FETÖ, Suudîler ve Sisi dayanışması

04:003/10/2019, Perşembe
G: 3/10/2019, Perşembe
Selçuk Türkyılmaz

FETÖ bütün yönleriyle izah edilemedi ve elbette mahiyeti itibarıyla tam olarak anlaşılmadı. Bunun birçok sebebi var. En başta gelen özellik ise terör örgütünün din kisvesine bürünmüş olmasıdır. Örgütle ilgili gündemin, tartışma konularının mağduriyet eksenine oturtulması da zaman içinde sis bulutunun yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Zaman zaman örgütle alakalı zihin açıcı gelişmeler söz konusu olsa da hukukî nitelikleri ağır basan tartışmaların gündemi şekillendirmesiyle söz konusu vuzuh kısa zamanda

FETÖ bütün yönleriyle izah edilemedi ve elbette mahiyeti itibarıyla tam olarak anlaşılmadı. Bunun birçok sebebi var. En başta gelen özellik ise terör örgütünün din kisvesine bürünmüş olmasıdır. Örgütle ilgili gündemin, tartışma konularının mağduriyet eksenine oturtulması da zaman içinde sis bulutunun yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Zaman zaman örgütle alakalı zihin açıcı gelişmeler söz konusu olsa da hukukî nitelikleri ağır basan tartışmaların gündemi şekillendirmesiyle söz konusu vuzuh kısa zamanda kaybolmaktadır. Örgüt tarafından oluşturulan zihniyet dünyasının hâlâ egemen olduğunu söyleyebiliriz.



Amerikan yüzyılının sonuna işaret eden birçok yayın söz konusu olsa da Batı egemenliğinin devamından yana tavır koyan yerel unsurlar, genel siyasî eğilimleri yok saymak gibi bir davranış içindedirler. Bunun en güzel örneğini Türkiye’de ve Mısır’da aynı zaman diliminde yaşanan hadiselerde görebiliriz. Arap coğrafyasında meydana gelen büyük değişimler Mısır’ı da etkilemişti. İhvan-ı Müslimin Mısır’da yeni bir dönemin kapısını açmış, Mursî liderliğinde yeni bir süreç başlamıştı. Fakat çok kısa bir zaman içinde Batı’nın Mursî yönetiminden hoşnut olmadığı anlaşıldı. İsrail de Mısır’ın değişimini istemiyordu. Aranan adam bulundu ve Sisi, yönetime el koydu. 2013’te günlerce süren çatışmalardan sonra Mısır tekrar Batı egemenliğine boyun eğmiş oldu.

Mısır’da yeniden Batı egemenliğinin tesis edilmesinde FETÖ okullarının önemli bir rol oynadığı konuşulmuştu. Mursi yönetimi devrildikten sonra Sisi’nin darbe sürecine katkısından dolayı FETÖ okullarına teşekkür plaketi gönderdiği de gündeme gelmişti. FETÖ konusunu takip edenler açısından şaşırtıcı olmayan bu olayın devamını da görmüş olduk. İlişkilerin zannedilenden daha derin olduğunu gösteren gelişme Mısır’da yayın yapan bir tv kanalının FETÖ elebaşı ile yaptığı mülakattır. Haberlere göre örgüt elebaşı Sisi’yi muhlis bir kişi olarak tanımlıyor. Bu tanımın dinî bir içeriğe sahip olduğu, dinin yine bir araç olarak kullanıldığı hemen anlaşılır.

Hâlbuki Sisi’nin din ile ilişkisini merak eden bir kimse yok. Mısır’da darbe ile meşru hükûmetin devrildiği, darbenin Batı egemenliğini yeniden tesis etmek için yapıldığı ve bu süreçte FETÖ okullarında görev yapan yabancı istihbaratçıların büyük rol oynadığı gibi konular gündemdeydi. Fakat terör elebaşı ihlâs gibi dinî bir kavram üzerinden dini yeniden araca dönüştürüyor ve gündemi başka bir tarafa çekiyor. Bu ifade, Türkiye’de FETÖ tartışmalarının farklı zeminlere çekilmesini de açıklayabilecek bir olaydır. Bir yerde başarılı olan bir uygulama başka bir tarafta tekrar edilmektedir.

Türkiye ve Mısır arasında gündem üzerinden kurduğumuz benzerlik birçok alan için geçerlidir. Bunları tespit etmek ve ayrıntılı bir şekilde tahlil etmek gerekir. Zira bir günlük gelip geçici bir durumla karşı karşıya olduğumuzu zannedenler ciddî bir şekilde yanılmaktadır. Özellikle zihniyet dünyasındaki benzerlik çok şaşırtıcıdır. Dinî anlayışlar itibarıyla Sisi, FETÖ ve Suudîlerin temsil ettiği düşünme biçimleri arasındaki benzerlikler üzerinde durulmaya değer. Bu benzerlikler her üç anlayışın Amerika ve İsrail ile çok kolay bir şekilde ilişki kurmasına yol açmaktadır. Her üç temsilde coğrafya ile kurulan ilişkilerin kimliği oluşturan öğeler düzeyinde olmadığı, çerçevesi tam olarak belirlenmemiş soyut bir küreselciliğin kimliği oluşturan asıl öğeler arasında yer aldığını söyleyebiliriz. Bu zihniyet biçiminde yerel niteliklerin ağır basmasını yadırgamamak gerekir. Yerelliğin küreselleşmeye karşıt bir durum oluşturmadığı bilinen bir husustur. Coğrafyaya bağlılık düzeyinde bir yerlileşme millî kimlik açısından tek başına yeter bir durum değildir ama en önemli şarttır. Yerlileşmenin kuşatıcılığı ölçüsünde millîlikten bahsedebiliriz. Her üç temsil, tam aksi yönde bir zihniyet dünyasına işaret etmektedir.

Her üç temsil biçiminin Amerika ve İsrail ile yoğun bir temas içinde olmasını ve bu temasın tabanda yadırganmıyor olmasını emperyalist ilişki biçimleri açısından ele almak gerekir. Sömürgeci sermaye ile ilişki geçen asırların bir alışkanlığıydı. Yerel unsurlar aktif bir şekilde sömürgeci sermaye ile ilişki kurmuş ve zaman içinde coğrafyasına yabancılaşmıştı. Faklı din ve millet grupları yabancılaşma sürecine dâhil olmuşlar, zamanla halka genişleyerek İslamî grupları da içermişti. Modern dönem emperyalizmin en önemli özelliği de bu şekilde ortaya çıkmış oldu. FETÖ, Sisi ve Suudîler arasındaki dayanışmayı bu şekilde izah etmek gerekir.

#FETÖ
#Mısır
#Suudi Arabistan
#İsrail