Maşerî vicdanda kaybettiler

04:007/11/2019, Perşembe
G: 7/11/2019, Perşembe
Selçuk Türkyılmaz

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişen ilişkiler çerçevesinde sivil toplum örgütlerinin Batı tarafından birtakım projeler kapsamında desteklendiği bilinmektedir. Desteklerin ölçüsü ve kapsamı çok açık olmamakla birlikte bağımlılık düzeyinin ilerletilmesi ve genişletilmesi hegemonyanın sürdürülmesi ile sonuçlandı. Tek kutuplu dünya sisteminin coğrafyamızda yıkıcı sonuçlar doğurmasını bağımlı yapıların çeşitliliği ile izah etmek gerekir. Çok derin ilişkiler üzerine bina edilmiş bir sistem kuruldu.Doğu

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişen ilişkiler çerçevesinde sivil toplum örgütlerinin Batı tarafından birtakım projeler kapsamında desteklendiği bilinmektedir. Desteklerin ölçüsü ve kapsamı çok açık olmamakla birlikte bağımlılık düzeyinin ilerletilmesi ve genişletilmesi hegemonyanın sürdürülmesi ile sonuçlandı. Tek kutuplu dünya sisteminin coğrafyamızda yıkıcı sonuçlar doğurmasını bağımlı yapıların çeşitliliği ile izah etmek gerekir. Çok derin ilişkiler üzerine bina edilmiş bir sistem kuruldu.

Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasında işleyen ve emperyalist devletler tarafından kurulan örgütlü ilişkiler sistemi, sadece iktisadî boyuta sahip değildi. Karmaşık bir sistem oluştu ve zamanla dinî nitelikleri olan sivil toplum kurumları bu ilişkilerin merkezinde yer almaya başladı. Bugünkü sorunların karmaşık bir görünüme ulaşmasını sağlayan da din görünümlü yapılanmanın esasen bir terör örgütü olmasıdır. Farklı ortamlarda dinî niteliklere sahip kurumların şüpheli görülmeye başlanması tam da kast ettiğimiz karmaşıklığı gösteren gelişmedir. Emperyalist ilişkiler çerçevesinde varlık kazanmış örgütlü bağımlı yapılar ile diğer grupların birlikte ele alınması gayr-i millî olanın varlığına meşruiyet kazandırmaktan başka bir işe yaramaz. Onların yüzeysel benzerliği zihin karışıklığına yol açmaktan başka bir anlam taşımaz.

15 Temmuz’dan önce ve sonra aynı toplumsal mühendislik projesinin uygulamaya koyulduğunu görüyoruz. 15 Temmuz’a kadar yaşanılan süreçte FETÖ, devlet kurumlarını örgütlü bir şekilde ele geçiriyor ve kendilerine yönelik eleştirileri hukuku da kullanarak susturmaya çalışıyordu. 15 Temmuz’dan sonra aynı yöntemlerin kullanıldığını söyleyebiliriz. Bazı kişilerin dikkat çekici bir şekilde öne çıkması oldukça anlamlıdır.

Hatırlanacağı gibi kozmik odaya girilmesi sürecinde adı özellikle ön plana çıkan şahıs yine gündemdedir. O zaman da ilgili şahsın adı üzerinde spekülasyon yapılmış ve suikasta uğrayacağı yönünde yanıltıcı haberler yayımlanmıştı. Bu durumun tesadüfî olmadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Özellikle Gezi Parkı olaylarında aynı şahıs, fiilî olarak sürece müdahale ederek zihin karıştırıcı bir rol oynamıştı. Süreci takip eden herkesin malumu olan müdahaleler dönemin başbakanı üzerinde müessir olamadı da en kuvvetli emperyalist saldırıyı ülke olarak atlatmak mümkün oldu. Bir gün mutlaka dönemin tarihi soğukkanlı bir şekilde ele alınacaktır. Muhakkak döneme içeriden tanıklık eden kişilerin gözlemleriyle birlikte arşivler çok önemli şeyler söyleyecektir. Fakat o günlere kalmadan aynı kişilerin zor zamanlarda durdukları yeri tespit edebilmek için olaylara çıplak gözle bakmak da yeterlidir. Bülent Arınç gibilerin işlevini tespit etmek çok önemlidir.

15 Temmuz’dan sonra ahmaklık ettiklerini söyleseler de bu ifadelerinde samimi olmadıkları anlaşılıyor. Hukuku bir perde olarak kullandıkları biliniyor ve tutumları maşeri vicdan tarafından yargılanıyor. Mahkemeler için kanıtlar önemlidir. Fakat maşeri vicdan yargılarken ve mahkûm ederken çok daha esaslı gerekçelerden hareket eder. Kamu vicdanı denilen şeyin mahkemelerden farklı çalıştığını bilmek gerekir. Çünkü o çok daha dolaysız ilişkilerle tecrübe eder ve kararını öylece verir.

Herkesi aldatabileceklerini sandılar. Kurdukları ilişkilerin sonsuza kadar süreceğini düşündüler. Kurulan bir çark vardı ve bunu Türk milleti fark ediyordu. Çok önceden biliniyordu. Fakat harekete geçmek için bir işaret gerekiyordu. Onların kurduğu sistemin gün yüzüne çıkartılması için o işaret geldi ve tuzakları başlarına yıkıldı. Şimdi kıvranıyorlar. Mağduriyet ve masumiyet laflarıyla dikkatleri başka yönlere çekmeye çalışıyorlar. Bunu geçmişte yapmışlardı. Maymuncuk anahtarı gibi hep aynı şahısları kullanıyorlar. Maşeri vicdanda kaybettiler ama kurdukları ilişkilere güvendiklerine de şüphe yok.

Amerika, İngiltere, İsrail ve Fransa gibi ülkelerle birlikte hareket ettiler. Onlar adına millete ve devlete darbe yapmaya kalktılar. Niyetlerini asla gizlemediler. İbadet takımı dedikleri de o gece sabaha kadar darbe ve işgal girişiminin hedefine ulaşması için dua seansları düzenledi. Bunlar kamu vicdanında yargılanan davranışlardır, kimin kim olduğunu herkes biliyor. Dikkatleri başka yerlere çekme gayretlerini görmüyor değiliz. Darbe ve işgal girişiminin başarıya ulaşmasını gözledikleri biliniyor. “Daha ne olsun.

O gece kimlerin kutlama yapmak için sokaklara çıktığı da malumdur.

#FETÖ
#15 Temmuz
#Amerika
#İngiltere
#İsrail
#Fransa