“Hiç bilmeseydim özgürdüm”

04:001/01/2025, Çarşamba
G: 1/01/2025, Çarşamba
Samed Karagöz

Her yerde Gassal konuşuluyor. TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayınlanan dizi daha yayınlanmadan reklamlarıyla hayli konuşulmuştu. “Ölünce beni kim yıkayacak?” sorusunun merkezde olduğu kampanya bir yandan büyük merak uyandırırken bir yandan da bazı kesimlerin eleştirisine maruz kaldı. Eleştirilme nedenini rahatlıkla anlıyorum; çok basit, ölümü hatırlatıyor. Ölüm hayatın vazgeçilmez bir parçası olmasına rağmen günümüz hayat anlayışı onun yok sayılması daha doğrusu hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya

Her yerde Gassal konuşuluyor. TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayınlanan dizi daha yayınlanmadan reklamlarıyla hayli konuşulmuştu. “Ölünce beni kim yıkayacak?” sorusunun merkezde olduğu kampanya bir yandan büyük merak uyandırırken bir yandan da bazı kesimlerin eleştirisine maruz kaldı. Eleştirilme nedenini rahatlıkla anlıyorum; çok basit, ölümü hatırlatıyor. Ölüm hayatın vazgeçilmez bir parçası olmasına rağmen günümüz hayat anlayışı onun yok sayılması daha doğrusu hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışmak üzerine kurulu olduğu için ölümü hatırlatan her şey kimilerince eleştirilir. Hiç unutmuyorum bir dönem Zincirlikuyu Mezarlığı’nın girişindeki “Her canlı ölümü tadacaktır” ayet-i kerimesi de bunları rahatsız etmişti.

Bir gün öleceğini idrak eden bir insan doğal olarak kendisinden sonrasına dair de endişelere kapılır. Gassal Baki’nin başına gelen de bu. Her gün ölülerle, ölümle değil, muhatap olan Baki işini layıkıyla yaptığını düşünmektedir. Lakin kendisi öldüğünde onu kim yıkayacaktır? İlk bölüm bu ironi üzerinden gidiyor, ikinci bölümde ise mesai arkadaşına, cenaze arabası şoförü, kendini emanet eder lakin arkadaşının ani ölümü bir diğer ironik husustur. Şoför koltuğunda oturan kişinin son yolcuğunu arkada yapması, Baki’nin ölüm ve ölüler hakkındaki özlü sözleri dizinin ironik kısmını besleyen hususlar.

Annesi küçükken vefat etmiş babası hapiste, sosyal çevresi yok denecek kadar az olan, âdeta bir derviş gibi yaşayan lakin öleceğini idrak etmesiyle birden bire hayata tutunmaya çalışan Baki’nin hikâyesi son derece sahici.

Her bölümün sonunda yer alan şarkılar ise dizinin kuvvetine kuvvet katıyor. Ölüm söz konusu olduğunda en çok duygu sömürüsüyle karşılaşırız, bir diğer husus ise karikatürize etme. Bu dizide ikisi de yok. Karakterler ve detaylar ince düşünülmüş. Senaryodaki boşluklar kapatılmış. Bütünlüklü bir hikayeyle karşı karşıyayız. Baki’nin ölümle yüzleşmesi ve öleceğini düşünmesi üzerinden hayata çok daha fazla bağlanmaya, hayatla ve dirilerle daha yakından ilişki kurmaya çabalaması da hayatın olağan akışının içinde olan bir durum olduğu için diziyi güzel kılan hususlardan biri. Bu dizinin geniş kitleler tarafından beğenilmesinin merkezinde bence organikliği yer alıyor. Bu organiklik bir ölü yıkayıcının yani Gassal’ın başrolde yer almasıyla orijinallikle buluşuyor. Başrolde komedi filmlerinden aşina olduğumuz Ahmet Kural’ın yer alması ise seyirciyi şaşırtan ve farkında olmasa da etkileyen ayrı bir husus. Ahmet Kural’ın bu dizideki performansı takdire şayan. Başka bir oyuncuyla dizi aynı etkiyi vermeyebilirdi. Ayrıca bu dizinin Kural’ın kariyerinde önemli bir dönüm noktası olabileceğini düşünüyorum. Biraz daha iddialı bir öngörüde bulunarak Şener Şen için Muhsin Bey neyse Ahmet Kural içinde Gassal o olabilir demek mümkün. Zamanla göreceğiz.

Basit görünen bir hikayenin aslında son derece etkili olabileceğini, gözümüzün önündekini bazen göremediğimizi hatırlattığı, bunu yaparken de duygu sömürüsü ve ajitasyona başvurmadığı için bu projede emeği geçen herkesi kutlarım.

#Aktüel
#Hayat
#Samed Karagöz