FETÖ’nün başka gruplara sirayet ve nüfuzu çok yönlü bir amacın göstergesidir

04:0022/04/2019, Pazartesi
G: 22/04/2019, Pazartesi
Selçuk Türkyılmaz

31 Mart seçiminden sonra Erdoğan’ın veya AK Parti’nin başarısızlığı konulu birçok yazı okuduk veya aynı fikri gündeme taşıyan konuşmalar dinledik. Yüzde elli iki oy oranını yakalamış bir siyasî hareketin başarısız ilan edilmesi alışık olmadığımız bir durum. Ankara ve İstanbul gibi birkaç şehrin sonuçlarından hareketle bir başarısızlık algısı oluşturulmak istenildiği açıktır. Erdoğan’ı devirmek isteyenler hedeflerine ulaşmak için birbirinden farklı yöntemler denemiş olsalar da başarılı olamadılar.

31 Mart seçiminden sonra Erdoğan’ın veya AK Parti’nin başarısızlığı konulu birçok yazı okuduk veya aynı fikri gündeme taşıyan konuşmalar dinledik. Yüzde elli iki oy oranını yakalamış bir siyasî hareketin başarısız ilan edilmesi alışık olmadığımız bir durum. Ankara ve İstanbul gibi birkaç şehrin sonuçlarından hareketle bir başarısızlık algısı oluşturulmak istenildiği açıktır. Erdoğan’ı devirmek isteyenler hedeflerine ulaşmak için birbirinden farklı yöntemler denemiş olsalar da başarılı olamadılar. Algı oluşturarak onu deviremeyeceklerini bildikleri hâlde bu yönteme tekrar başvuruyor olmalarını önemsemek gerekir.



Kurumsal desteğe sahip olmadığı hâlde cepheden yapılan bütün saldırılar karşısında Erdoğan başarılıydı. Bu başarıda millet desteğinin payı büyüktür. Millet desteğinin şekillenmesinde Erdoğan’ın kişisel kararları çok etkili oldu fakat fikrî siyasî çizgisi esas belirleyici faktördür. Erdoğan, Türk siyasî tarihinde millî eksenin değer kazandığı veya hayatî görüldüğü bir döneme damgasını vurdu. Millî eksenin bir inşa sürecinin sonucu olduğunu söylememiz gerekir.

FETÖ’nünkiler de dâhil olmak üzere Erdoğan’a yönelik bütün saldırılar cepheden geldi. Şimdiye kadar dindarlık bileşkesindeki ortaklık sebebiyle iki ayrı hareket arasındaki büyük farklılık göz ardı edildi. Esasen tartışılması gerekli olan bu çok derin fikrî farklılıklardı. Farkların açıklığa kavuşturulması yönündeki çabalar gözlerden uzaklaştırıldı. Oysa Erdoğan’ın temsil ettiği millî hareket ile FETÖ’cülerin temsil ettiği kozmopolit-küreselci hareket fikrî bakımdan birbirine temas etmemişti. Alt düzeylerde kişisel ilişkiler iki ayrı hareketin temassızlığını tartışma konusu haline getirmez. Çünkü bu türden ilişkiler herhangi düzeyde bir etkileşim için örnek sayılamaz. FETÖ’nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz müdahalelerinde başarısız olmasının en önemli nedeni bahsettiğimiz temassızlıktır. Bu, örgütün hem güçlü hem de zayıf tarafıydı. Diğer gruplardan yalıtılmış bir hayat sürdükleri için fikrî etkileşim söz konusu olmadı ve başkalarına karşı ahlakî sorumluk taşımalarını gerektirecek yakınlaşma da yaşamadılar. Bu da örgütü daha güçlü bir hâle getirmişti. Fakat bu ötekileştirici tutum farklılaşmayı ve hoşnutsuzluğu da beraberinde getirdi. Böylelikle iki olayda FETÖ’ye karşı tavır geliştirmek zor olmadı. Erdoğan, yerlilik ve millîlik kavramları ile yeni bir sınır inşa etti. Çünkü FETÖ, başarısızlıktan sonra çok hızlı bir şekilde kendi sınırlarının dışına çıkmaya başladı. Bu, kendinden farklı gruplara sirayet ve nüfuz etme isteğinin bir tezahürüydü. Erdoğan’ın temsil ettiği ve onu güçlü kılan millî kanadın kozmopolitleştirilmesinin temel hedef olduğu anlaşılıyor.

17-25 Aralık ve 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cüler ve irtibatlı unsurlarla ilgili yaşananlar çok önemlidir. Örgüt elemanları bir taraftan yurt dışında kendini yeniden üretmek için örgütlendi diğer taraftan da yurt içinde başka grupların içinde varlığını koruma altına aldı. Bunlar, çok önemli bir sürecin gözle görülür hadiseleri olduğu hâlde asla tartışma konusu yapılmadı. Gelişmeler ya görülmüyor ya da görmezden geliniyor. “Muhafazakâr muhalefet” kavramının anlamı görmezden gelindikçe fikrî karmaşa artacaktır. Hâlbuki başta tespit edilen hedefe ulaşmaktan vazgeçmediler. Bunun için de yeni eylemlerle görünür olacaklardır. Örgütün cepheden saldırmak yerine çok yönlü ilişki ağlarını harekete geçirdiği günleri yaşıyoruz.

Muhafazakâr muhalefet kavramı kendiliğinden ortaya çıkmış değildir. Kavram bir gerçekliği anlatıyor fakat yukarıda ifade etmeye çalıştığımız gibi bizzat kavramın gösterdiği kişi ve gruplar tarafından zihin karmaşasına kurban ediliyor. Türkiye’nin durdurulması üzerinde konuşuyoruz. Cepheden gelen saldırılar başarıya ulaşmadı. Onun için Türkiye’yi geleceğe taşıyacak fikrî geleneklerin güçten düşürülmesine odaklandılar. Bunun için de sirayet ve nüfuz yöntemini tercih ettiler.

Türkiye’de asıl gerilim ve çatışmanın kozmopolit-küreselci unsurlarla millîciler arasında yaşanması şaşırtıcı bir gelişme olmayacaktır. Sanatçılar arasında bile yabancı dilde eğitim meselesi üzerinden yaşanan tartışmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü çok kapsamlı bir sorunun merkezindeyiz. Eğitimde yaşadığımız yabancılaşma sorunu dünya vatandaşlığı ve millîlik arasındaki farkların görünmez kılınmasıyla önemsizleşiyor. Geç kalmış ideolojik tartışmalar ve taraflaşmalar kozmopolitizm ve millîlik arasındaki derin farklılaşmayı görünmez kılıyor. Hâlbuki yabancılaşma, yaşadığımız sorunun uç vermiş hâlidir.

#Recep Tayyip Erdoğan
#AK Parti
#Seçim
#FETÖ