|
Evrenselcilik ve millîlik çatışması

BAE ve Mısır, Türkiye’nin Libya’ya yönelik meşru yardımlarını engellemek için savaş suçu işlemeyi dahi göze almış durumda. FETÖ’nün 15 Temmuz’da Özel Kuvvetler Komutanlığı’na yönelik saldırısından farkı olmayan görüntüleri tesadüfî bir benzerlik olarak görmemek gerekir. Sistemli ve düzenli benzerlik bağımlı yapıların merkezî bir sisteme dâhil olduklarını gösteriyor. Eğer FETÖ, Türkiye’yi içeriden ele geçirmiş olsaydı BAE’den farksız bir akıl oluşacaktı. Türk ve İslam dünyası, Amerika ve İngiltere’nin at koşturduğu coğrafyaya dönüşecekti.

Bağımlı yapıların Türkiye ile sınırlı olmadığını birçok defa ifade ettik. Bu yapılar, emperyalist ilişkiler çerçevesinde düzenli bir şekilde oluşmuştur. Ülkelere göre farklılık arz etse de mahiyetinde bir değişiklikten bahsedemeyiz. Türkiye’de sisteme dâhil edilen FETÖ ve benzeri yapılar, mahallî düzeydeki toplumsal unsurların birbirine dönüşmesinin neticesidir. İmparatorluk coğrafyasında gayr-i Müslimlerle başlayan bağımlı yapılar organizasyonuna bireysel ve örgütsel katılımlar süreklilik kazanmış ve sürece dâhil olan Müslüman unsurlar cephe kavramında anlam aşınmasına yol açmışlardır. Yerel şartlardan etkilenen oluşumların zamanla bağımlı yapıya dönüşerek bölgesel ve evrensel nitelikler kazandığını görürüz. Bu da kaçınılmaz olarak evrensellik kavramını tartışmalı hâle getirmektedir.

Fikrin evrenselliği ile kişi ve kurumların evrenselciliği arasında önemli bir fark vardır. Kişi ve kurumların evrenselciliği ya da evrenselliği fikrin evrenselliğinin zorunlu bir sonucu değildir. Etkileşim kaçınılmaz olmakla birlikte kültürel farklılıklar millî değişkenlere bağlı olarak kimliği oluşturabilirler. Yüzyıllar içinde meydana gelen bu tabiî durum ile yüz yüze olduğumuz kişi ve kurumların evrenselciliği meselesini sömürge ilişkileri çerçevesinde ele almak gerekir. FETÖ ve BAE’nin yerli olan karşısında takındığı vahşiyane tavrı “yabancılaşma” kavramı ile izah etmek gerekir.

Fransız sömürgeciliği tahlil edilirken “ana vatan” ve “yabancılaşma” kavramları öne çıkar. Sömürgeleriyle birlikte Fransa bir imparatorluktur fakat “ana vatan” Fransa’nın imparatorluk coğrafyasında tartışmasız bir üstünlüğü vardır. İmparatorluk coğrafyasının farklı bölgelerindeki mahallî unsurlar itibar sahibi olabilmek için eğitim yoluyla kendinden uzaklaşarak Fransa’ya hizmet edebilir. Bu, Fransızların gözünde bir Fransız olmak için olmasa da yabancılaşma için yeterlidir. Türkiye’de yerli ve millî kavramlarının farklı düzeylerde müzakere edilememesi bireysel ve kurumsal evrenselleşmenin derinlik kazandığını gösterir. Evrenselleşme düzeyinin derinlik kazanmasında örgütlülük zorunlu değil, gönüllü bireysel katılımlar da ciddiye alınmalıdır.

Sömürgeciliğin “millî eğitim”de ders olarak okutulması gerektiğini söylemiştik. Özellikle sivil kurumların fikrin evrenselliği ile kişi ve kurumların evrenselciliğini birbirine karıştırdığı bir ortamda “millî eğitim”in, adına yakışır bir niteliğe kavuşması zorunludur. Maneviyatçı ve ideolojik bir yaklaşımla “millî eğitim” hedefine ulaşabileceğimizi düşünmüyorum. Sadece son iki yüz yıl boyunca Türk ve İslam dünyasında emperyalizme karşı verilen millî ve İslamî mücadelelerin tarihini bilmek bile çok önemli sonuçlar doğurabilir. Coğrafyadan uzaklaşma ya da kaçış olarak görülebilecek durumları maneviyatçı ve ideolojik yaklaşımlarla izah ettiğimizde iyi niyet kavramının anlamsızlığı ortaya çıkar.

15 Temmuz’da yaşadığımız muhafazakâr dindar görünümlü bağımlı yapının saldırısı Türkiye ile sınırlı değildir. Sorunu tanımlamak çok önemlidir. Türkiye’de etik açıdan sorunlu belli bir kesim, son derece dar alana sıkıştırıp mağduriyet ve masumiyet meselesine indirgemeye çalışsa da 15 Temmuz, bütün coğrafyada deprem etkisi yaratmış bir olaydır. Çünkü bu, küreselci-evrenselci bağımlı yapılarla yerli ve millî unsurların küreselcilik ve millîlik bağlamındaki büyük savaşıdır. Hafter ve BAE gibi Amerika ve İngiltere ile bağımlılık ilişkisi içindeki gayr-i millî kişi ve kurumların varlığı, yaşadığımız sorunun bizimle sınırlı olmadığını gösterir. Türkiye’de yaşanan derin çatışma İslam dünyasına sirayet etmektedir. Bunun da kaçınılmaz olduğu açıktır.

Küreselci-evrenselci bağımlı yapılarla yerli ve millî unsurların küreselcilik ve millîlik bağlamındaki çatışması devam edecektir. Bu çatışmanın İslam dünyasını kuşatan kurumları da ayrışmaya zorlayacağını söyleyebiliriz.

#BAE
#Mısır
#Türkiye
#15 Temmuz
#FETÖ
4 yıl önce
Evrenselcilik ve millîlik çatışması
Sanatçı susar mı?
Türkiye’nin 20 yıllık çabasına sallanan bıçak
Ötekine yapması gerekeni söyleme alışkanlığı
Şahit olmak
Hem ŞİÖ hem NATO nasıl oluyor?..