Hafter’in terör kuvvetleri Giryan’da durduruldu

04:008/07/2019, Pazartesi
G: 8/07/2019, Pazartesi
Selçuk Türkyılmaz

Halife Hafter’in Libya’yı tamamen Amerika ve yandaşlarının kontrolüne sokacak terör kuvvetleri Trablus’u düşürmek üzereyken Türkiye’nin desteğiyle durduruldu. Hafter kuvvetleri Trablus’a yüz kilometrelik mesafede bulunan Giryan’da mağlup edildi ve Libya üzerine yapılan emperyalist planlar bozuldu.Hafter Mısır, BAE ve Suudî Arabistan’ın desteği ile hareket ediyor ve Amerika’nın BAE’ye verdiği silahlara güvendiği açık. Onun için ilk hamlede elde ettiği başarılara güvenerek Trablus’u da işgal etmek

Halife Hafter’in Libya’yı tamamen Amerika ve yandaşlarının kontrolüne sokacak terör kuvvetleri Trablus’u düşürmek üzereyken Türkiye’nin desteğiyle durduruldu. Hafter kuvvetleri Trablus’a yüz kilometrelik mesafede bulunan Giryan’da mağlup edildi ve Libya üzerine yapılan emperyalist planlar bozuldu.


Hafter Mısır, BAE ve Suudî Arabistan’ın desteği ile hareket ediyor ve Amerika’nın BAE’ye verdiği silahlara güvendiği açık. Onun için ilk hamlede elde ettiği başarılara güvenerek Trablus’u da işgal etmek istiyor. Ayn Zara’da geçen iki buçuk aylık süre Trablus’un hazırlanmasına fırsat vermiş olmalı. Türkiye’nin verdiği açık destek Hafter kuvvetlerinin Giryan’da ağır yenilgisiyle sonuçlandı. Anlaşıldığı kadarıyla Giryan, Hafter için hareket merkeziydi. Burada yaşadığı bozgun BAE’nin silah ve para desteğinin gerçek savaşta hiçbir işe yaramayacağını göstermiş oldu. Bunun orta ve uzun vadede coğrafyamızda çok önemli sonuçlar doğuracağı açıktır. Paranın desteğini arkasına alarak hareket eden unsurların bir yere kadar başarılı olabileceği anlaşıldı. Mücadelenin sonuçları sahada belli olacak.

Hafter, Giryan’da bozguna uğradıktan sonra ne yapacağını şaşırdı. Başta Amerika olmak üzere Hafter’i destekleyen ülkeler de Trablus’u düşüreceklerine inanmışlar. BAE, Amerika’dan aldığı silahları Hafter’e vermiş. Türkiye’nin açıktan desteklediği Ulusal Mutabakat Hükûmeti ise Hafter’i bozguna uğrattıktan sonra karşı saldırıya hazırlanıyor. Ulusal Mutabakat Hükûmeti’nin gayretleri Libya’da kesin bir sonuç almaya yeterli olur mu bilinmez ama haricî güçler açısından da Libya’da başarıya ulaşmanın kolay olmadığı anlaşılıyor.

Hafter kuvvetleri Giryan’da bozguna uğradıktan sonra Türkiye’yi suçlamaya başladılar. Başkan Erdoğan’ın Libya UMH’ye destek konusunda her türlü riski göze aldığı anlaşılıyor. Türkiye’nin mücadelesini umutsuz bir çırpınma olarak değerlendirenler yanılıyor. Bunun için tarihe bakmaları yeterlidir. Sadece Barbarosları, Turgut Reisleri kastetmiyorum. Batı emperyalizmini Kuzey Afrika’da durduran Osmanlı bu mücadeleyi 1910’larda bile tekrarlamayı başarmıştır.

Libya’da yaşanan son hadiselerde bizi ilgilendiren en önemli hususlardan biri FETÖ’cülerin burada da sahneye çıkmış olmasıdır. Hafter, Giryan’da bozguna uğradıktan sonra Libya’da yaşayan altı Türk vatandaşı esir alındı. Daha sonra FETÖ’cü hesaplar Hafter’e karşı UMH’ye destek verdikleri iddiasıyla Libya’da bulunan Türk vatandaşlarına yönelik bir kampanya başlattı. Bu da 17-25 Aralık’tan sonra hızlanan FETÖ elemanlarının yurt dışına çıkarılması sürecinin sonucudur.

Yurt dışına kaçan ve kaçırılan FETÖ elemanları, içeride tamamlanan değişim sürecinin devamı olarak bulundukları ülkelerde vatan, millet ve din ile son bağlarını da koparmış oldular. Bu da onların coğrafyamıza karşı her türlü yıkıcı faaliyet içinde bulunmalarını kolaylaştırıyor. Türkiye içinde FETÖ meselesini sulandırmak için ellerinden geleni yapanlar daha da bir sorunlu hâle gelmişlerdir. FETÖ yurt dışında da Türkiye ve coğrafya karşıtı faaliyetler içindedir. İbadet, ticaret ve ihanet veya büyükbaş, küçükbaş gibi tasniflerin çok da işe yaramadığını görmek gerekiyor. Bu yapı şimdiye kadar gördüklerimizden farklıdır. BAE, Suudî Arabistan ve onların güdümündeki Mısır’ın Hafter’e destek verdiğini söyledik. FETÖ’nün de aynı kişi ve gruplara destek verdiğini görüyoruz. Görünüşe göre birbirine zıt kutuplarda yer alan iki düşünme biçimi söz konusudur. Suudîlerin ve FETÖ’nün düşünme biçiminde yüzeydeki farklılık, derin benzerliği örtemiyor.

Neredeyse bütün coğrafyamız hareketlendi. Doğu Afrika’daki açlık görüntüleri geride kaldı. Birkaç yıl gibi çok kısa bir zaman içinde Sudan ve Somali gibi ülkelerin ayağa kalktığını gördük. Bugünden yarına bu ülkelerin çok hızlı bir şekilde toparlanacağını ve kendine yeter bir verimliliğe ulaşacağını söylemek bir kehanet olmaz. İslam dünyasına egemen olan olumsuzluklardan bahsetmeyi eleştirel yaklaşım zannedenlerin bu gelişme karşısında sessiz kalmaları anlamlıdır. Onlar için bu, bir haz meselesidir. Hâlbuki Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan ve Somali’ye yapılan dış müdahaleleri görmezden gelerek analiz yapılmaz. Bu müdahaleler son otuz yılda gözlerimizin önünde yaşandı. Muhafazakârların dâhil olduğu yeni entelijansiya, dış güçlerin müdahalesini görünmez kılmak için elinden geleni yapıyor. Onlara göre İslam dünyasının problemleri kendi zaaflarındandır. Esas zaaf sütre gerisinden Erdoğan’a vurmayı maharet zannedip birkaç yıllık zaman diliminde açlık sınırındaki ülkelerin gösterdiği başarıyı görmezden gelmektir. Hafter’in sonu kimler için ibret olur, bilemeyiz.

#​Halife Hafter