İngiliz tipi kolonyalizmin apartheid rejimi: İsrail

04:0022/07/2024, Pazartesi
G: 22/07/2024, Pazartesi
Selçuk Türkyılmaz

Düşünce dünyamıza yön veren Batı menşeli fikirler, günümüzde de bakışımızı belirliyor. Bu fikirlerin siyaset dünyasından ekonomiye, dinî düşünceden entelektüel hayatımıza birçok alana sirayet ettiğini görebiliriz. Anglosakson emperyalizminin diğerlerine göre daha az şiddet ürettiği iddiası bunlardandır. Bu görüşü savunanlar İspanyol, Portekiz ve Fransız emperyalizmi ile karşılaştırıldığında İngilizlerin daha “makul” ve hatta diğerlerine göre daha insanî bir sistem kurduğunu iddia ederler. Onlara


Düşünce dünyamıza yön veren Batı menşeli fikirler, günümüzde de bakışımızı belirliyor. Bu fikirlerin siyaset dünyasından ekonomiye, dinî düşünceden entelektüel hayatımıza birçok alana sirayet ettiğini görebiliriz. Anglosakson emperyalizminin diğerlerine göre daha az şiddet ürettiği iddiası bunlardandır. Bu görüşü savunanlar İspanyol, Portekiz ve Fransız emperyalizmi ile karşılaştırıldığında İngilizlerin daha “makul” ve hatta diğerlerine göre daha insanî bir sistem kurduğunu iddia ederler. Onlara göre İngilizler, güya, daha “sinsi” bir politika takip ederek kolonilerde yaşayan yerlilere nüfuz eder ve onların zihinlerini ele geçirirler. Türkçede yaygın bir şekilde kullanılan sömürge kavramı da bu varsayımı haklı çıkaracak anlamda kullanılmaktadır. Zihnî sömürge kavramını kullananlar da bu varsayımdan esinlenmektedir. Kavram tercihinde yanlışlık yapıldığı için sonraki tanımlamaların yanlışlıklar içermesi gayet tabiî bir durumdur. Örneğin zihnî sömürge, belirsiz bir duruma karşılık geldiği için yanlış kullanımın yol açtığı kavramlarla gerçeklikten uzaklaşılmaktadır.

İngiliz tipi kolonyalizmin mirasını ortaya çıkarmak ve bu mirası diğerleriyle karşılaştırmak elbette tarihin son beş yüzyılını anlamak bakımından önemlidir. Modern imparatorlukları Roma ve Osmanlı gibi klasik dönem imparatorluklarıyla karşılaştırabiliriz. Bu karşılaştırmalar neticesinde ufuk açıcı sonuçlara ulaşmak mümkündür. Burada sadece temel bir kavramın yanlışlığına değineceğim. Sömürgecilik kavramının mevcut anlamından hareketle karşılaştırmalar yapıldığı için yanıltıcı sonuçlara ulaşılmaktadır. Türkçede sömürgecilik kavramı çok yaygındır ve karşılaştırmalar “sömürme” yani istismar eyleminden hareketle yapılmaktadır. Sonuçta Osmanlı devletinin sömürgeci olduğu fikri, zihinlere yerleşmektedir. Hâlbuki daha önce yazdığımız gibi kavramın orijinali kolonyalizmdir ve yaklaşık olarak 1960’lara kadar müstemlekecilik kavramı ile karşılanmıştı. Özellikle Batı üniversitelerinde yapılan çalışmalarda modern dönem kolonilerinin tarihte görülmediği ve son beş yüzyılda sistemli bir yapının ortaya çıktığı gündeme getirilmiştir. Bu çerçevede yerleşimci kolonyalizmin benzersizliği üzerinde durulmuştur. Bu yeni sistemde asıl amaç “sömürme” yani istismar eylemi değildir. Bu, İngiliz tipi kolonyalizmdir. Müstemleke kavramı dahi bu durumu tanımlamakta yetersiz kalır. Bu sistemde temel amaç imparatorluk hâkimiyetine alınan deniz aşırı topraklarda yeni İngiltereler icat etmektedir.

İngilizlerin bu yeni sistemi inşa ederken diğer kolonyal imparatorluklardan farklı olarak Kuzey Amerika, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın yerli ahalisine reva gördüğü şiddetin eşi benzeri yoktu. Çünkü bu yeni sistemde deniz aşrı topraklarda demografik yapı tamamen değiştirilmek istenmiştir. Bu durumu sömürme eylemi ile izah etmek neredeyse imkânsızdır. Bu sistemde İngiliz hâkimiyetindeki Kuzey Amerika’ya taşınan Afrikalıların durumu biraz farklı olabilir fakat onlar da ancak kolonyal sistem içinde anlaşılabilir.

İsrail’in, 90’lardan önceki Güney Afrika yerleşimci kolonyalizmle birlikte anılması tesadüfî değildir. Hem Güney Afrika yerleşimcileri hem de İsrail, İngiliz tipi kolonyalizminin eseridir. Burada özellikle İngiliz tipi kolonyalizmi hakkında zihinlerde oluşan yanlış izlenimleri hatırlatmamız gerekir. Bu sistem tanımlanırken kullanılan ifadeler, “İngiliz aklı”nı ön plana çıkaracak türdendi. Bu türden ifadeler gerçeklikten uzaklaşmaya yol açıyordu. Geçen yüzyılın sonunda Güney Afrika’nın bağımsızlaşma süreci gerçekliği anlamak bakımından oldukça önemlidir. İngiliz tipi yerleşimci kolonilerle ortaya çıkan sistemin hatıraları bugün hâlâ nefret uyandırmaktadır. Güney Afrika’da bu sisteme apartheid rejimi denilmişti ve ırk ayrımcılığı üzerine bina edilmişti. Sistemin temelinde Anglosakson yerleşimciler vardı. Yerleşimci kolonyalizmin ayırıcı vasfı ırk ayrımcılığıydı. Bu sistemin İngiliz aklı, sinsilik, yönetim kabiliyeti ve Türkçedeki anlamıyla zihnî sömürge kavramlarıyla tanımlanması çok yanlıştır. Bu tanımlar soykırım, etnik temizlik, mülksüzleştirme gibi eylemleri görünmez kılar. Zaten geçen yüzyılda İngiliz tipi propaganda ile amaçlarına ulaşmışlardı. Yahudiler ve Siyonistler bu rejimin payandasıydı.

Uluslararası Adalet Divanı Birleşmiş Milletlerin talebi üzerine İsrail’i ırk ayrımcılığı (apartheid) üzerine bina edilmiş bir rejim olarak tanımladı. Aslında UAD, İngiliz tipi kolonyalizmin alamet-i farikasını göstermiş oldu. Bu sefer tanımlamanın Batılı başkentlerden yapılmadığı çok açıktır.

#Toplum
#Aktüel
#Sosyoloji
#Felsefe
#Selçuk Türkyılmaz