Prigojin hadisesinin Türk dünyasına yansıması

04:0029/06/2023, Perşembe
G: 29/06/2023, Perşembe
Selçuk Türkyılmaz

Yevgeniy Prigojin, emrindeki Wagner güçleriyle Moskova’ya 200 km kadar yaklaştığında Türkiye’de birçok kimsenin aklına Mehmet Ali Paşa hadisesi geldi. O da emrindeki orduyla Kütahya’ya yaklaşmıştı. Mehmet Ali Paşa olayını hatırlayanlar elbette haksız değildir. Nihayetinde Mısır ordusu neredeyse hiçbir engele takılmadan Kütahya’ya kadar geldiğinde Osmanlı zor durumda kalmıştı. Fakat iki olay arasındaki benzerlik sınırlı olduğu için Osmanlı tarihinden hareket ettiğimizde Prigojin hadisesini anlamakta

Yevgeniy Prigojin, emrindeki Wagner güçleriyle Moskova’ya 200 km kadar yaklaştığında Türkiye’de birçok kimsenin aklına Mehmet Ali Paşa hadisesi geldi. O da emrindeki orduyla Kütahya’ya yaklaşmıştı. Mehmet Ali Paşa olayını hatırlayanlar elbette haksız değildir. Nihayetinde Mısır ordusu neredeyse hiçbir engele takılmadan Kütahya’ya kadar geldiğinde Osmanlı zor durumda kalmıştı. Fakat iki olay arasındaki benzerlik sınırlı olduğu için Osmanlı tarihinden hareket ettiğimizde Prigojin hadisesini anlamakta zorlanırız. Çünkü Mehmet Ali Paşa, en azından Mısır valisidir ve Osmanlı’dan Suriye vilayetini de ister. Bu talebini Mora Yarımadası’nda başlayan Yunan İsyanı’nın bastırılmasıyla ilgili görüşmelerde dile getirir. Prigojin ise herhangi bir vilayetin valisi değildir. Ordu komutanı da olmayan bu kişinin Moskova ile ilişkisi paralı askerlere hükmetmekten geçiyor. Fakat devlet içinde güçlü bir desteğe sahip olduğu da iddia ediliyor. Dolayısıyla Prigojin olayını Rusya’nın kendi içinde başka bir olaya benzeterek anlamak mümkün olabilir. Bu da devrim günlerinde yaşanan Kornilov hadisesidir. General Lavr Kornilov başkumandandır ve 1917’nin devrim günlerinde ordusuyla birlikte düzeni sağlamak için Moskova’ya doğru yürümüştü. Karmaşayı önleyerek Sovyet iktidarını durduracaktı. Çünkü Rusya Büyük Savaş’ta mağlup olmak üzereydi ve Bolşevikler bir an önce barışı sağlayarak ülke içimde hâkimiyet kurmak istiyordu.

Bugün Rusya’da şartlar, 1917’den çok farklı. En azından Rusya’da “dünyayı sarsan” günlerin yaşanmadığını söyleyebiliriz. Fakat anladığımız kadarıyla Prigojin, Rusları da şaşırttı. Her ne kadar birkaç ay önceden âdete davul zurna ile geleceğini ilan etmiş olsa da çoğu kimsenin bugünkü olayların çıkacağına ihtimal vermediği anlaşılıyor. Bu sebeple bundan sonraki gelişmeleri tahmin etmek kolay değil. Belki de bu sebeple Kazakistan ve Özbekistan’dan yapılan resmî düzeydeki açıklamalar gayet soğukkanlı idi. Aynı soğukkanlılık Putin’in sonraki açıklamalarında da vardı. Bu sebeple Türk devlet başkanlarının hadiseleri uzaktan seyretme görüntüsü dikkat çekici ama farklı yorumlara çok açık değil.

Örneğin Kazakistan’da devlet gazetesi olarak bilinen “Egemen Kazakistan”, Devlet Başkanı Kasım Jomart Tokayev’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştüğünü bildirdikten sonra şu ifadelere yer verdi:

“Vladimir Putin, ülkedeki durum hakkında bilgi verdi. Kassym Jomart Tokayev, şu an cereyan eden hadiselerin Rusya’nın iç sorunu olduğunu ifade etti. Anayasal düzen ve hukukun üstünlüğü, ülkede hukukî düzenin sağlanmasının temel şartıdır. Bu, toplum güvenliği ve gelişimin de temelidir. Vladimir Putin, Rusya Federasyonu’ndaki mevcut durumu anladığı için Kazakistan’a

teşekkür etti.”

Özbekistan’da “Halk Sözü” gazetesi de benzer bir yayın yaptı:

“Özbekistan ve Rusya liderleri telefonla görüştü 24 Haziran’da Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyâyev ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin telefon ile görüştü. Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’daki durum hakkında devlet başkanımızı bilgilendirdi. Görüşmede ikili ve bölgesel konular da ele alındı.”

Kazakistan ve Özbekistan ile karşılaştırıldığında Prigojin hadisesine Azerbaycan basınında çok daha geniş yer verildiğini söyleyebiliriz. “Azerbaycan” gazetesinde hadiselere daha az yer verilirken “Yeni Müsavat” Prigojin’e daha geniş yer ayırdı. “Musavat.com”da yayımlanan yazılardan birinde geçen şu ifade dikkat çekiciydi: “Rusiyada dövlət çevrilişinə cəhdin [ihtilalin] rəhbəri olan, Vladimir Putinin hakimiyyətinə meydan oxuduqdan bir neçə saat sonra əldə olunan razılaşma ilə döyüşçülərini geri çəkən Vaqner…”

İhtilal ve Vladimir Putin’in hâkimiyetine meydan okuma gibi bir ifadeyi diğer gazetelerde gördüğümü söyleyemem. Nitekim “525-ci qezet” hadiseleri ve tarafların beyanlarını aktarmakla yetindi.

Prigojin hadisesinin Rusya için ne anlama geldiğini zaman gösterecek. Rusya’nın devrimler tarihine aşina olanlar için birtakım gelişmeler şaşırtıcı olmayacaktır. Hatta zamanla olayların içinde İngiltere’nin izlerine rastlandığında da kimse şaşırmaz. Çünkü bu da geçmişte olmamış bir şey değildir. Fakat bu son olayların Rusya’nın zaaflarını bir kez daha gün yüzüne çıkardığı da tartışma götürmez bir gerçektir. Bu açıdan Kazakistan ve Özbekistan’ın ve hatta Azerbaycan’ın soğukkanlı tutumuna şaşmamak gerekir. Türk devletlerinin kazanımlarını daha ileriye taşımak için gelişmeleri soğukkanlı bir şekilde yorumlamakta bir sakınca yok.

#politika
#Wagner
#Rusya
#Selçuk Türkyılmaz