Enver Paşa 1920’deki Bakû Doğu Halkları Kongresi’ne katıldığında ne düşündü, toplantıdan ne gibi sonuçlar çıkardı tam olarak bilemiyoruz. Çünkü Bakû’da Osmanlı sonrasında kurulan yeni dünyanın bir boyutunu görmüştü. Fakat Enver Paşa’nın konuşma metninde geçen bir cümle oldukça dramatiktir. Paşa, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya ile ittifak kurmamızla ilgili “bizim arzumuz yalnız bağımsızlığımızı korumaktı” diyor. Türkkaya Ataöv’ün yayımladığı konuşma metninde geçen şu cümleler de dönemi anlamak
Enver Paşa 1920’deki Bakû Doğu Halkları Kongresi’ne katıldığında ne düşündü, toplantıdan ne gibi sonuçlar çıkardı tam olarak bilemiyoruz. Çünkü Bakû’da Osmanlı sonrasında kurulan yeni dünyanın bir boyutunu görmüştü. Fakat Enver Paşa’nın konuşma metninde geçen bir cümle oldukça dramatiktir. Paşa, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya ile ittifak kurmamızla ilgili “bizim arzumuz yalnız bağımsızlığımızı korumaktı” diyor. Türkkaya Ataöv’ün yayımladığı konuşma metninde geçen şu cümleler de dönemi anlamak için oldukça önemli: “Trablus’u Trabluslular için kurtarmaya çalıştık ve dokuz yıllık karşı koymadan sonra İtalyan emperyalistlerini kovdukları için mutluyuz. Azerbaycan ile ilgili olarak da başka bir amacımız yoktu. Azerbaycan’ın Azerbaycanlılara ait olduğu inancındayız. Yanlış bir durum içine düştüysek, bu bizim talihsizliğimizdir.” Bu cümlede geçen talihsizlik sözcüğü ile dönemi anlatan başka kaynaklarda da karşılaştım.
Robert Young, Zinovyef’in 1920’deki Bakû Doğu Halkları Kongresi’nde kongre başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmanın coşkuyla karşılandığını ve bazı delegelerin bunu “Filistin’deki Siyonist faaliyetlere karşı bir cihat çağrısı olarak yorumladığını” söylüyor. Bu da günümüz için oldukça şaşırtıcı bir bilgidir.
Enver Paşa’nın düşünceleri ve Zinovyef’in konuşmasının “Doğu Halkları” üzerindeki etkileri daha geniş zamanların mevzusudur. Fakat Azerbaycan’ın Batı Avrupa emperyalizminin Latin Amerika, Afrika ve Asya üzerine etkilerine 20. yüzyılın başlarından itibaren aşina olduğunu tespit etmek durumundayız. Bu ilgiyi çok daha ideolojik bir çerçeveye dâhil etmek istersek mutlaka Kazan Türklerinin meşhur siması Sultan Galiyef’i anmamız gerekir. Bakû Kongresi’nin Sultan Galiyef’in fikirleri doğrultusunda yapıldığı da malumdur. Bu çerçevede çok daha sonraları büyük şair Bahtiyar Vahapzade’nin “Yollar - oğullar” poemasının tesadüfen yazılmadığını anlıyoruz. Rafael Hüseynov’un bu şiirle ilgili 2017 tarihli “525-ci qezet”te yayımlanan “Bəxtiyar Vahabzadənin arzuladığı bəxtiyar gələcək - V hissə” başlıklı yazısından birkaç cümleyi alıntılayalım:
“Sovet dövrü Azərbaycan ədəbiyyatını vərəqləyən və o əyyamların siyasi mühitindən yetərincə hali olmayanlara əcaib gəlməsin ki, şair və yazıçılarımız özümüzün dağlardan hündür dərd-sərimiz ola-ola niyə Afrika və Amerika zəncilərinin hüquqlarını qorumaqçün haray salmağa, canfəşanlıqla sıra-sıra əsərlər yaratmağa belə sinov gedirlərmiş. Ya nədən ədiblərimizin neçəsi Fransa istilasına və müstəmləkəçiliyinə məruz qalan məzlum Əlcəzair xalqına belə həmrəylik nümayiş etdiriblər?”
Rafael Hüseyinov bu önemli paragrafta Bahtiyar Vahapzade’nin Sovyet dönemi Azerbaycan’ının içinde bulunduğu şartlarla Batı Avrupa müstemlekeciliğinin derinden etkilediği ülkeler arasında benzerlik ilişkisi kurduğunu ileri sürüyor. Vahapzade’nin tutumunun o dönemde çok yaygın olduğu biliniyor. Ondan önce başka şair ve yazarlar da benzer bir tutum takınmıştı. Bunlar Azerbaycanlı bir şairin Martinkli Fanon ile ortak düşüncelere sahip olmasında şaşılacak bir şey olmadığının delilleridir. Bu sebeple Bakû’nun Fransa’nın eski müstemlekeleri olan Yeni Kaledonya ve Martinik’ten temsilcilerle Bakû’da “Kolonializmin tamamilə aradan qaldırılmasına
doğru” başlıklı bir toplantıya ev sahipliği yapması gayet tabiî bir durumdur.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev 2023 Temmuz’unda yapılan bu toplantıdan birinde bir konuşma yapıyor. O konuşmada geçen şu ifadeler de dikkat çekicidir: “Neokolonializmi hələ də davam etdirən ölkələrdən biri Fransadır. Fransanın Avropadan kənarda idarə etdiyi ərazilər Fransız müstəmləkə imperiyasının iyrənc qalıqlarıdır. Fransa Qəmər adalarının [Komorlar] Mayot adası [Mayotte] üzərində suverenliyinə [bağımsızlığına], həmçinin Yeni Kaledoniya xalqının, o cümlədən özünün digər dənizaşırı icma və ərazilərində yaşayan xalqların hüquqlarına hörmət etməlidir.” Aliyev’in sözleri gayet açık.
Daha önce de Bakû’da benzer toplantılar yapılmış. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan fikirler Azerbaycan’ın dönemsel bir manevrasının sonucu olarak gösterilemez. Yani Azerbaycan’ın tavrını Fransa’nın Ermenistan’ı desteklemesine bir tepki olarak sınırlandırmamak gerekir. Macron’un konuyla alakalı sözleri ve Fransa basınında çıkan Azerbaycan karşıtı yazılar gelişmelerin çok daha kapsamlı bir şekilde analiz edilmesini gerektiriyor.
Bugün özellikle PKK bağlantılı olduğu düşünülen sosyal medya hesaplarının ortaya attığı Azerbaycan karşıtı bilgileri de aynı analiz çerçevesine dâhil etmek gerekir. FETÖ’cülerin de aynı ekipte yer alacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.