İktidarın yolu bürokrasiyi elde etmekten geçiyorsa, dahası başka hiçbir şekilde gerçek iktidar sahibi olunamıyorsa ister istemez birileri bürokrasiye göz dikecek, bürokrasi alanında “
” faaliyeti sürdürecektir.
Böyle de oldu.
Buna “
”, buna “
” buna “
” demeleri durumu değiştirmez.
Zaten
de
referandumuyla
'da da yapılanmasını tamamlamış, 17 Aralık 2013'te de (
Pensilvanya'nın ifadesiyle
) “
”a kalkışmıştır.
Lafın düzünü edecek olursak, hedeflenen, seçilmiş demokratik iktidarı vesayet altına almaktı.
“
bürokratik iktidar” için de, Erdoğan'ın olmadığı “
” bir iktidar gerekti. Yani, perde arkasındaki bürokratik iktidarın mesajlarını almaya ayarlı bir AKP iktidarı…
Bunun için de Erdoğan'a, 7 Şubat 2012'deki MİT krizi gibi birçok “tuzak” kurdular.
Lakin, bütün tuzakları bozuldu.
Dahası, Erdoğan, “inlerine gireceğiz” dedi, inlerine girildi.
Şimdi bambaşka “paralel” tuzaklar peşindeler.
Başkanlık sistemine karşı sadra şifa tek kelime etmeden sırf şahıs eksenli karşı çıkanlara dikkat ederseniz ne demek istediğimi anlarsınız.
*
“Teknik nakavt” sonuç itibariyle “
” vesayetçi doğasının sentezlenmesinden ibaretti.
Örneğini de motivasyonunu da “eski rejimden” alıyordu.
Neydi eski rejim peki?
Görünürde iktidar sandıktan çıksa da asla gerçek iktidar olmazdı.
Eski rejimin hülasası buydu.
Bunu da açık seçik dillendirirler, “İktidar olabilirsiniz ama muktedir olamazsınız” derlerdi.
Hatta bir rektör eskisi, yüzde 99,9 ile iktidara gelseniz bile muktedir olamazsınız demişti. (İktidar olununca da “vay muktedir” diye ciyaklıyorlar, o ayrı tabii.)
Uzun lafın kısası, tek başına iktidara gelseniz de meşruiyetin esas kaynağı “eski rejimin” olanca vesayetine boyun eğmekti.
Bu gerçeği kabullenmeyenlerin akıbetinin Menderes'le aynı olacağı söylenirdi.
Seçilmiş demokratik iktidarın kulağına kar suyu kaçırmak da 10 yılda bir darbe yapmaya elverişli ortamı hazırlamak da malum medyanın “görevleri” arasındaydı.
Mahut “eski rejim” mekanizmasında en ufak arıza çıksa, “
” heyulasıyla seçilmiş demokratik iktidara anında ayar verilirdi.
Ayar yemek istemeyenler de ya darağacını boylar ya envaiçeşit ayak oyunlarıyla alaşağı edilir ya da itibarsızlaştırılarak etkisiz hale getirilirdi.
*
Hem “
” sözcüleri hem de “
” yapmaya çalışan mülâanecilerin
ardından bir heyula mesabesinde terennüm ettikleri kavram hangisiydi?
değil miydi?
İlginçtir;
de aynı çevreler “
her şey sandıktan ibaret değildir
” diyerek vesayete kapı aralamaya çalışmışlardı.
Başkanlık sitemini adamakıllı tartışmak yerine şahıs eksenli boğuntuya getirmeye çalışanların önde gidenleri de bunlardır.
Kimse kendini kandırmasın, vesayetçi rejim tehlikesi geçmiş değildir.
Türkiye'de şayet 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nu değiştirilemezse (
ki anayasa değişikliği gerektiriyor
) paralel yapı bürokrasiden asla temizlenemez.
Şunda hiç kimsenin şüphesi olmasın:
Paralel yapı eski rejimin artıklarıyla birlikte, seçilmiş demokratik hükümetin zayıflayacağı anı kolluyor.