AK Parti 6. Olağan Kongresi cumartesi günü yapıldı. Kongre, Amerika’nın Türkiye’ye yönelik finansal saldırısından sonra yapıldığı için Erdoğan’ın salondaki konuşması daha da önemliydi.
Nitekim Erdoğan, kongre salonundan Amerika’ya ve bütün dünyaya mesajlarını güçlü bir şekilde verdi. Bu mesajların içeriğini farklı açılardan ele almak gerekir. Fakat biz, Erdoğan’ın konuşmasından sonra misafir öğrencilerin sahneye çıkarılması üzerinde durmak istiyoruz.
Finansal saldırı sonrasında Erdoğan’ın konuşmalarında uzun süreli bir mücadeleye vurgu yapıldığını gördük. Bu vurgunun hedefinde doğrudan doğruya Amerika’nın olduğunu söylemek eksik ve hatalı bir yorumdur. Dünya büyük bir değişim geçiriyor. Geçen iki asırda en üst seviyeye ulaşan ve bütün dünyayı nüfuz alanına dâhil eden Batı merkezli hâkimiyet sistemi sarsılıyor. 1870’lerde Almanya’nın yükselişi ile başlayan ve II. Dünya Savaşı ile sona eren dönem, Batı’nın kendi içindeki mücadelelerini yansıtır. Sistem, 1990’lara kadar varlığını sürdürdü. Bu uzun dönemde Batı dışında kalan devletlere, milletlere, kültürlere alan açılmadı. 1990’larda küresel hâkimiyet sisteminin Türkiye’ye on yıl kaybettirmesi boşuna değildir. Küresel hâkimiyet sistemine karşı tek başına başarılı olmamız çok mümkün gözükmüyordu.
1990’ların başından itibaren FETÖ’cülerin, Türk dünyası başta olmak üzere, yakın ve uzak coğrafyalarda örgütlenmesi çok önemliydi. Bu örgütlenmenin daha 1991’de İsrail ve Amerika eksenli bir organizasyon olduğu belliydi. Örgüt elebaşının Birinci Körfez Savaşı’nda, her gece sabaha kadar İsrailli çocuklar için gözyaşı döktüğünü ilan etmesi, yeni bir döneme geçildiğinin habercisiydi. Nitekim bu ülkenin çocukları, örgüt elebaşının sözlerini aynı gün Yahudi sermayesiyle ortaklık şeklinde yorumlamıştı. Küresel hâkimiyet sistemi, yeryüzünün herhangi bir bölgesinde farklı güç merkezlerinin kurulmasına izin vermek istemiyordu. Türkiye, kurulu sisteme karşı en güçlü adaydı fakat kendi içinden vuruluyordu. 1990’larda Türkiye kaybederken Batı adına FETÖ’cü örgütlenme kazanıyordu.
Türkiye daha o zamandan atılması gerekli adımlar hakkında bir fikre ulaşmıştı. Bu yıllarda Bulgaristan Türklerinin sürgünü, Azerbaycan’ın önemli bir bölümünün işgali ve Türklere yönelik katliam, Bosna’da yaşanan soykırım, Filistin’de devam eden İsrail zulmü uzun dönemli bir mücadelenin başladığını gösteriyordu. 1990’ların başında Balkanlar, Kafkasya, Kırım, Türkistan’dan on binlerce öğrencinin Türkiye’de eğitim görmeye başlaması geleceğe yönelik en önemli adımlardandı ve Türkiye’nin yeni dönem siyasetinin bir temel üzerine inşa edileceğini gösteriyordu. Fakat FETÖ ilk darbeyi Türkiye’nin yeni eğitim siyasetine vurdu ve sistemi ele geçirdi. FETÖ ve benzer yapılanmalar, küresel hâkimiyet sisteminin desteği ile Türkiye’de “millî ve yerli” arayışların tasfiyesini başardı. Türkiye’nin Balkanlar, Kafkasya, Kırım, Türkistan’a gitmesi gerekiyordu ama FETÖ, küresel hâkimiyet sisteminin temsilcileriyle hem Türkiye’nin hem de beklenti içinde olan bölgelerin karşısına çıkıyordu. Ne yazık ki bu, uzun bir dönemdi.
Tayyip Erdoğan’ın 2012’de FETÖ’cü okullara karşı başlattığı mücadeleyi aydınlarımız anlamadı. Daha ne olsun. Küresel hâkimiyet sistemine karşı atılmış adımların manasını sağdan, soldan, ortadan birçok kimse hâlâ anlamış değildir. Çok kimse hâlâ siz dün şununla beraberdiniz, bununla beraberdiniz seviyesindedir. Hâlbuki FETÖ, FETÖ’den ibaret değildir; Brunson da Brunson’dan.
Türkiye’nin en önemli entelektüel meselelerinden biri de emperyalizm konusunda kendimize özgü bir tahlil sistemine sahip olmayışımızdır. Küresel emperyalizm konusunda çeviri eserlerden öteye gidemeyen bir edebiyatımız var. Osmanlı dönemi de yıllarca Marksist bir perspektife kurban edildi.
Başkan Erdoğan Ak Parti 6. Olağan Kongresi’nin program akışında Türkiye’de eğitim gören öğrencileri sahneye çıkardı. Hadise, 1990’ların başından bu tarafa Türkiye’nin yaşadığı olağanüstü çalkantılar ve 2012’den itibaren hız kazanan FETÖ ile mücadele çerçevesinde anlam kazanır ve Türkiye’nin bakış açısının derinliğine işaret eder.
Finansal saldırı sonrasında yakın ve uzak coğrafyamızdan yükselen destek mesajlarını bir de bu çerçeve içinde düşünmek gerekir. Türkiye de Türkiye’den ibaret değildir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.