Bağımlılık ilişkisi fikrî bir sapmadır

04:0022/11/2018, Perşembe
G: 22/11/2018, Perşembe
Selçuk Türkyılmaz

Türk basınında başta FETÖ olmak üzere bağımlı yapıların faaliyetleri ve kendi aralarındaki ilişkiler üzerinde ciddiyetle duran fazla bir kalemden bahsedemiyoruz. Bazı yazarların ısrarlı olduklarını biliyoruz fakat onlar da meselelerin “kanıtlanması” bağlamının dışına çıkmıyorlar. Emperyalizmin Türkiye’yi ve coğrafyamızı ilgilendiren adımları üzerine söz söylemeyenler, Türkiye’nin karşı hamlelerini “hukukî” açıdan eleştirmekle muhalif aydın rolünü üstlenmiş oluyorlar. Bu yöndeki çabaları “karartma

Türk basınında başta FETÖ olmak üzere bağımlı yapıların faaliyetleri ve kendi aralarındaki ilişkiler üzerinde ciddiyetle duran fazla bir kalemden bahsedemiyoruz. Bazı yazarların ısrarlı olduklarını biliyoruz fakat onlar da meselelerin “kanıtlanması” bağlamının dışına çıkmıyorlar. Emperyalizmin Türkiye’yi ve coğrafyamızı ilgilendiren adımları üzerine söz söylemeyenler, Türkiye’nin karşı hamlelerini “hukukî” açıdan eleştirmekle muhalif aydın rolünü üstlenmiş oluyorlar. Bu yöndeki çabaları “karartma ve dikkat dağıtma” faaliyeti şeklinde tanımlamamızın sakıncası yok.


Türkiye 15 Temmuz’a kadar takip ettiği ısrarlı siyasetle büyük bir gerçekliğin görülmesini sağladı. 15 Temmuz’da, Batı emperyalizmi adına ülkemizde, yakın coğrafyamızda ve Batı dışında kalan birçok ülkede Batı egemenliğinin devam ettirilmesi adına faaliyet yürüten yerel unsurların varlığını ispatladı. Bu sadece bir ispat değildi elbette, II. Dünya Savaşı’ndan sonra yerel unsurların ele geçirilmesi suretiyle oluşturulan sisteme karşı çok önemli hamleydi.

Türkiye, kendi içindeki bağımlı yapının şifrelerini çözdükçe hiç beklenilmeyen merkezlerde hareketlilikler yaşanıyor. Suudî Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri veliaht prenslerinin saldırgan tutumu ile Türkiye’de bağımlı yapıların şifrelerinin çözülmesini birlikte ele almak gerekir. Gerek FETÖ ve gerekse veliaht prensler eliyle kurulan yapılar doğrudan Amerika ve İsrail’in, başta Türkiye olmak üzere çok geniş bir alanda müdahale araçlarıdır.

Basına yansıdığı şekliyle Amerika ve İsrail’in bağımlı yapılarla ilişkisi devlet ve hükümet başkanlarına kadar uzanmaktadır. Trump’ın damadının adı Kaşıkçı cinayeti bağlamında uluorta konuşuluyor. Amerika dışişleri ve CİA başkanlarının adları da bu olay vesilesiyle gündemden düşmüyor. Aynı şekilde Türkiye’den Amerika’ya ve diğer Avrupa ülkelerine kaçan terör unsurlarıyla elebaşına emperyalist devletler sahip çıkıyor. Buna rağmen Batı emperyalizminin temsilcileri, Türk basınında bazı kalemlerin yaptığı gibi konuya hukukî açıdan yaklaşarak delil yetersizlikleri üzerinde duruyorlar.

Kaşıkçı cinayetinden sonra bin Salman ve bin Zaid’in Amerika ve İsrail’in güdümünde hareket ettiği aşikâr oldu. Dahlan’ın da aynı yapının bir parçası olduğu faaliyetlerinden anlaşılabilir. Bu kişilerin kurduğu yapı ile FETÖ arasındaki benzerliklere dikkat kesilmek gerekir. Ülkemizin ve coğrafyamızın geleceği üzerine fikir üretmek elbette aydının sorumluluklarındandır. Bu sorumluluk, meseleleri hukukî delillere indirgemekle sınırlı olamaz. Aynı şekilde terör elebaşının Türkiye’ye iadesi de papatya falına göre belirlenemez. II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan bir sistem var ve bu sistemin şifreleri, çok ağır bedeller ödenerek Türkiye tarafından çözülmeye başlandı. 2012’den bu tarafa alınan mesafe oldukça önemlidir.

Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve İsrail gibi emperyalist siyaset takip eden ülkelerin bağımlı yapılarla uzun vadeli bir siyaset takip ettiği açıktır. Türkiye’de ve Arap yarımadasında kişi ve grupların kendi ülkelerine karşı açık yıkıcı faaliyetlerde bulunması onların bağımlılık derecelerini gösterir. Bu çerçevede, Türkiye’den kaçan örgüt elemanlarının akıbeti zamanla daha bir önem kazanacaktır. Asla geriye dönemeyecekleri bir kirliliğe ulaştıkları, mecbur kaldıkları faaliyetlerden anlaşılıyor. Süreç, onları dinî bakımdan da önemli bir değişime zorlayacaktır. Kendi kendini üreten bir sarmal söz konusudur.

Emperyalist devletlerin, Türkiye’de ve hedefe koyduğu diğer ülkelerde, gizli açık faaliyetlerinin olmaması şaşırtıcıdır. Kendini yeniden üreten sistemin bir yerden kırılması zorunluluktur. Bunun hukuk sınırları içine hapsedilmeyecek kadar kapsamlı bir mesele olduğu ve fikrî hamlelerin önem arz ettiği açıktır.

Şaşırmamak elde değil. Bağımlı yapı elemanlarının sayısını tam olarak bilmiyoruz fakat ciddî bir kalabalıktan söz edebiliriz. Elemanlarını din üzerinden devşirdiler. Dinî alanda tahrifatın yaşanılmamasını tuhaf karşılamak gerekirdi. Buna rağmen ilgili konuların başka zeminlerde tartışılması oldukça anlamlıdır. Terör örgütü, dinî düşüncede başkalaşıma yol açtı. FETÖ elebaşının Türkiye’ye verilip verilmeyeceği elbette çok önemli bir meseledir fakat bundan daha önemlisi örgüt elemanlarının Türkiye ve coğrafya karşıtı faaliyetleridir. Kaşıkçı cinayeti, bağımlı yapıların sınırları hakkında yeterince fikir veriyor.

Bu yapıların Amerika, İngiltere ve İsrail ile iç içe geçmişlikleri üzerinde çokça durmamız gerekiyor.

#FETÖ
#İngiltere
#Türkiye