Fe’mi Bey mahkemeye gitmeyi neden kabul etmedi?

04:0031/01/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Salih Tuna

Fetullah Gülen'in, “Fe'mi Bey'e bir ev hediye ettik” şeklindeki iddiası acaba böylesi bir anlaşmaya mı matuftur?

Fe'mi Bey geçenlerde “
kaleme aldığı
” bir yazıda ekonominin iyi gitmediğini, Türkiye'nin notunu düşüren
Fitch
ve
Standard&Poor's
(S&P) üzerinden dile getirdi.


Dediği de şu: “

Üst akıl yine devrede, diyebilir, Fitch ile S&P'yi -hatta aynı çizgide duran Moody's'i de bu ikiliye ekleyerek hepsini birden – 'Türkiye'yi dize getirmek isteyen uluslararası kumpasın birer parçası' olarak suçlayabiliriz…



Gördüğünüz gibi malum söylemi tahfif ediyor.



Etsin, sorun yok.



Nihayetinde,

Fe'mi Bey

fikri hür vicdanı hür bir insan. İsterse lafı hiç eğip bükmeden “dan” diye söyler.



Ne bileyim, “

üst akıl

” kavramlaştırmasını “fasarya” ilan eder; “

ekonominin kendi dinamikleri var, bizi dize getirmek istiyorlar şeklindeki yaklaşım komplo teorisidir

” der.



Biraz olsun tutarlı olmak şartıyla tabii…



Mesela, “

siyasi iyileştirmelere gidilmeden ekonomiye yeniden nefes aldırabilmek zor

” ifadesine (hiç değilse aynı yazıda) yer vermemelidir.



Fe'mi Bey veriyor ki, hem de nasıl.



Söz konusu yazısında, “

Ekonomi de siyasetin uzantısıdır

” ara başlığına bile yer veriyor, daha ne versin.



Üstelik vermekle de kalmıyor,

AK Parti

tee 2002'ye, fabrika ayarlarına dönsün, diyor.



Yok hayır, AK Parti'deki fabrika ayarlarının hangi tarihten itibaren “bozulduğunu” yazmıyor.



Etyen Bey

olsaydı, “

7 Haziran 2015 seçimleri ardından koalisyon kurulmadığı için AK Parti'nin fabrika ayarları bozuldu…

” derdi.



Fe'mi Bey öyle değil maalesef, meşakkatli, emek istiyor.



Emek dediğim, Fe'mi Bey'in kişisel tarihine bakacaksınız, o da olmasa, naçar karine yoluna başvuracaksınız.



Şükür ki şükür, karine yoluna hiç gerek yok, AK Parti'ye yaklaşımının kişisel tarihi yeterli.



Bu da (ne tesadüftür ki) FETÖ'nün AK Parti'yle kapışma tarihine (2011'den sonraya) denk düşüyor.



Peki, AK Parti'nin “fabrika ayarları” bozulmadan önce manzarayı umumiye nasıldı?



Fe'mi Bey'in demesine bakacak olursak, uluslararası kredilendirme kuruluşlarının ne dediğine bakmaksızın yabancı sermaye ülkemize oluk oluk akıyormuş.



Ya şimdi?



Kendisinden dinleyelim: “

Ekonomimiz, bu uluslararası kurumların dünyaya duyurdukları kanaate göre, 'yatırım yapılamaz' duruma düştü…



E hani, yabancı sermaye bu kuruluşların ağzına bakmıyordu!



Fe'mi Bey'in, “

siyasi iyileştirme gerçekleşse yine bakmaz

” diyeceği muhakkak.



Zaten bunun için OHAL kalksın, FETÖ'cü gazeteciler serbest bırakılsın, AK Parti 2002'lere dönsün falan diyor ya!



Çok enteresan…



Malum eşhas 39 kişinin katledildiği

Rein

a saldırısının ardından “

laiklik çağrısı

” yapmıştı ya, kredilendirme kuruluşları Türkiye'nin puanını düşürünce de Fe'mi Bey, “

AK Parti fabrika ayarlarına dönsün,

” diyor.



Biraz daha kaptırsa, FETÖ'ye “

Cemaat

”, Fetullah'a da “

Hocaefendi

” denilen günlere avdet edilsin diyeceği kuvvetle muhtemel.



Nihayetinde…



Rus Büyükelçisi Karlov

cinayetinin ardından, “

Silâhsız terör örgütü sıfatıyla anılırken, 15 Temmuz uğursuz darbe girişiminden sorumlu tutulduğu için 'silâhla' ilişkisi kurulabilmiş olan örgüte, bir de böyle bir tetikçinin mal edilebilmesi, soruşturmayı yürütenlere cazip de gelebilir…

” diyen bir insandan bahsediyoruz.



Fe'mi Bey gerçekten de nevi şahsına münhasır bir güzel insan.



Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı

(geçenlerde

Ayşe Olgun

'a verdiği bir mülakatta Zaman gazetesinin kurulma hikayesini anlatırken) Fe'mi Bey'in bana oldukça ilginç gelen bir özelliğini nakledince bu kanaatim pekişti.



Fe'mi Bey yeni bir gazete teklifi kapsamında Nabi Bey'i ayağa kaldırmış. Patronların arasında da Fe'mi Bey'in kankası, halen FETÖ'den tutuklu bulunan

Alaeddin Kaya

varmış.



Yola çıkmadan evvel de şayet aramızda ihtilaf çıkarsa ne yapalım diye konuşmuşlar.



Nabi Bey'e demişler ki, ihtilaf çıkarsa bizim İzmir'de bir hocamız var, ona sorarız.



Fe'mi Bey de “

tamam ben İzmir'deki o hocayı tanıyorum, onun hakemliğine uyarız

” demiş.



İzmir'deki hocaları

” kim mi?



Kim olacak,

Fetullah Gülen.


Neyse anlaşmışlar yola çıkmışlar. Çok geçmeden de aralarında ihtilaf çıkmış. Haliyle Nabi Bey, “hakeme gideceğiz” demiş.

Alaeddin Kaya

'nın cevabı şu olmuş: “

Biz hakeme gittik, sizin hakeme anlatacaklarınızı da biz anlattık. Yine de bizi haklı buldu hakem

.” (Hakemi görüyor musunuz, ne olduğu tee o günlerden belliymiş)



Bunun üzerine Nabi Bey, “

Yazılı anlaşmayı ihlal ettiğiniz için normal mahkemeye gideceğiz

” demiş.



Sonuçta, Nabi Avcı, Mehmet Doğan, Adnan Tekşen mahkemeye gitmişler. Ne ki, Fehmi Koru mahkemeyi kabul etmemiş.



Gerekçesi mi?



Ben onlarla özel bir anlaşma yaptım, en az 4 yıl daha burada çalışmak zorundayım…

” demiş.



Aklıma takıldı:



Fetullah Gülen

'in, “

Fe'mi Bey'e bir ev hediye ettik

” şeklindeki iddiası acaba böylesi bir anlaşmaya mı matuftur?

#Fitch
#Standard&Poor's
#FETÖ