Sadece işgal altındaki bölgelerde değil, bir zamanlar Filistinlilere ait bütün topraklarda Siyonist İsrailliler yerleşimci kolonyalist yayılmacılardı. Bunun ne anlama geldiğinin bilindiğini zannetmiyorum. Siyonist İsrail’le ilgili tartışmalara bakıldığında yanılmadığımız anlaşılıyor. Yerleşimci kolonyalizm bir kavramdır ve on dokuzuncu yüzyıl Avrupa yayılmacılığının devamı olarak görülmelidir. Daha da özelleştirdiğimizde yerleşimci kolonyalizm Anglosakson ve Fransız kolonyalizminin bir özelliğidir.
Sadece işgal altındaki bölgelerde değil, bir zamanlar Filistinlilere ait bütün topraklarda Siyonist İsrailliler yerleşimci kolonyalist yayılmacılardı. Bunun ne anlama geldiğinin bilindiğini zannetmiyorum. Siyonist İsrail’le ilgili tartışmalara bakıldığında yanılmadığımız anlaşılıyor. Yerleşimci kolonyalizm bir kavramdır ve on dokuzuncu yüzyıl Avrupa yayılmacılığının devamı olarak görülmelidir. Daha da özelleştirdiğimizde yerleşimci kolonyalizm Anglosakson ve Fransız kolonyalizminin bir özelliğidir. Tamlamada geçen yerleşimci kavramının farklı anlamlara çekilmesinin tabiî sonucu, bu kavramın taşıdığı fikrin ve ideolojinin tartışılmamasıdır. Modern tarihin en önemli kavramlarından biri olarak yerleşimcilik, kolonyalizmin bir özelliğidir ve yerleşimcilerin yayılma sürecinde ortaya çıkan şiddeti ancak köle ticareti ile kıyaslayarak tasavvur edebiliriz. Ne yazık ki bu kavramın gösterdiği durum tasvir edilmediği için Türkiye’de tuhaf tepkiler ortaya çıktı. İşgal altındaki bölgelerde İsrail’in yayılmacı politikalarının asıl temsilcileri yerleşimcilerdir ve bu kavramı yok saydığımızda Siyonistlerin yayılmacı saldırganlığı belirsizlik içinde kaybolur. Kavrama itiraz edenlerin bunu bilmesi gerekir.
Kolonyalizm bir yapıdır ve bütün yönleriyle ele alınmalıdır. Mevcut küresel sorunları da aynı bağlam içinde ele almak gerekir. Örneğin Anglosakson kolonyalizmi Hindistan örneği ile sınırlı tutulursa anlaşılmaz. Hatta Afrika örneği de tek başına Anglosakson kolonyalizmini açıklamak için yeterli değildir. İngilizler Kuzey Amerika’da koloniler kurduktan sonra tedricen yerliler aleyhine topraklarını genişlettiler. Anglosaksonlar toprağı tam manasıyla İngilizleştirmek için üstünde yaşayan yerlileri etnik temizliğe tabi tuttu. Böylelikle uzaktaki topraklarda yeni Avrupalar icat ettiler. Yerleşimci kolonyalizmi ve yerleşimcileri tasavvur edebilmek için ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda örneklerine bakmak gerekir. Bu bölgelerde tatbik edilen sistemi göstermek bakımından “sömürgecilik” kavramı yanlış ve yanıltıcıdır. ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda hiçbir zaman İngiltere’nin sömürgesi olmadı. Orada koloniler kurdular ve yayılmacı yerleşimcilerin şiddetiyle yerlilerin kökünü kazıdılar.
Filistinlilere ait bütün topraklarda yerleşimci kolonyalizm tatbik edildi. İngiliz manda yönetimi yerleşimcilere alan açtı ve onlar da etnik temizliğe giriştiler. Uluslararası arenada Siyonist İsrail’in yerleşimci kolonyalist bir yapı olduğu ifade edildiğinde ne demek istenildiğini ilgili herkes anlar. Çünkü doğru tanımlama budur. Uluslararası arenada bu kavramın bir karşılığı vardır. Yerleşimci kolonyalizm kavramı kendi başına bütün insanlığa bir şey anlatır. Bu da doğru adlandırmanın ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Adlandırmanın doğruluğu siyaset yapımı için de zorunludur. Bu, farklı coğrafyalarda ortaya çıkan tecrübelerin de anlaşılmasını gerektirir. Aynı şekilde Filistin’de gelişen mücadele pratiğini başka coğrafyalara anlatmak da doğru adlandırma ile mümkün olacaktır. Örneğin Hamas’ın bir fikir olduğu görüşü ancak bu ortak zeminde ifade edilebilir. Bu fikrin neden ibaret olduğunun bütün dünya tarafından anlaşılması İsrail’in temsil ettiği fikrin mağlup edilebilmesi açısından önemlidir. Çünkü Gazze’de iki zıt fikir kıyasıya bir savaşın içindedir. Bir tarafta “yerleşimci Siyonistler” yer alırken diğer tarafta kimliğini Filistin toprağından alıp yeni bir millî mücadele kimliği geliştiren Filistinliler durmaktadır.
Yerleşimciler devlet kontrolünden bağımsızlaşmış şiddet topluluklarıdır. Bu sebeple Siyonistler, uluslararası arenada yerleşimci kolonyalist adını kabul etmezler. Bunun yerine Yahudi ilahiyatını öne sürerler. Böylelikle Filistin’e dışarıdan gelmediklerini söylemiş olurlar. Güya Filistin’in yerlileri olduklarını iddia ederler. Hâlbuki yerleşimci kolonyalist kavramı, kendi başına, onların dışarıdan geldiğini ve o topraklara ait olmadıklarını anlatır.
Yahudiler başta Anglosaksonların yeni bir projesi olarak ortaya çıkan İsrail’in başarısından şüphe etmekteydiler. Bu da Yahudi tarihi ile ilgili bir özellikten kaynaklanıyordu. Bu hassas durumu anlamak için de yerleşimci kavramına ihtiyacımız var. Yerleşimciliğin başarıya ulaşabilmesi için ölçüsüz şiddet yeterli değildir, toprağa bağlılık gerekir. Filistin’e taşınan Siyonistler şiddet üretmek bakımından Anglosaksonlardan aşağı kalmadı fakat toprakla sahici bir ilişki kuramadılar. Başarıdan şüphe duydukları için daha fazla şiddet ürettiler.
Böylelikle hiçbir zaman Akdenizli olamadılar.