Afrika’nın Avrupa devletleri tarafından paylaşılmasını karara bağlayan 1884-1885 Berlin Kongresi yaklaşık dört ay devam etti. Modern sömürgecilik tarihini başlatan bu kongrenin Afrika ülkeleri üzerindeki derin etkisi günümüzde de devam etmektedir. Afrika’nın kuzeyinde sınırlı düzeyde Osmanlı nüfuzu vardı fakat bu, sömürgeci Avrupalı güçlerini durdurabilecek düzeyde değildi. Birinci Dünya Harbi başlamadan önce Trablusgarb’da İtalya’nın işgal girişimleri durdurulmak istenmişse de elde edilen başarı sınırlıdır. Balkanlarda başlayan karışıklıklar nedeniyle Osmanlı askerleri Kuzey Afrika’dan ayrılmak zorunda kaldılar.
Sömürge siyaseti Avrupa emperyalizmini bütün dünyaya hükmetmeye sevk etti ve kendi aralarında dünyanın paylaşılması yönünde çok şiddetli bir mücadeleye giriştiler. Birinci Dünya Savaşı’nın Afrika işlerinin nihayete erdirilmesinden sonra başlaması oldukça anlamlıdır. Bu savaş da Osmanlı coğrafyasının paylaşılması yani Şark meselesinin çözüme kavuşturulması yarışının sonucuydu. Petrol kaynaklarına sahip olmak isteyenler Osmanlı coğrafyası üzerinde büyük baskı kurdu.
Birinci Dünya Savaşı’nın galip devletleri Afrika ve Osmanlı coğrafyasının paylaşılmasından sonra oluşturdukları bir kurum olan Cemiyet-i Akvam ile kazanımlarını koruyacak sisteme ulaştılar. Cemiyet-i Akvam, İngiltere ve Amerika barışını sürdürmeyi hedefleyen bir kurumdu. Musul Meselesi’nin İngiltere lehine çözüme kavuşturulması hukukî bir sürecin başarısı değil, bilakis bir el koyma işiydi ve petrol yataklarının statüsü İngiltere lehine belirlenip sömürgeciliğe hukukî bir çerçeve kazandırıldı. Cemiyet-i Akvam ya da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki adıyla Birleşmiş Milletler Amerika ve İngiltere tarafından oluşturulan statükoyu işlevsel kılmaktan başkaca bir amaca hizmet etmedi. İsrail’in Osmanlı coğrafyasında Batı’nın temsilcisi bir devlet şeklinde ortaya çıkması da İngiltere ve Amerika barışını sürdüren, koruyan Cemiyet-i Akvam ve Birleşmiş Milletler siyasetinin sonucudur.
Birleşmiş Milletler ne Bosna’da ne Cezayir ve Libya’da ne Azerbaycan Karabağ’da ne Irak’ın işgalinde ne de Suriye Savaşı’nda Müslümanlar lehine etkili bir politika izlemedi. Çünkü kurumun varlık sebebi Amerika-İngiltere barışını korumaktı. Birinci ve İkinci savaştan sonra oluşan statüko devam ettiği müddetçe başka bir gelişme de söz konusu olamazdı.
2008 küresel ekonomik krizi sonrası dönemin başbakanı olarak Erdoğan’ın Davos’ta İsrail’e “one minute” demesi sıradan bir hadise değildir. Bir başlangıç noktasıdır ve Amerika-İngiltere barışının ürettiği statükonun devam ettirilebilir olmaktan çıktığını gösterir. Erdoğan’ın başkanlık sürecinde “dünya beşten büyüktür” iddiası, 1918’de şekillenen dünya düzenine bir itirazdır. Türkiye’den başka güçlü bir itiraz merkezinin oluşması da düşünülemezdi, zira sistem “Türklerin kaybı üzerine kurulmuştu”. Filistin coğrafyasında kurulan İsrail ile Türkiye’nin güney sınırlarında kurulmak istenilen devletçik, Amerika-İngiltere devletidir. Her ikisi de doğrudan Türkiye’nin coğrafî alanındaki tahrif edici faaliyetler cümlesindendir.
1914’te Türkiye’nin altı doğu vilayetinde Ermeni devleti kurulmak istenmişti. Osmanlı’yı onlarca yıl Ermeni gailesiyle meşgul eden Batı, coğrafyamızda İsrail ile önemli ve uzun süreli bir kazanım elde etti. Şimdi bunu Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyini içine alacak şekilde tasarlanan bir PKK-PYD-YPG-DAEŞ-FETÖ devleti ile yapmak istiyorlar. Fırat’ın doğusundaki terör oluşumu bu açıdan çok önemlidir.
Türkiye’nin İdlib’de Suriye Savaşı’nı durdurma ihtimali olan bir barış sürecini başlatması çok önemlidir, çünkü bu küçük şehir de Filistin ve Musul gibi Osmanlı’nın kaybetmesiyle ortaya çıkan sistemin devamını temsil eder. Astana Süreci, Amerika-İngiltere barış alanının dışında yani Birleşmiş Milletler çatısı dışında işledi. Bu sürecin İdlib’te ulaştığı başarı, Erdoğan’ın başkanlık sürecinde sıkça dillendirdiği dünya beşten büyüktür iddiasının temelsiz olmadığını gösterir. Böylelikle dünya beşten büyüktür iddiası bir slogan olmaktan çıkıp ete kemiğe bürünmeye başladı.
İsrail’in İdlib’de varılan anlaşmayı sabote etmek için alelacele ortaya atılıp Amerika, İngiltere ve Fransa’yı görünmez kılmaya çalışması da çok önemlidir. Bu acelecilik, kendini doğurup koruyan devletlere ve onların barışını devam ettiren Cemiyet-i Akvam ve Birleşmiş Milletler çatı örgütlerine borcunun ispatıdır.
Türkiye, dünya beşten büyüktür diyor ve bu iddianın arkasında duruyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.