Çok da iyi yapılıyor.
Daha birçok şey de yapılacak hiç kuşkusuz.
Naçizane bir önerim olacak.
Bundan sonra tüm
mensupları var olan yeminlerin yanı sıra bir yemin daha etsinler.
Bu yeminin adı da
olsun:
Mesela şöyle:
“
"
Saçma mı?
Saçma olsa ne çıkar.
Hayır yani, “
k" hakkımız değil mi?
Nihayetinde, kendi ordusunun içine sızan asker üniformalı teröristler tarafından F 16 ve tanklarla katledilen bir halkın çocuklarıyız...
böyle, peki ya sivil toplum?
daha 98'den itibaren sistemli bir şekilde
'tan Peygamberimizi (s.a.v) çıkardı, yani Peygambere iman şart değil, dedi, kimsecikler bir şey söylemedi.
Rab, ilahi ibadet, din kavramlarını altüst ettiler. Hulasa, dine karşı din oluşturdular.
'ten tek bir ses çıkmadı.
“
" akredite ettiği bu “
" mensuplarının dışında kalan tüm Müslümanlar ve cemaatler mobbinge maruz bırakıldı.
İtiraz eden olmadı.
Mobbing ne ki?
de
da şehid edildi, kimsecikler uyanmadı.
Her alanda her yerde
'nün önü açıldı.
Halbuki, görüldükleri yerde enterne edilmeliydiler. Zira paralel din oluşturanlarla hiçbir şekilde “hukuk" geliştirilemez.
Bakınız…
Yahudilerle, Hıristiyanlarla, Mecusilerle, Budistlerle, ila ahir, “hukuk" geliştirebilir, anlaşma yapabilirsiniz.
Misal, savaştaysanız barış yapabilirsiniz. Ve,
'ın emrettiği üzre onlar anlaşmalarını bozmadıkları sürece anlaşmaya sadık kalmak zorundasınız.
Müşriklerle de anlaşma yapabilirsiniz.
En bariz örneği
'dır. Hani mezkur antlaşma imza altına alınırken müşrikler,
ibaresine itiraz etmişlerdi de Peygamberimiz (s. a. v) mesele yapmamıştı.
Kafirlerle de “
" geliştirebilirsiniz.
bir yanıyla da bunun çerçevesini sunar: “
…" dersiniz.
Ama paralel din mensubu FETÖ ile hiçbir şekilde hukuk geliştiremezsiniz.
Çünkü onlar…
Peygamberimizin emriyle yıkılan
hükmündedirler.
Bir TV kanalında yaptığım bir konuşmada adını vermeden de olsa bir yazara haksızlık yaptım.
tabanı hakkında daha evvel benzer şeyler söylediği için, hatta
utanmazca aşağıladığı için olsa gerek, söz konusu ifadeyi ona hasrettim. Ne olursa olsun dikkatli olmalıydım. Kime ne kadar öfkelenirsek öfkelenelim, hakkaniyetli olmaktan asla taviz veremeyiz. Adını vermediğim için adını vermeden kendisinden özür dilerim.
15 Temmuz'da FETÖ'nün hayasız saldırısına karşı direnen, çıplak ellerle tankları durduran aziz milletimizin içinde
da vardı, gençlerimiz de!
Bu gençlerimiz arasında benim de 3 oğlum vardı. Cumhurbaşkanımız bitti deninceye kadar meydan meydan dolaşıp nöbet tuttular.
Gelgelelim, gençler dahil bizim en iyilerimiz şehid oldu.
Dünyanın en güzel, en kahraman, en yiğit gençleridir onlar.
Bu gençlerin bir de lideri var: “
" diyen, egemenlere, müstekbirlere dik duran, zerre miskali eğilmeyen, posta koyan bir lider.
Biz gençliğimizi
'da geçirdik.
Gençtik; kıpır kıpırdık, “deli dumrul"du yüreğimiz. Lakin mahzunduk; Erdoğan gibi bir sesin hasretiyle büyüdük.
Bizi o vakitler,
'ın “
" veya
nın “
" mısraları teskin ederdi.
