“
” geçen gün, “
seni başkan yaptırmayacağız
” şamatasını tekrarlayınca, “
Tarihte bütün olaylar iki kez tekrarlanır; birinci kez trajedi, ikinci kez komedi olarak…
” sözünü hatırladım.
Mezkur şamatayı,
“
orta”sına
“
”yi çakmasından ibaret bu sözden daha iyi hiçbir şey hülasa edemezdi.
Seçim öncesi “
PKK'ya ancak biz silah bıraktırırız
” deyip seçim sonrası, “
Bizim silah bıraktırma çağrımız işe yaramaz
” diyen; vesayetçi çevrelere “
” diyerek şirinlik yaparken Kandil'den ayar yiyince tornistan eden, Suruç katliamını “
” şeklindeki paralelci üfürüğüne bağlayıp sonra da “
kimseyi itham etmek istemedim
” diyen, PKK'nın uykusundaki 2 polisimizi şehit edişini “
” diye tanımlayıp sonra kendini tekzip eden “
”nun hallerini Sabah gazetesi yazarı
, “
” olarak değerlendirmiş!..
Ben “komik” diyorum, sadece komik!
“Şiddetle, silahla arana mesafe koy ey AKP. Terörle arana mesafe koy…” ifadesi de, maşallah,
Ağa'yı aratmaz.
AK Parti veya halihazırdaki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kiminle arasına mesafe koyacak; (PKK'nın şehit ettiği) polis ve askerle mi?
Şiddetle aranıza mesafe koyması gereken sizsiniz beyim.
PKK'nın siyasal uzantısı olduğunuzu bize de mi inkâr edeceksiniz? Hayır yani, bize de mi lo lo?!
“Başgan Demo”nun seçimden sonra sergilediği performans nerden baksanız yerlerde…
Malumunuz, PKK'ya tek kelime edemedi.
En azından, “
madem yol keseceksiniz, iş makinası, otobüs yakacaksınız, madem polisleri uykusunda öldürecek, trafik kazası ihbarıyla pusu kuracaktınız, madem karakollara intihar saldırısı düzenleyecektiniz ve madem çoluk çocuğunun yanında asker katledecektiniz bizi parlamentoya neden gönderdiniz
” diyebilirdi.
Ağzını açamadı; PKK'nın HDP'ye yaptığı bir nevi “darbe”yi içine sindirmek zorunda kaldı.
Haliyle “ne işe yarıyorsunuz” sorusuyla yüzleşmek durumunda.
Öyle ya…
“
Barajı aşamasak bölge karışır, çatışma çıkar
” yollu tehditle oyları topladınız da ne oldu?
Oy toplayamadığınız yerlerde “
” yöntemine rahmet okuttunuz da ne oldu?
Hulasa, barajı ziyadesiyle aştınız da ne oldu?
Barışı koruyabildiniz, çatışma çıkmasına engel olabildiniz mi?
Tam aksine, yaptığınız açıklamalarla,
olaylarındaki gibi “çatışmalı ortamın” sorumlularından olduğunuzu maalesef ortaya koydunuz.
Sakın ola,
yüzünden demeyin, her şey herkesin gözleri önünde oldu.
Neydi o “
” bahaneleri, neydi o “
” afra tafraları?
“
” devreye girer girmez, “
Demokrasi gelmeden barış olmaz, sakın silahları bırakmayın, AKP'yle anlaşmayın
” diyerek kendisini dağlara vuranların desteğini neyin karşılığında aldınız?
Hem (barış ortamının sona ermesinin müsebbibi olarak itham ettiğiniz) AKP olmasaydı ne yapacaktınız?
vekaletiyle
başbakanlık teklifi yaparak mı sürdürecektiniz “çözüm sürecini?”
'nin biricik koalisyon şartının, “çözüm sürecini
” olduğunu herkes kadar siz de biliyorsunuz.
Bütün bunları bildiğiniz için de, siyaseten fonksiyonunuzu kaybettiğinizi saklayarak raf ömrünüzü uzatmak, ne kadar kullanışlı olduğunuzu göstermek, Erdoğan nefretiyle malul hale gelen insan evlatlarına “
ben olmasam Erdoğan başkan olur ha
?!” şeklinde kıymet bildirmek ve
oluşturduğu Erdoğan algısında sörf yapmak için “
Seni başkan yaptırmayacağız
” sözüne can simidi gibi tekrar sarıldınız.
Şimdi burdan, bu köşecikten seslenmek istiyorum:
Sayın Erdoğan şayet Cemal
Hasangillerin çizgisine oturan HDP'nin sayesinde başkan olsun benim için o an biter.
Ömrümün sonuna kadar da “muhalif” olurum.
: Yazdığın yazıları da kişiliğini de biliyoruz beyefendi. Yazılarında paralelciler deşifre oluncaya değin pek sorun yoktu. Gerçi “Gezi”de de bel vermiştin. Ne ki, Gezi de paralelcilerden bağımsız değildi. Sonra “
” katıldın. Demokratik siyasi iktidarı sandık dışı yollarla alaşağı etmeyi savunacak kadar da düştün. Lakin beni hiç şaşırtmadın. Karakterinin çok gevşek olduğunu bizzat görmüştüm. Onun için rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Konjonktür elversin, “
Zekeriya Öz dönsün onu başkan yapalım veya Bahçeli başbakan olsun
” diyeceğinden hiç kuşku duymam. Her duruma müsait bir karakterin var. Yazık.