Emir Abdülkadir’den Yahya Sinvar’a bitmeyen mücadele

04:0021/10/2024, Pazartesi
G: 21/10/2024, Pazartesi
Selçuk Türkyılmaz

Yahya Sinvar’ın şehadet haberinin yayılmasından sonra ABD başkanı, başkan adayı ve dışişleri bakanı peş peşe sevincini dışa vuran açıklamalar yaptı. Hâlbuki Yahya Sinvar en azından onların kurduğu sisteme göre meşru bir siyasî partinin seçilmiş başkanlarından biriydi. Hamas, Gazze’de seçimlere girmiş ve sandıktan zaferle çıkmıştı. Ne ABD ne İngiltere ne de İsrail Hamas’ın başarısını kabul etmişti. Bu çok önemli bir göstergeydi. Bir halka düşman kesildikleri her hâllerinden belliydi. Filistinlilere

Yahya Sinvar’ın şehadet haberinin yayılmasından sonra ABD başkanı, başkan adayı ve dışişleri bakanı peş peşe sevincini dışa vuran açıklamalar yaptı. Hâlbuki Yahya Sinvar en azından onların kurduğu sisteme göre meşru bir siyasî partinin seçilmiş başkanlarından biriydi. Hamas, Gazze’de seçimlere girmiş ve sandıktan zaferle çıkmıştı. Ne ABD ne İngiltere ne de İsrail Hamas’ın başarısını kabul etmişti. Bu çok önemli bir göstergeydi. Bir halka düşman kesildikleri her hâllerinden belliydi. Filistinlilere diz çökmek ve teslim olmaktan başka bir seçenek sunulmadı. Bunun bile bir seçenek olmadığı çok açıktı. Filistinlilere Gazze ve Batı Şeria’yı terk etmek dışında bir şans verilmiyordu. Bu seçeneksizliği İngiltere ve ABD’nin eseri olarak görmek gerekir. Zira Filistin topraklarında bir “Yahudi devleti” esasen Anglosakson projesiydi. Bu, en başından itibaren böyleydi. Yahya Sinvar’ın şehadet haberinden sonra Amerikalıların sevinç gösterileri bunu doğrulamaktadır. ABD’liler İsraillilerden önce davranarak bugünkü savaşın ne kadar içinde olduklarını gösterdiler. İngilizlerin de onlardan aşağı kalır bir tarafı yoktur.

Kimin ne kadar sevindiği ve bunların ne anlama geldiği üzerinde elbette daha fazla duracağız. Bu, derinden üzülenler için de geçerlidir. Fakat Yahya Sinvar gibilerin mücadelesinin anlaşılması herhalde hepsinden daha önemlidir. “Filistin Davası” bir fikir olarak Anglosaksonların ve Siyonist Yahudilerin yayılmacı ideolojileri karşısında yüzyıldır varlığını korumaktadır. Filistinliler her bir nesilde yeni bir mücadele biçimi geliştirmekle kalmadı, içlerinden bu mücadeleye liderlik edecek büyük adamlar çıkarmayı da başardı. Filistin Davası Hacı Emin el-Hüseynî ve İzzeddin el-Kassam gibi kurucu liderlerden sonra mücadelesiyle etrafındakilere yepyeni fikirler aşılayan güçlü insanlar çıkarmıştır. Aynı zamanda “Diken ve Karanfil” kitabının yazarı olan Yahya Sinvar bunlardan biridir. Onun şehadeti, aynı davaya gönül verenlerde, kuşkusuz, derin bir boşluk ve yalnızlık hissi uyandıracaktır. Fakat bunun geçici bir durum olacağına hiç şüphe yok. Filistin Davası yüzyılı aşan bir süredir varlığını sürdürüyor ve Filistinliler en zor zamanlarda yeni liderlerle yola devam etmeyi bildiler.

Amerikalıların kontrolsüz sevinç çığlıkları Yahya Sinvar ve Hamas’la ilgili farklı şeyler düşünmemize yol açtı. Anladığım kadarıyla onlar da İsrailliler gibi içlerine düşen kaybetme korkusu ile yüzleşmek istemiyorlar. Siyonist Yahudiler bu korkuyu bastırmak için sadece 7 Ekim’den sonraki bir yıl içinde, yüz yıldan fazla bir zamanda inşa ettikleri “Yahudi” imajını yerle bir ettiler. Bu, 1990’lardan itibaren “Masada” ve “Bir Daha Asla” kavramları etrafında örülen literatüre gönülden bağlılıklarını ifade etmekten çekinmeyen Türk yazarlar için dahi şaşırtıcı bir hadiseydi. Çöken sadece “Yahudi” imajı değil, bütün bir Anglosakson sistemiydi. Amerikalıların da ciddî bir korkuya kapıldıkları anlaşılıyor. Nihayetinde Gazze, dünyanın en küçük savaş alanlarından biriydi fakat dev gibi adamlar çıkarıyordu.

Son bir yılda ortaya çıkan bu muazzam değişimleri elbette sadece Yahya Sinvar’ın hanesine yazamayız. Hatta direniş sadece Hamas ile de sınırlı değil. Bugün bütün Filistinliler bir millet olarak uğruna ölümü göze aldıkları vatan toprağı için topluca şehit düşüyor. Dolayısıyla bir yılda ortaya çıkan değişimleri bir kişinin hanesine yazmak haksızlık olur. Fakat bu büyük savaşçının hakkını teslim edemezsek tarihî sorumluluklara sırtımızı dönmüş oluruz. Üstelik Yahya Sinvar tarihî bir kişilik olarak Filistin halkıyla özdeşleşmiş ve Filistin davasının temsilcisi rolüne bürünmüştür. Bunun da yeterli olmadığını tespit etmemiz gerekir. Düşmanlarının, onun şahsında koca bir coğrafyanın temsil edildiğini gördükleri, gizleyemedikleri sevinç çığlıklarından anlaşılıyor. Peki, o zaman şehit Yahya Sinvar’ı hangi listede değerlendirmek ve anlamak gerekir?

Bu soruya farklı farklı cevaplar verilebilir fakat kanaatimce daha şimdiden o Abdülkadir el-Cezairî, Emir Abdülkerim ve Ömer Muhtar gibi tarihî şahsiyetler arasındaki yerini almıştır. Cezayir, Fas ve Libya tarihinin emsalsiz şahsiyetleri Akdeniz’in Müslümanlar tarafından iskân edilmiş cihetlerini savunmak için hayatlarını feda etmişlerdi. Şimdi Sinvar da onlar arasına katıldı. Filistinliler ve İslam’ın merkez coğrafyasında yaşayanlar bu büyük mücahidin hayatından çok büyük dersler çıkaracaktır.

Onun Diken ve Karanfil adlı kitabını okumak ve üzerinde durmak bizim için bir vazifedir.

#orta doğu
#siyaset
#Selçuk Türkyılmaz