Libya’da taraflar arasında ateşkese varan fakat Hafter’in imza atmamasıyla şimdilik yara alan süreç, Türkiye’nin askerî yardım kararından sonra başladı. Yeni yılın ikinci gününde Türk askerinin Libya’ya gönderilmesine imkân tanıyan tezkerenin TBMM’den geçmesi derin bir sarsıntıya yol açtı. Cezayir’den başlayarak bütün Kuzey Afrika, Mısır, Arap yarımadası ve İran’ı doğrudan etkileyen tezkere Yunanistan, İtalya ve Fransa için de aynı ölçüde sonuçlar doğurabilecek bir öneme sahiptir. Türkiye ve Rusya’nın öncülük ettiği ateşkes anlaşması sürecine İtalya’nın da dâhil olması asker gönderme kararının yerinde olduğuna işaret eder. Terörden arındırılan ve dağılmayan bir Libya’nın Türkiye ile birlikte önemi giderek artacaktır.
Libya’da çatışma sürecine birçok tarafın dâhil olmasını Doğu Akdeniz enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet savaşı belirliyor olsa da yakın coğrafyamızın geleceği açısından konuyu çıkar ilişkilerine indirgeyemeyiz. Eğer Türkiye müdahil olmasaydı bir terör baronu Libya’da yönetimi ele geçirecek ve uluslararası ilişkilerde gayr-i meşruluğa alan açılmış olunacaktı. Buradan doğabilecek karmaşanın hangi ülkeleri tehdit altına alacağını kimse tahmin edemez. Onun için Türkiye ve Rusya’nın öncülük ettiği ateşkes anlaşması süreci birçok ülkeyi yakından ilgilendirmektedir. Türkiye, küresel rekabeti tetikleme potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda kendi açısından oldukça riskli bir adım atmış olmakla birlikte İtalya’dan sonra Mısır’dan da süreci destekleyen açıklamalara sebep olmuştur. Mısır’ın değişken pozisyonu, kendi başına karar veremediğini gösteriyor. Süreç, Libya’nın çözülüp dağılmasının engellenebileceğine işaret ediyor.
Belirttiğimiz gibi, Libya’yı ve diğer Kuzey Afrika ülkelerini doğrudan etkileyebilecek Türkiye müdahalesini iktisadî boyuta indirgemek ve Doğu Akdeniz’deki kazançlarımıza odaklanmak sınırlı bir perspektife işaret eder. Elbette Libya’da iç çatışmanın körüklenmesiyle Doğu Akdeniz’in imkânları, Batı için kullanılabilir hâle gelecekti. Fakat Türkiye’nin Cezayir, Tunus ve Libya’yı farklı bir düzleme taşıma ihtimali bulunan müdahalesini çok daha geniş açıdan görmek gerekir. Tezkereye karşı çıkıp Türk askerinin Libya’daki varlığını Hafter’in paralı askerleriyle savaşa indirgeyen muhafazakâr muhalefet unsurlarının 15 Temmuz öncesi ve sonrası siyasî ilişkilerine ve duruşlarına iyi bakmak gerekir. Zira bir dönem FETÖ’cülerin Kuzey Afrika’yı bir üs gibi kullandıkları biliniyor. Türkiye, zamanında müdahale etmek suretiyle yeni bir çözülmeyi durdurmak ve kuşatmayı kırmak istemektedir.
Libya’daki çatışmayı bitirme ihtimali bulunan ateşkes anlaşmasına Mısır’ın destek vermesi beklenen bir gelişme değildi. Türkiye’de muhalefet unsurları, daha düne kadar Mısır ile kötü giden ilişkileri bir eleştiri malzemesi olarak görüyordu. Mısır’ın anlaşma süreciyle ilgili geçici olumlu yaklaşımı, Türkiye’nin müdahalesiyle şartların değişebileceğini gösteriyor. Libya’daki terör baronunu desteklemede bir sakınca görmeyen darbeci Sisi, Akdeniz’deki haklarının önemli bir kısmından Yunanistan lehine vazgeçmişti. Libya’da şartlar değişmeye başlayınca yeni bir durum değerlendirmesi yapmış olmalılar. Türkiye’nin askerî ve siyasî müdahalesiyle bir dizi değişimin yaşanmakta olduğu açıktır.
Siyasî, iktisadî ve entelektüel muhalefetin erken davranıp tavrını açık etmesini yüz yıl öncesinin kötü hatıraları ile gerekçelendirmek abesle iştigaldir. Ne yazık ki bugünkü muhalefet, geçmişin hatıralarına da sırtını dönmüş durumdadır. Ne imparatorluğu kaybetmenin sarsıntısı ne de Türkiye’nin kuruluş heyecanı ile ilgililer. Başka bir durum yaşadığımız açıktır. Lejyoner suçlamasını yöneltenlerin devşirme hassasiyetine sahip olduklarını söylediğimiz zaman suçlama yapmış olmuyoruz. Bu, bir durum tespitidir. Batı’ya göre düşünme alışkanlığının derinliği şaşkınlık vericidir. Eğer sadece geçmişin acı hatıraları ile sınırlı bir sorun söz konusu olsaydı Türkiye’nin başarılarıyla tedavi olabilirlerdi. Tam aksine Türkiye’nin ve Erdoğan’ın başarılı hamlelerinden sonra daha da hastalıklı bir ruh hâline bürünerek kendilerini açık etmekte bir sakınca görmüyorlar.
Libya’da yaşanan çatışmaların durdurulma ihtimali çok yüksektir. Türk ordusunun Kuzey Afrika’daki varlığı birtakım olumlu değişimleri müjdelemektedir. Bunun, coğrafyamız açısından çok kıymetli olduğunu teslim etmek gerekir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.