Henüz 13-14 yaşındayken belimizde çakar almaz bir silah,
'nun
'ndan mısralar yazardık duvarlara: “
"
Erdoğan'ımız yoktu ama mısralarımız vardı. Şimdi Erdoğan'ımız var “mısralarımız" yok!
Sayın Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz gecesi telefonda “
" vurgusu nasıldı öyle, bütün ölümleri öldürmüşçesine…
Hele o “
" resti neydi öyle.
Bu bakımdan şimdiki gençler çok şanslı.
'deki bir programda “Reis"in bu soylu çıkışının altını çizip AK Parti'li gençlik teşkilatları hakkında birkaç şey söyledim. Manidar olan sözlerimin çarpıtılması veya 17- 25 Aralık 2013 öncesi bir videonun sonrasıymış gibi sunulması densizliği değildi. Manidar olan söz konusu konuşmanın yayımlandığı Perşembe gecesi değil de, 3 gün sonra tepki gösterilmesiydi.
Meydanlardaki AK Parti'li gençlere söylediğim bir şey yoktu. Nasıl söyleyebilirdim ki; dedim ya, 3 oğlum da onlarla birlikteydi.
Hayır, 15 Temmuz gecesi için de söylediğim hiçbir şey yoktu; çünkü o an canhıraş şekilde vatanımızı kurtarmak için sokaklara dökülmüş, tankların karşısına dikilmişlerdi.
Dillerinde de en yüce kelam, Allahu Ekber vardı.
(Şehid
kardeşim yaşasaydı 15 Temmuz'un en güzel fotoğrafını çekerdi…)
Demem o ki, ellerindeki mukavva kağıtlara tükenmez kalemlerle yazı yazmak zorunda kalan meydanlardaki gençlerimize 15 Temmuz devrimini yansıtan çarpıcı (elbette parti spotu değil) dövizler verilemez miydi?
'daki kardeşlerimiz
işaretini armağan etmişlerdi zalimlere boyun eğmeyenlere, yani, yeryüzünün tüm mazlumlarına.
Peki bizim o şanlı 15 Temmuz direniş destanımızı yeryüzünün tüm mazlumlarına taşıyacak herhangi bir sembolümüz, sloganımız, sözümüz neden yoktu? Sözümün alt metninin de üst metninin de hülasası bundan ibaretti.
Şükür ki şükür bir Allah'ımız, tanklarına kafa tutan gençlerimiz ve bir de Erdoğan'ımız var.
Buraya kadar düştüğüm nota “BU BİR" diyelim.
Yok biz çok harikaydık; teşkilatta bu işlerle meşgul olan arkadaşlarımız çok üretkendi diyorsanız, sözüm yok.
Hatta, madem öyle, size bühtan ettiğim için özür dilerim.
Buna da, “İKİ" diyelim.
Şimdi herkes bu seçeneklerden kendine yakışanı seçsin.
Bakınız…
Çakalların ve fırıldakların kol gezdiği bir dönemde, velhasıl, herkesin ganimet peşine düşmüşcesine 15 Temmuz direnişini pazarlamaya kalkıştığı bu netameli günlerde malum “
" içerde bıraktığı parçaları da “
" da bana bu dünyada hiçbir şey yapamaz. Zira bu dünyanın hiçbir nimetine zerre minnet eylemem.
Erdoğan'ın yanında duran yazarlarla hesaplaşmak isteyenlerin oyununa gelirseniz üzülürüm o kadar.
Meydanlardaki o türküde, “
" denilmiyor muydu?
Dostunuzu düşmanınızı iyi tanıyın yeter.
Bu arada,
24'ünde.
'ın oğluna “
" demişti. Malumunuz
kaçak. Hadi gençler, “
" mi ne diyeceksiniz deyin şu Biden'a; tweetleri boşa harcamayın.
PKK, AK Parti Beytüşşebap İlçe Gençlik Kolları Başkanı
'ı şehid etti. Şehitler yolumuzu aydınlatan kutsal meşalelerdir.
'in dediği gibi, “
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.