate çıkmıştı. Yola çıkmadan önce evinin ihtiyaçlarını gidermek için bütün çalışmaları yapar. Âlem-i İslam adlı seyahatnamede şunları söyler: “Uzun bir müddet için sefere gideceğim. Avrupa devletleri arasında yapılan görüşmeler Şark meselesine kat’î bir karar verileceğini gösteriyor. Zaten İslam dünyasında ümitsizlikten başka bir şey yok. Türk inkılabının ne ile sonuçlanacağı meçhul. Biz de her zaman derin düşüncelerle meş’um Şark meselesi için sona yaklaşıldığına kanaat getirmiştik. Fakat Osmanlı kahramanlarının son nefesine kadar canlarını feda edeceklerini de tasavvur ederdik. Bu fikre dayanarak ben de kırlangıcın Nemrut’un ateşine ağzıyla su götürdüğünü hatırlayarak Uzak Doğu’ya doğru hareket etmeyi seçtim. Fakat kalbimde karar kılmış uzun seyahati benden başka kimse bilmiyor.”
Meşhur seyyahın Kazan’da başlayan seyahati yaklaşık iki yıl sürer. Abdürreşid İbrahim Türkistan, Sibirya, Mançurya, Kore, Çin, Japonya, Java Adaları, Hindistan ve Arap Yarımadası’na uğrar. Yukarıda sadeleştirerek alıntıladığımız bölümde görüleceği gibi İbrahim’in seyahati rastgelelikten uzaktır. Batı’nın İslam dünyasına yönelik son hamlesi ufukta görülmektedir. Dolayısıyla bir şeyler yapılması gerekmektedir. Abdürreşid, Sibirya’nın İrkutsk şehrindeyken İstanbul’da meşrutiyet ilan edilir.
Meşrutiyetin ilanı haberini gazetelerden öğrenen İrkutsk Müslüman ahalisi bir araya toplanıp nutuklar irad ederek sevinç ve memnuniyetlerini dile getirirler, dualar okunur. Müslüman halk “ciddî ve samimî, iyi dilek ve memnuniyetlerini Meclis-i Mebusan’a bir telgraf ile” bildirmek isterler. Abdürreşid, “o gün İrkutsk Müslümanlarında müşahede ettiğim sevinci tamamıyla yazacak olsam bu sayfalar kâfi gelmez” diyor.
Abdürreşid İbrahim’in ifadeleri, Osmanlı’nın Batı karşısındaki mücadelesinin İslam dünyasının birçok bölgesinde olduğu gibi Türk dünyasında da ilgiyle takip edildiğini gösteriyor. Yüz yıldan fazla bir zaman sonra benzer bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz şüphe götürmez bir gerçektir. Anadolu çocukları atalarının mirasını yine devraldı. Erdoğan, bu sefer de Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te başka yerlerde olduğu gibi “Bursa’dan Konya’ya, Buhara’dan Kahire’ye, Saraybosna’dan Timbuktu’ya kadar coğrafyamızın dört bir köşesinde kurduğumuz şehirler”den; yeni bir hamleden, harekete geçmekten, Batı’nın uzantısı FETÖ ve benzer yapıları tasfiye etmekten bahsediyor. Bu ifadeler, Abdürreşid İbrahim’in “zaten İslam dünyasında ümitsizlikten başka bir şey yok” dediği günlerden farklı bir hâl içinde olduğumuzu gösterir.
Abdürreşid’in seyahati zamanında Türk ve İslam dünyasında, imkânlar elverişsiz olsa da, bir münasebet olduğunu anlıyoruz. Eğer İrkutsk gibi Sibirya’nın bize en uzak köşelerinde bile Türkiye’de olup bitenlere yönelik samimi bir ilgiden bahsediliyorsa bugün daha ileri bir seviyede olduğumuza hükmedebiliriz. Nitekim İstanbul’da, Konya’da, Bursa’da ve benzer şehirlerde Kazak bozkırlarından, Kırgız dağlarından, Özbekistan ve Türkmenistan ovalarından bir kardeşimizle karşılaşmamız mümkündür. Her biri ya eğitim ya ticaret ya da seyahat etmek arzusuyla Türkiye’dedir. Benzer bir şekilde Türkiye’den de birçok kimse ile Türk coğrafyasının farklı köşelerinde karşılaşmamız mümkündür. İktisadî münasebetlerin önemli bir motivasyon aracı olduğu açıktır. Zaten gönüllerde bir yakınlaşma var fakat sosyal birliğin kurulması daha ileri düzeyde ilişkileri zorunlu kılmaktadır. Türk Konseyi Altıncı Devlet Başkanları Zirvesi bu açıdan umut vericidir.
Zirve dolayısıyla FETÖ’ye karşı mücadelenin önemine vurgu yapılması yerinde bir davranıştır. Erdoğan’ın şu cümlesinin altını çizelim: “Yaşadıklarımız bize olduğu kadar dostlarımıza da FETÖ’yle mücadelede geç kalınmaması gerektiğini çok açık göstermiştir. Bu yapı, bir dönem ülkemizde olduğu gibi dünyanın dört bir yanında eğitim kurumları üzerinden örgütlenmiştir.” Bu cümlenin uluslararası kuralsızlık, Amerika’nın bütün dünyayı dolarla vurmaya çalışması, Türkiye’ye karşı uygulanan haksız baskıyla birlikte söylenmesi FETÖ meselesinin anlaşılması açısından çok önemlidir. Türk ve İslam dünyası büyük bir saldırı altındadır ve FETÖ gibi yapılar bu saldırının taşeronluğunu üstlenmiştir.
Amerika ve yancılarının yeni bir sömürge siyaseti geliştirmeye çalıştıkları bir ortamdayız. Bunun karşısında da Türk ve İslam dünyasında büyük bir hareketlenme olduğu ortadadır. Bizim de gözlerimizi bu coğrafyaya daha fazla çevirmemiz gerekiyor. Attığımız her adımın bir karşılığı olacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.