Doha’da gördüklerim

04:0013/11/2024, Çarşamba
G: 13/11/2024, Çarşamba
Samed Karagöz

Yaklaşık 1,5 günlüğüne Katar’ın başkenti Doha’ya gittim. Dünya Kupası organizasyonundan önce buraya epey seyahat etmiş biri olarak şehrin epey değişmiş olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Körfez ülkelerinin birçoğunda değişim zaten kaçınılmaz, sürekli yeni projelerle bölgeyi cazibe merkezi halinde tutmak istiyorlar. Gerçi Katar bu konuda Birleşik Arap Emirliklerine göre biraz daha yavaş. Hem kendi nüfusu hem de yabancı çalışan sayısı Emirliklere göre az olduğu için değişim çok hızlı olmuyor.

Yaklaşık 1,5 günlüğüne Katar’ın başkenti Doha’ya gittim. Dünya Kupası organizasyonundan önce buraya epey seyahat etmiş biri olarak şehrin epey değişmiş olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Körfez ülkelerinin birçoğunda değişim zaten kaçınılmaz, sürekli yeni projelerle bölgeyi cazibe merkezi halinde tutmak istiyorlar. Gerçi Katar bu konuda Birleşik Arap Emirliklerine göre biraz daha yavaş. Hem kendi nüfusu hem de yabancı çalışan sayısı Emirliklere göre az olduğu için değişim çok hızlı olmuyor.

Doha’ya yaptığım ziyarette bazı sergileri görme fırsatı buldum:

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın modern ve çağdaş sanatına odaklanmış Mathaf’ta Görmek İnanmaktır: Gérôme’un Sanatı ve Etkisi başlıklı sergi yer alıyor. Fransız ressam ve heykeltıraş Jean-Léon Gérôme’un (1824-1904) sanatı ve mirası üzerine son derece kapsamlı bir sergi. Sergide yer alan eserlerin büyük çoğunluğu Doha’da açılması planlanan Lusail Müzesi koleksiyonundan. Görmek İnanmaktır’da ayrıca Katar Müzeleri Genel Koleksiyonlarından ve New York Metropolitan Sanat Müzesi ve Malezya İslam Sanatları Müzesi’nden eserler de yer alıyor. Sergi Edward Said’in yaklaşımını da görmezden gelmiyor. Serginin küratörlüğünü, Lusail Müzesi’nden Emily Weeks; Lusail Müzesi Fotoğraf Küratörü Giles Hudson ve Mathaf: Arap Modern Sanat Müzesi Konuk Küratörü Sara Raza üstleniyor.

Katar’ın en yeni projelerinden biri 2030 yılında açılması planlanan Art Mill Müzesi. Eski bir un değirmeni alanına kurulduğu için bu ismi alan müze 1850’den günümüze uzanan, çok çeşitli disiplinler arası eserlerle 40 yıl önce başlatılan olağanüstü koleksiyonlara ev sahipliği yapacakmış. Resim, heykel ve fotoğrafın yanı sıra mimari ve tasarım, filmler ve film aksesuarları, moda, el sanatları yer alması planlanıyor. İşte bu Art Mill Müzesi, mimarisiyle son derece etkileyici bir yapı olan Katar Ulusal Müzesi’nde (National Museum of Qatar) bir sergi düzenliyor. Manzar (bildiğimiz manzara yani) başlıklı sergi beni hayli şaşırttı. Sergide 1940’lardan itibaren Pakistan’daki sanat ve mimariye odaklanılıyor. Söylemde kardeş ülke olarak adlandırdığımız Pakistan’a aslında ne derece yabancı olduğumuzu bir kez daha görmek beni şaşırttı. Bazıları bu sergi için üretilmiş eserlerin de olduğu muazzam, şoke edici, sanat geleneğinin neye tekabül ettiğini başarılı bir şekilde gösteren bir sergiyle karşılaştım. Yaklaşık 200 resim, çizim, fotoğraf, video, heykel, enstalasyon, goblen ve minyatürden oluşan bir seçki, çok yönlü moderniteler ve çağdaş uygulamalar sunuyor. Farklı anlatıları, bakış açılarını, tarihleri ​​ve sunumları izleyen bu disiplinlerarası sergi, sanatçıların ve mimarların süreklilik ve sürekliliksizlik ile bilgi, dayanıklılık ve devam eden ekolojik kaygıların aktarımına olan derin katılımına odaklanıyor. Sergiyi ziyaret ederken aklımda hep şu soru vardı: Niçin Türkiye’de bu tarz bir sergi göremiyoruz? Niçin Türkiye’deki sanat ortamı, sanatı sadece Batı’da ararken, Doğu’ya bakanlar sadece işin politikasına bakıyor?

Bir sonraki durağım M7 idi. Amacım Ellsworth Kelly retrospektif sergisini ziyaret etmekti. ABD’nin Maryland eyaletindeki Glenstone Müzesi tarafından düzenlenen sergide sanatçının 70’ten fazla eseri yer alıyor. Bu eserler, savaş sonrası Paris›te yeni yetişen bir sanatçı olarak ilk günlerinden, Modern sanatın bir ikonu olarak son yıllarına kadar uzanıyor. Amerikalı modern sanat ikonu olarak adlandırılan sanatçının nadiren görülen eserlerini de içeren kapsamlı sunum, sanatçının form, renk, çizgi ve mekan arasındaki ilişkiyi yaşam boyu keşfetmesini anlatıyor. Öne çıkanlar arasında Kelly’nin resmi en basit biçimine indirgediği ve çevredeki mimariyi dahil ettiği Beyaz Duvar İçin Resim (1952) ve Üç Panelde Resim (1956) gibi erken dönem temel eserleri yer alıyor. Ayrıca sanatçının resim, heykel ve enstalasyon arasındaki ayrımı bulanıklaştırma konusundaki kaygısını örnekleyen ilk kat tabanlı resmi olan Sarı Eğri (1990) de yer alıyor.

Son durağım ise Katar Ulusal Kütüphanesi’ydi. Alt kattaki sergi muazzam. Serginin içeriğinden ziyade sergileme biçimi etkileyici. Ayrıca kütüphanede Gassan Kenefanî sergisi de yer alıyor. Üniversitelerin arasında geniş koleksiyonuyla özellikle öğrenciler için büyük bir cazibe merkezi olmuş bu kütüphane.

Ziyaret ettiğim bütün sanat kurumlarında Filistin’in unutulmadığını görmek son derece memnun ediciydi.

#katar
#aktüel
#Samed Karagöz