Beş yüz yıllık Batı sisteminin sonu

04:0016/01/2025, Thursday
G: 16/01/2025, Thursday
Selçuk Türkyılmaz

İsrail’le ilgili en önemli hadiseleri doğruya yakın bir şekilde analiz için önce ABD ve İngiltere’ye bakmak gerekir. Çoğu zaman İsrail’e ve Yahudilerin küresel sermaye gücüne haddinden fazla ehemmiyet verilir fakat 7 Ekim’den sonra ABD ve İngiltere olmadan İsrail’in savaşmayı dahi bilmediği ortaya çıktı. Hamas’ın uzun süren direnişi karşısında İsrail Gazze’ye sadece havadan bomba yağdırabildi. Zaten soykırımın dehşeti de bu hava saldırılarıyla arttı. Siyonist İsrail, binlerce insanı katletmekten

İsrail’le ilgili en önemli hadiseleri doğruya yakın bir şekilde analiz için önce ABD ve İngiltere’ye bakmak gerekir. Çoğu zaman İsrail’e ve Yahudilerin küresel sermaye gücüne haddinden fazla ehemmiyet verilir fakat 7 Ekim’den sonra ABD ve İngiltere olmadan İsrail’in savaşmayı dahi bilmediği ortaya çıktı. Hamas’ın uzun süren direnişi karşısında İsrail Gazze’ye sadece havadan bomba yağdırabildi. Zaten soykırımın dehşeti de bu hava saldırılarıyla arttı. Siyonist İsrail, binlerce insanı katletmekten başka bir şey yapamadı. Hamas, hem Gazze’de mağlup olmadı hem de İsrail’in ve Siyonistlerin küresel itibarını yerle bir etti. Fakat bundan daha mühimi ise ABD ve İngiltere’ye yönelik nefretin giderek artıyor olmasıdır. Bu iki ülke İsrail’den daha fazla kaybetmektedir. Bu durum ABD ve İngiltere için sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır.

İsrail şimdiye kadar Filistinlilerle ilgili kararlarını Anglosaksonlardan gelen desteğe uygun olarak almıştı. Elbette Almanya ve Fransa’nın desteğini de zikretmeliyiz. İsrail’in kolonyal varlığı için büyük bir koalisyon vardı. Siyonistler yüz yıl kendilerine açılan alanda istedikleri gibi hareket ettiler. Bu sebeple bütün barış görüşmelerini bilinçli bir şekilde oyalama taktiğinin aracına dönüştürdüler. Görüşmeler bir sonuca bağlandıktan hemen sonra İsrail yayılmacı kolonyal saldırılara yeniden başladı. Ne yazık ki Filistinliler uluslararası destekten mahrum oldukları için özellikle ABD’nin baskılarına boyun eğmek zorunda kaldı. Hamas bu fasit daireyi ilk defa 7 Ekim’den sonra kırdı. ABD başkanları İsrail’e yol vermenin sınırlarını ilk defa gördüler. Bunun kalıcı bir değişime sebep olup olmayacağı kısa zamanda anlaşılacaktır. Fakat özellikle İsrail’e koşulsuz destek veren ülkelerin kendi aralarındaki sorunlar artık saklanamayacak düzeydedir. İsrail’in blok hâlinde desteklendiği günler geride kalmışa benziyor.

ABD ve İngiltere arasında İsrail’e koşulsuz destekle ilgili örtülü bir mutabakat vardı. İngiltere Filistin’de manda yönetimini kurduğunda yerleşimci Siyonistlere geniş bir alan açılmıştı. Herbert Samuel, İngiltere’nin atadığı ilk yüksek komiserdi ve Siyonist’ti. ABD ise İsrail’e koşulsuz destek bakımından İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok daha görünür hâle geldi. Her iki devlet Suveyş Kanalı’nın ağzında yeni bir koloni yapının jeopolitik değerini biliyordu. Siyonistler ortaya çıkan fırsattan faydalanmıştı. Özellikle İngilizler Filistinlilerin direnişini çok düşük bir ihtimal olarak değerlendirdi. Bu, oryantalist bir bakıştı. Buna rağmen her iki ülkede Ilan Pappe’nin Arabistler dediği bir kanat vardı. Fakat bunlar İsrail’in sürekli kazandığı dönemlerde zaten sınırlı olan güçlerini tamamen kaybettiler. Siyonistler kazandıkça ABD ve İngiltere’de İsrail’e destek arttı. ABD başkanlarının İsrail’e koşulsuz desteği İsrail’in sürekli kazanma şartına bağlıydı.

İspanya gibi ülkelerin Filistin’e açık desteği tam olarak tahlil edilmedi. Avrupa ülkelerinin Filistin’e ürkek desteği ile Anglosakson gücünün kırılması arasındaki paralelliğin sorgulanması gerekir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde Holokost anlatısı İsrail’e destek bakımından Avrupa ülkelerinin birbirlerine göre farkını muğlaklaştırdı. Avrupa’nın 20. yüzyıl tarihini Siyonist anlatı ve oryantalist külliyat belirlemiştir. Bu, hem Avrupalıları hem de ötekileri derinden etkiledi. Almanya gibi ülkeler Yahudilere borçlu oldukları için boğun eğmiş değildi. Kıta Avrupa’sı üzerindeki Anglosakson hâkimiyeti bugün çok daha görünür oldu. Trump, ABD’nin gücünü önce Kanada’ya ve Danimarka’ya gösterdi. Ne Batı kaldı ortada ne Avrupa. ABD ve İngiltere arasındaki birlik de sarsıldı.

Araya birkaç cümle sıkıştırmak istiyorum. Batı müktesebatına göre kimlik kazanmış aydınların bu büyük sarsıntı karşısında herhangi bir şey söyleyememesi oldukça anlamlıdır. Sırtını Batı’ya dayamışlardı ve bunun rahatlığıyla sağa sola öfkeli bakışlarla nizam veriyorlardı. Otoriteleri de Batı kaynaklıydı. Bu sebeple ilk kaybedenler, sırtını Batı’ya dayayarak konuşanlardır. Fransa gibi Anglosaksonlara teslim olan ülkeler de ilk kaybedenler arasındadır. Almanya’nın kayıplarını ise bütün dünya diline dolamış durumda.

Trump’ın İsrail’le ilişkisi elbette çok önemli fakat bundan sonraki süreci tahmin edebilmek için dünyanın değişimine daha fazla kafa yormak gerekiyor. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda ve onların peşine takılan Hindistan dünyanın en güçlü devletleriydi. Filistinlileri mağlup edemediler. Küçücük Gazze hiçbirine boyun eğmedi. Filistinliler dünyaya beş yüz yıllık Batı sisteminin sonunu gösterdi.

#İsrail
#ABD
#Selçuk Türkyılmaz