Komplo teorilerini küçümseyenlerin Türkiye ve Rusya arasında İdlib konusunda varılan anlaşmanın mürekkebi kurumadan Rusya’nın kontrolündeki Lazkiye’de belirli hedeflerin vurulmasını izah etmesi gerekir.
Türkiye ve Rusya’nın Suriye konusunda belirli düzeyde bir anlaşmaya varması bölgesel ve küresel aktörlerden bazılarını ciddî anlamda rahatsız etmiş olmalı. 2011’den bu tarafa Suriye’de devam eden savaşı durdurabilecek bu anlaşma, İdlib’in dâhil olduğu bir alanda muhaliflere de bir alan açıyor. İslam dünyasını terör kıskacına sıkıştıran Batılı emperyalist güçler ve onların temsilcisi İsrail, Suriye’ye sükûnetin gelme ihtimaline dahi tahammül edemedi. 2011’den itibaren Suriye’deki savaşın küresel bir mahiyet kazanmasını sağlayan Amerika-İsrail ve İngiltere, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de modern emperyalizme meşru (!) bir zemin oluşturdukları gibi gelecek yüz yılı etkileyecek faaliyetlerini de görünmez kıldı.
Türkiye, FETÖ-PKK-PYD ve sair terör örgütlerinin cirit attığı günlerde kalıcı bir siyaset üretmekte zorlandı. Anılan örgütler Türkiye’de siyaset kanallarında etkili oldukları için karar mekanizmalarını felç etti. En basit sorunlar dahi çözümsüzlüğe mahkûm edildi ya da çözüm iradesini gösterenler cezalandırıldı. Suriye ve Irak’ta karışıklık egemen oldukça meşru temsilciler dahi terör unsurlarına dönüştürüldü. Bu da İsrail-Amerika ve İngiltere’ye geniş bir alan açtı.
FETÖ elebaşının İsrail’i meşru otorite olarak sunması salt Mavi Marmara hadisesine yönelik bir tutum değildi. Tanımlayıcı kavramlar fiilî durumdan beslenir. Bir taraftan Suriye’de meşru muhalifler zayıflatılırken diğer taraftan DAEŞ ve PKK-PYD’ye alan açıldı. İngiltere-İsrail-Amerika-FETÖ-PKK kaosun devam etmesi için ellerinden geleni yaptı. Böylelikle tanımlayıcı kavramları istedikleri gibi kullandılar. Türkiye’de bu kullanımdan faydalanan geniş bir kitle var. Fakat Astana sürecinin, Tahran Zirvesi’nden sonra Soçi’de bölgesel umuda kapı aralayacağını kimse tahmin etmedi. Fiilî durum modern emperyalizmin kontrolünden çıkmaya başlayınca yıllar içinde oluşturdukları terör ve terörist gibi kavramlar da ellerinde kaldı. Amerika ve İngiltere, İsrail’in terör devleti imajını pekiştirecek adımlar atmaktan çekinmedi. Bu da Siyonizm ile aralarına mesafe koymaya çalışan Yahudiler açısından dikkatle takip edilmesi gerekli bir gelişmedir.
Erdoğan’ın Tahran Zirvesi’nde gösterdiği hassasiyet dünya kamuoyunda uzun süreli bir etkiye sahip olacaktır. Türkiye yakın bölgesinden başlayarak barış ve istikrarın gelişmesi için çalışıyor. Erdoğan, Rusya ve İran’ı bölgesel barış ve istikrara zorluyor. Bölgesel barış ve istikrarın ihtimali bile İsrail-Amerika-İngiltere’nin terör ve kaos üzerinden alan açma siyasetinin görülmesini sağladı. FETÖ-PKK-PYD-DAEŞ ve benzer yapıların İsrail’in terör devleti imajını daha da güçlendirecek eylemlere yönelmesi şaşırtıcı olmayacaktır. İsrail’in Soçi anlaşmasından hemen sonra taraflara gözdağı vermek için Lazkiye’yi bombalaması bunu gösteriyor. Lazkiye’nin bombalandığı ilk anda Fransa’nın adı da gündeme geldi fakat sonradan bu gayr-i meşru terör hareketini İsrail üstlendi. Bunun basit bir üstlenme olduğunu düşünemeyiz. Rusya’nın ilk açıklamaları İsrail’e yönelik bir öfke patlamasını gösteriyordu fakat çok kısa bir zaman içinde bu olayların üstü örtüldü.
Anlaşılan İngiltere, Amerika-İsrail ve Fransa; Türkiye ve Rusya’nın anlaşmasını beklemiyordu. Hatta Rusya ve Amerika’nın Suriye üzerinde anlaşmaya vardığı doğrultusunda haberler Türk kamuoyuna servis edilmişti. Servis edilen bu haberler Birinci Dünya Savaşı’nın meşhur Sykes-Picot anlaşmasını hatırlatacağı için kamuoyunda hassas duyarlılıklar tahrik edilecekti. Bu da kamuoyunda güvensizlik ve endişe yaratacak, Türkiye’ye inanç zedelenecekti.
İsrail-Amerika, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’de yaşanan insanî felaketle hiçbir şekilde ilgili olmadıkları ve terörden yana tavır koydukları görülüyor. Bunun için Soçi anlaşmasının taraflarına gözdağı vermekten çekinmediler. Geçmişte kurulan komplo yani “büyük oyun” bozuldukça İsrail’i terörist faaliyetlere yönelttiler. Bu da Batı’nın Müslüman dünyaya yönelik siyasetinde İsrail’in bir araç konumunda olduğunu gösteriyor.
Ciddî bir panik içinde olduklarını düşünebiliriz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.