FETÖ ile dinimizi ilişkilendirmekten ne zaman vaz geçecekler?

04:0016/05/2019, Perşembe
G: 16/05/2019, Perşembe
Selçuk Türkyılmaz

Kendini tanımlamak önemlidir, şu veya bu görüşe sahip olduğunuzu beyan ederek hakkınızda bir kanaat oluşmasını sağlayabilirsiniz. Bu, yalnızca başkalarının kanaatini etkilemek için yapılmaz. Kişinin fikirleri biçimlendirmesi, düzene koyması ve tekrar üretmesi sürecinde tanımlamanın çok önemli olduğu bilinen bir husustur. Bazen de meydan okumak için görüş biçimi beyan edilir. Sahicilik ve tutarlılık her durum için ihmal edilemeyecek bir öneme sahiptir. Bu açıdan bir gazetecinin sürekli bir şekilde

Kendini tanımlamak önemlidir, şu veya bu görüşe sahip olduğunuzu beyan ederek hakkınızda bir kanaat oluşmasını sağlayabilirsiniz. Bu, yalnızca başkalarının kanaatini etkilemek için yapılmaz. Kişinin fikirleri biçimlendirmesi, düzene koyması ve tekrar üretmesi sürecinde tanımlamanın çok önemli olduğu bilinen bir husustur. Bazen de meydan okumak için görüş biçimi beyan edilir. Sahicilik ve tutarlılık her durum için ihmal edilemeyecek bir öneme sahiptir. Bu açıdan bir gazetecinin sürekli bir şekilde İslamcı olduğundan dem vurduğu hâlde FETÖ’cüleri savunur bir pozisyonda olması sahicilik sorgulamasına yol açmalıdır.



FETÖ emperyalizmin ülkemize ve coğrafyamıza müdahale aracıdır, İslamcılık ise antiemperyalist bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. FETÖ’cüler de hiçbir zaman kendilerini İslamcılıkla tanımlamamışlar, tam aksine varlıklarını İslamcılık karşıtlığı üzerine bina etmişlerdir. Bu açık zıtlığa rağmen birtakım kılıflar bahane edilerek, Türkiye’nin FETÖ ve benzer müdahale araçlarına karşı mücadelesi sürekli töhmet altında bırakılıyor. Şu ana kadar “din” kılıflar arasında değildi, bunu da görmüş olduk.

Amerika, İsrail, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin menfaatleri ile kendi menfaatlerini tevhid eden bir terör örgütünün elemanlarını İslamiyet ile ilişkilendirmek; cezaevlerinde namaz kılanlar, oruç tutanlar, Kur’an okuyanlar gibi bahisler üzerinden vatana ihanet edenleri allayıp pullamak; araya da İslamcı olduğunu sıkıştırarak İslamcılarla FETÖ’cüler arasında bir ilişki olduğu izlenimi yaratmak ileri düzeyde sahicilikten uzak olmayı gerektirir. Bunu yapanların değer kavramını dillerinden düşürmediklerini ve ahlâkî tutumla kendilerini özdeşleştirdiklerini görüyoruz. Fakat bir yazıda hem dinî değerleri hem ibadetleri hem siyasî tarihi hem bir ülkenin yukarıda anılan ülkelerle ve onların müdahale araçlarıyla mücadelesini değerden düşürmek hangi değer ve ahlâkî tutumla bağdaşabilir?

İdeoloji bahsi her türlü tartışmaya açıktır ve bunun konumuzla bir alakası yoktur. Fakat İslamcılık ile emperyalizm karşıtlığının ontolojik bir mesele olduğu konusunda kimsenin bir şüphesi yoktur. Bu, tartışmaya açık bir mesele değildir. Eğer bir kimse şu veya bu şekilde FETÖ ile iltisak ve irtibat içindeyse, bu örgüt ile kendisi arasında bariz bir sınır çizmemişse, şu veya bu şekilde örgüt elemanlarını savunur bir durumdaysa, onları kurtarmak için çalışıyorsa o kişinin İslamcı olduğundan bahsedemeyiz. İslamcılık açısından emperyalizme karşı olmak ontolojik bir zorunluluktur, dedik. Bu örgütün elemanları Amerika, İsrail, İngiltere, Fransa ve Almanya adına çalışmaktan imtina etmedi; bu ülkeler için vatan, din ve millet kavramlarını hiçe saydı. Buna rağmen namaz kılmak, oruç tutmak, Kur’an okumak gibi dinimizin bize emrettiği ibadetleri; ihaneti tescillenmiş bir örgütle ilişkilendirerek masumiyet ve mağduriyet algısı oluşturmaya çalışmak öncelikli olarak dinimize zarar verir. Emin olun dinimiz İslamiyet, biz Müslümanlara din, vatan ve millete ihaneti emretmemiştir.

Atalarımız bin yıl boyunca Haçlı emperyalizmine karşı savaştı. Osmanlı, Haçlılara karşı son bir defa savaşa çıktı ve bu uğurda varlığını feda etti. Böylelikle Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ile İslamcılık da son savaşını kaybetmiş oldu. Atalarımızın din adına emperyalizmle işbirliğine girmek aklına gelmemişti. Fakat bu coğrafyada birileri dini kullanarak, sayılan ülkelerin adamı olmayı yadırgamadı. FETÖ elemanlarının İsrail ile birlikte olmaktan gurur duyduğu günler çok uzaklarda değil. Bütün her şey açığa çıktıktan sonra bile Amerika ve yandaşları adına hareket etmekten çekinmediler. Daha da beteri olacak. Bunu söylemek için kâhin olmaya gerek yok. 15 Temmuz’da darbe ve işgal girişiminde bulunanlar ihanetlerini çok daha ileri düzeylere taşıyacaklar. Binlercesinin yurt dışında yeni bir kimlikle karşımıza dikildiklerini görebiliyoruz. Din, Müslümanlık ve İslamcılık ile bunlar arasında ilişki kurmak; namaz, oruç ve Kur’an tilaveti gibi ibadetleri konuyla ilişkilendirmek her zaman olduğu gibi FETÖ’nün bütün yönleriyle anlaşılmasını engelleyecektir.

FETÖ konusu ve bu örgütün ihanetlerinin yol açtığı bütün sorunlar enine boyuna konuşulmadı. Bir örgüt ve onun elebaşı dinimizi Amerika’nın, İsrail’in ve İngiltere’nin hizmetine sundu. Konuyu 17-25 Aralık ve 15 Temmuz arasına sıkıştırarak anlayamayız. Anlaşılsaydı cezaevlerinde en çok namaz kılınan, oruç tutulan ve Kur’an okunan ülke olarak Türkiye’den bahsedilmezdi. Tam aksine namaz kılan, oruç tutan ve Kur’an okuyan insanların Amerika, İngiltere ve İsrail adına ülkesinde darbe ve işgal girişiminde bulunmasından dolayı utanç duyardı. Hayır, onların yaptıklarından utanç duymayı kast etmiyorum. Zaten onların dini, bir alet seviyesine indirgedikleri biliniyordu. Her şeye rağmen onları kurtarmaya çalışanları kast ediyorum.

#FETÖ
#Amerika
#İstail
#İngiltere
#Fransa
#Almanya