Jakobenizm ve hesap verebilirlilik açısından Pastör Brunson olayı

04:0015/10/2018, Pazartesi
G: 15/10/2018, Pazartesi
Selçuk Türkyılmaz

Pastör Brunson’un kesinleşmiş bir cezaya çarptırıldıktan sonra hapiste kaldığı süre mahsup edilip salıverilmesi üzerine kamuoyunda geçici bir hayal kırıklığının oluştuğu söylenebilir.Bunu doğal karşılamak gerekir. Kamuoyunda Türkiye’nin Amerika karşısında duruşuna yönelik güçlü destek göz önünde bulundurulursa mevcut ruh hâli gayet tabiî ve insanîdir. Bu durumun ortaya çıkmaması tuhaftır. Benzer hayal kırıklıklarının PKK, FETÖ ve finansal saldırı konularında yaşanmasını da tabiî karşılamak gerekir.

Pastör Brunson’un kesinleşmiş bir cezaya çarptırıldıktan sonra hapiste kaldığı süre mahsup edilip salıverilmesi üzerine kamuoyunda geçici bir hayal kırıklığının oluştuğu söylenebilir.


Bunu doğal karşılamak gerekir. Kamuoyunda Türkiye’nin Amerika karşısında duruşuna yönelik güçlü destek göz önünde bulundurulursa mevcut ruh hâli gayet tabiî ve insanîdir. Bu durumun ortaya çıkmaması tuhaftır. Benzer hayal kırıklıklarının PKK, FETÖ ve finansal saldırı konularında yaşanmasını da tabiî karşılamak gerekir. Zira kamuoyu Brunson hadisesinde olduğu gibi bu meselelerde Türkiye’nin çok yönlü saldırılara muhatap olduğunu düşünüyor ve devletinin yanında duruyor. Hassasiyetin bu kadar güçlü olduğu bir ortamda yaşanan kırılganlıkları sağlık işareti kabul etmek gerekir, çünkü sahicidir. Elbette FETÖ’cü ve kör inattan kaynaklanan tepkiler başka bir bağlamda ele alınmalıdır.

Bizim kültürümüzde hadiseleri ve fikirleri kamuoyundan saklamak gibi bir eğilim vardır. Buna bir nevi tepeden inmecilik de diyebiliriz. Her ne kadar bu tarz yaklaşımların, Fransa üzerinden yaşanılan Batılılaşma macerasının bir neticesi olduğu düşünülse de bazı örneklerini kendi tarihimizde bulabiliriz. Batılılaşmanın yukarıdan aşağıya bir düzenleme şeklinde yaşanılması tepeden inmecilik, aydın despotizmi ve Jakobenizm kavramlarını hayatımızın bir parçası hâline getirdi. Bu kavramlar cumhuriyet döneminin uygulamalarını tanımlamak için sıkça kullanılır ve bir alamet-i farika şeklinde kabul edilir. Cumhuriyet modernleşmesinin başarısının belirli alanlarla sınırlı kalmasının sebeplerinden biri de modernleşmeye aykırı bu özelliktir.

Cumhuriyet tarihinde belki de ilk defa Erdoğan 2009’dan sonra açık bir şekilde Jakoben tavrı terk etmeye başladı. Her ne kadar cumhuriyet mitingleri ile başlayan süreçte yeni tavrın örneklerini görmemiz mümkünse de 2013 bir dönüm noktasıdır. Kamuoyunun geniş tabanlı ve örgütsüz bir şekilde siyaset üzerinde etkili olması Gezi Parkı Kalkışması’na muhalefetle ortaya çıktı. Gezi Parkı Kalkışması örgütlü yapıların Jakobenizminin eseriydi ve Batılılaşma macerasının yol açtığı travmanın devamlılığına işaret ediyordu. Gerek cumhuriyet mitinglerinden sonra Erdoğan’ın düzenlediği mitinglere ve gerek Gezi Parkı Kalkışması sonrası düzenlenen mitinglere katılanlar eğitim seviyesi bakımından karşılaştırılmıştı. Bu hadiseler yaşanılırken her iki kesim arasında eğitim seviyesi üzerinden yapılan karşılaştırmaları olayları yakından takip edenler hatırlayacaktır.

Modern ideolojiler ve yeni dinî hareketler arasındaki Jakobenlik açısından benzerlik dikkat çekicidir. Özellikle her iki cenahta ortaya çıkan örgütlü yapıların ideal insan tipleri arasındaki şaşırtıcı benzerlik kamuoyu, toplum, birey, grup, din ve ideoloji kavramları hakkında yeni fikirlere ihtiyacı hatırlatmaktadır. Elbette burada Türkiye’ye özgü fikirlerden bahsetmeliyiz. Çünkü yerel dinamikleri ihmal eden ve hatta yok sayan ideolojiler ve yeni dinî hareketlerin varlık sebebi Jakobenizmdir.

2013’ten itibaren kamuoyunun belirleyici bir aktör olarak benimsenmesi ve hatta önünün açılması önemli bir gelişmedir. Bugün Pastör Brunson’un belirli bir cezaya çarptırıldıktan sonra salıverilmesiyle ortaya çıkan geçici hayal kırıklığı da bu sürecin bir sonucudur. Böyle bir hadise önceki devirlerde yaşansaydı kamuoyunda mutlak bir yabancılaşmanın yansımaları görülürdü. Oysa şimdi kamuoyunda anlık tepkilerle karşılaşıyoruz. Bunun hem iyi hem de kötü olduğu yönünde görüşler söz konusu olabilir. Zira siyaset için riskli bir katılımdan bahsediyoruz. Fakat yeni bir siyaset biçimi olduğu konusunda şüphe yoktur. Ayrıca usta siyasetçiler açısından bu anlık yansımaların imkâna dönüşebileceği de açıktır. Çünkü bu yöndeki bir gelişmeyi hesap verebilirliliğe kapı aralamak şeklinde de düşünebiliriz.

Nitekim Erdoğan’ın 13.10.2018 tarihli Kayseri konuşmasında sarf ettiği şu cümle çok önemlidir. “Hâlâ FETÖ ile mücadele konusunda vicdanları kanatan hususlar olduğunu biliyorum.” Bu cümlede izah etmeye çalıştığımız hesap verebilirlilik ve Jakobenizm arasındaki karşıtlığı görmemiz mümkündür. Erdoğan’ın son dönemlerdeki soğukkanlılığını da yeni dönem siyaset etme biçiminin yansıması şeklinde değerlendirebiliriz. Türkiye’ye yönelik çok yönlü saldırıların olduğu bir dönemde Erdoğan’ın Fırat’ın doğusundaki Amerika-İsrail ortaklığı terör koridorunu yok etmekten bahsetmesini de aynı çerçevede ele alabiliriz. Bir siyasetçi için kamuoyunu arkasına almak az bir şey değildir.

#FETÖ
#Türkiye
#ABD
#Brunson