Önceki yazıda İngiltere sokaklarında ve Avrupa’nın birçok şehrinde Filistinlilere destek yürüyüşleri artarken İngiliz siyasetçilerin “aşırı İslamcılar” gibi Soğuk Savaş sonrası kategorilere yeniden hayat vermek istediklerini ifade ettik. İngiliz siyasetçilerin daha da ileri giderek İslamcıların bizzat Avam Kamarası milletvekillerini arayarak tehdit ettikleri iftirasını atmaları önemli bir gelişmeydi. Fakat tam onlar bu yönde iftiraları sıralarken ABD ordusuna mensup bir asker, İsrail’in Filistin’de işlediği vahşete daha fazla ortak olmayacağı gerekçesi ile kendini ateşe verdi. Aaron Bushnell adlı askerin son sözleri çok ilginçti. Bushnell kendini ateşe verirken “Aşırı bir protesto eylemine girişmek üzereyim, ancak Filistin’de insanların kolonyalistlerin ellerinde yaşadıklarına kıyasla, bu hiç de aşırı değil.” dedi. Aaron Bushnell’in İngiliz siyasetçiler gibi “aşırı” ifadesini kullanması hiç de tesadüf olmasa gerek. Fakat Bushnell, İngiliz siyasetçilerden farklı olarak Filistinlilerin yaşadığı acıları tanımladı. Ona göre aşırı olan Filistinlilerin yaşadıklarıydı.
Aaron Bushnell’in insanı derin bir hüzne boğan “aşırı”lığı İsrail’in bütün eylemlerini karşılıksız olarak destekleyen İngiltere ve ABD’nin takip ettiği “yeni kolonyal” siyasete “içeriden” bir cevap anlamını taşır. Bu cevap yeni kolonyal siyasetin içeride meydana getirdiği gerilim hakkında çok önemli fikirler verir. İngiltere ve ABD’de Yahudi düşmanlığı propagandası hâlâ gündemi şekillendirse de “yeni kolonyal” siyasetin meydana getirdiği iç gerilim İslamcıları suçlayarak yatıştırılamıyor. Hayata veda eden bu genç askerin konuşmasında geçen “kolonyalistler” kavramı üzerinde de durmak gerekir. Zira iç gerilim, İngiltere ve ABD’nin siyaset etme biçimindeki bu yenilikten kaynaklanmaktadır. Bushnell, İsrail’i kolonyalist bir devlet olarak gördüğünü ifade etmiş ve bu da İngiltere ABD’nin eseridir demiştir. Bütün hukuksuzlukların temelinde de bu hakikat vardır. Bushnell’in konuşması ve eylemi üzerinde daha çok durulacağını söyleyebilirim.
Türkçede “yeni kolonyalizm” kavramının çağrışımları İngiltere ve ABD’nin iç gerilimini kavramaya müsait değildir. Çünkü İngiltere ve ABD’nin İsrail’in suçlarına ortaklığı yeni kolonyalizm bağlamındaki kavramlarla işlenmiyor. Bu eksiklik İsrail’in hem Filistin’de hem de çevre ülkelere yönelik faaliyetlerini tanımlamak için ciddî bir kusurdu. Bunun bir yansıması olarak yerleşimci kolonyalizm kavramının önemi dahi fark edilmedi. Bu da yeni kolonyalizm bağlamındaki gelişmeleri tam olarak görememe gibi bir soruna yol açıyor. UAD’daki konuşmaya da bu çerçevede bakmak gerekir. Hâlbuki İsrail, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra geliştirdiği ve kendine dokunulmazlık kazandıran propaganda üstünlüğünü tamamıyla kaybetti. Bu, yapay olarak inşa edilmiş ve İsrail’i tartışılmaz kılan karşıtlıkları da hükümsüz kıldı. Kimse artık Yahudilik bağlamındaki İsrail propagandasına dönüp bakmıyor. Aynı şekilde İsrail ırkının bir yerden başka bir yere sürülmesiyle ilgili hikâyelere rağbet eden de kalmadı. Fakat yeni bir bakış açısının inşa edilmediğini de görmek gerekir. Çünkü Filistin’de meydana gelen vahşet, İngiltere ve ABD’nin Doğu Akdeniz politikası göz önünde bulundurulmadan açıklanamaz. Bu da Aaron Bushnell’in eyleminin ve konuşmasının bağlamının nerede aranması gerektiğine işaret eder.
Kuşkusuz Batı dünyasında kolonyalizmin kötü mirasına yönelik entelektüel ve ahlâkî eleştiriler bütün dünya ile paralel olarak yükselmektedir. Fakat ne yazık ki Türkiye bu alanda da bir istisna olarak kalma eğilimindedir. ABD ve İngiltere öncülüğünde 1990’larda İslam coğrafyası işgal edildiğinde küreselleşmenin faydalarını anlatan eserler çokça rağbet görüyordu. “Tüfek, Mikrop ve Çelik” TUBİTAK tarafından basılmıştı. Bu kitap popüler kitaplar serisinde çıkmış, çok satanlar kategorisinde kitlelere ulaştırılmıştı. İngiliz kolonyalizmine övgü anlamına gelen bu kitabın devlet kurumları tarafından basılması anlamlıydı. Çünkü 28 Şubat zihniyeti bunu gerektiriyordu ve kitabın öğrencilere ulaştırılmasında FETÖ aktif rol oynamıştı. Dolayısıyla yıllar sonra benzer düşünceleri savunan Daron Acemoğlu’nun kurtarıcı olarak sunulması çok da şaşırtıcı değildi.
İngiliz kolonyalizmine övgü anlamını taşıyan kitapların yeni bir bakış açısına göre incelenmesi bugünün hakikatini yeni bir gözle görmemize imkân verebilir. Zira bu meselede de Avrupamerkezcilik hükmünü yitirmiştir. Aaron Bushnell’in eylemi kadar sözleri de önemlidir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.