ne yaptı ne etti de
ve
'nın bunca kin, bunca nefretine dûçar oldu?
Sahi suçu neydi?
Bu ülkeyi, “
” denilen dönemlerden “
”
tanındığı döneme getirmek mi?
Yoksa…
Anaların gözyaşı dinsin diye, “
Ben bu işin içine siyasi hayatımı koyuyorum, gerekirse baldıran zehri içiyorum
” diyerek “barış sürecini” başlatmak mı?
Sayın Erdoğan “
” başlatmamış olsaydı,
(HDP'nin bir önceki adı)
(nam-ı diğer, Demo) 7 Mayıs 2013'teki konuşmasında, “
Geri çekilme yarın resmen başlıyor. 3-4 ay süreceğini tahmin ediyoruz. Geri çekilme konusunda hükümet de bazı idari tedbirleri almış durumda
” diyebilir miydi?
Erdoğan'a karşı bu öfke, bu nefret neden?
“
” karşı 20 Nisan 2013'te mitinglere başlayan Bahçeli veya ta baştan beri “barış sürecine” lagaluga eden
adamları veya “
” / “
” diyerek Kürtlerin şivesiyle dalga geçmeye çalışan
yazarları veya
faaliyetlerine engel olduğu için
lı belediyecileri ip gibi sıraya dizip kelepçeleyen “
” veya “
Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır;
köle olma hakkı ...” diyen
adına park açılışı yapan
veya barış söz konusu olduğu gün kendini dağlara vuran
nefret etsin
'dan, size ne oluyor?..
Aynı soruyu “endişeli modernlere” de sormak gerek:
Erdoğan size ne etti de sabah akşam demediğinizi bırakmıyorsunuz?
Geçtiğimiz Mart ayında Akşam gazetesinin değerli yazarlarından
bu konuda çok önemli bir yazı dercetti.
Özetle şunu söylüyordu: Türkiye'de
hakim algının aksine “
” değil, “
” söz konusudur.
Bunu da, “
Endişeli Muhafazakârlar Çağı – Dinden Uzaklaşan Türkiye
” kitabının müellifi felsefeci Volkan Erit'e söz vererek ortaya koyuyordu.
'ten okuyalım: “
Sözüne 'Hikâye yanlış kurgulandı' diye başlıyor Ertit ve devam ediyor: 'Endişeli modern kavramı ne yazık ki yıllar boyunca esas endişeli olanlardan rol çaldı. Zira çağ, endişeli modernlerin değil, endişeli muhafazakârların çağı. Yıllardır oldukça ürkek şekilde paylaşmaya çalıştığım düşüncelerimi artık daha yüksek sesle ifade edebilirim: Evet, Doğu Cephesi'nde yeni bir şey yok, Türkiye çok hızlı şekilde sekülerleşiyor. Endişeli modernler, izninizle 21.Yüzyıl Türkiye'sinin esas endişelilerini sahneye davet ediyoruz: Muhafazakârlar...”
Muhafazakarlar sahne almadılar. Yakın zamana kadar da alacaklarını sanmam.
Neden mi?
Hikayesi derin, onu da başka zaman anlatırım.
Bugünkü yazı yolculuğumuza başlarken (tabiri caizse) “
” sorduğumuz soruyu, Erdoğan'a karşı çıkan kimi “
” de sorabiliriz.
'in “sömürge valisi” edasıyla arzı endam ettiği,
'den 1 milyar kredi alabilmek umuduyla Meclis'ten bir gecede bilmem kaç yasanın geçtiği,
önde giden işverenlerinden
borçlarımızı ödemek için “
Güneydoğu'dan toprak satalım
” önerisinde bulunduğu günlerden Türkiye'yi IMF'ye borç verebilecek duruma getirdiği için mi Erdoğan'a bu denli karşı çıkıyorsunuz?
Hadi, “
” nefret edenler ve Türkiye'nin bağımsız politikalar geliştirmesinden rahatsız olan
karşı çıkıyor, size ne oluyor?
Yahu el insaf!
Onca suikast girişimine, onca darbe teşebbüsüne, onca iftiraya maruz kaldığı halde ay yıldızlı bayrağı yükseğe en yükseğe dikmek için geceli gündüzlü çalışan bir insana bunca öfke niye?