ANAP lideri
özelleştirme projelerini bir bir ortaya koymuş sıra
'ne gelmişti.
sonrası “demokrasiye” geçiş günleriydi. “Demokrasiye” demeyelim de, “
” diyelim.
Çok partili hayat da öyle sandığınız kadar çok partili değildi.
'in müsaade etmediği hiçbir parti kurulamazdı. Müsaade ettiği partilerde de aktif görev almak takdirine kalmıştı. Akredite etmediklerinin siyasi hayatı başlamadan bitmiş demekti.
o dönemde de gazeteciydi ve
'e “
” demek şöyle dursun, uçağından inmiyordu.
Yıl 1983'tü.
Işıklar içinde yatası
, o dönemde arzı endam eden
'nin lideriydi.
Halkçı Parti'nin siyasi skalada illaki bir yerini saptayacak olursak, günümüz CHP'sine tekabül ettiğini söyleyebiliriz.
Lakin…
Halkçı Parti lideri Necdet Calp'ın söylemine karşılık arayacaksak CHP lideri
'nu değil, “
HDP'nin bağlamacı eşbaşkanı
”nı gösterebiliriz.
Zira…
Boğaziçi Köprüsü'nün özelleştirilmesi sadedinde merhum
'a, “
Satamazsınız beyefendi, satamazsınız
” demişti.
Emprovize bir çıkış yerine profesyonelce tasarlanmış bir kurgu için lansman çalışması yapmayı deneseydi, “
Sana köprüyü sattırmayacağız
” diyeceği muhakkaktı.
Aklımda kaldığı kadarıyla,
'ın bu çıkışı, dönemin
gazetesinde “
”ın, “
seni başkan yaptırmayacağız
” etkisi yaratmıştı.
Erken dönem Gezicilerimiz ve telmaşa devrimcilerimiz bi ufaktan coşmuştu.
O kadar ki…
Boğaziçi Köprüsü'nün özeleştirilmesine karşı çıktı diye Necdet Calp'ten bir
üretmedikleri kalmıştı.
Boğaziçi Köprüsü'nün yapılmasına da özeleştirilmesine de aynı oranda karşı çıkan “değişik” insanlardı.
***
“
Seni başkan yaptırmayacağız
,” dediniz, ama, “
Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasına izin vermeyeceğiz
,” demediniz.
Dahası, Yeniden Büyük Türkiye'nin önünü keseceğiz, Milli Çözüm Sürecini durduracağız, barış sürecini bozguna uğratacağız, bölgede hesapları olan emperyalistlerin taşeronluğunu yapacağız, paralel yapının devletin kılcal damarlarından sökülüp atılmasına engel olacağız, darbeye aş erenlere yollar döşeyeceğiz, paralelcilerin Süleyman abisinin 26 Ekim 2013'te dediği gibi yeniden çatışmalı ortamı geri getireceğiz, demediniz.
Fakat…
“Üçüncü
”ın nüfuz casusları,
'ın bilumum adamları,
'dan
'ye kadar tüm paralel medya sakinleri sanki demişsiniz gibi havalara uçtular.
Neden acaba?
***
Onu yaptırmayacağız, bunu yaptırmayacağız, şunu yaptırmayacağız, iyi güzel de, siz ne yapacaksınız peki?
Daha doğrusu ne yaptınız?
vekaletiyle
'ye “
” teklifi yaptınız. Bunu inkâr edemeyiz.
Başka?
Irkçı manşetleriyle bilinen “
”in
!sünün umudu haline geldiniz. Öyle ki, Kürtlerin lehçesiyle açık seçik alay eden köşe yazarlarının bile desteğine “mazhar” oldunuz.
Başka?
Mülâanecilerin arka kapılardan ziyaret ettiği partiye döndünüz.
Başka?
Kimi zaman zevahiri kurtarmak için
'ya lagaluga ettiniz, ayarı yiyince de şappadak yerinize oturdunuz.
Başka?
Aldığınız oylarla
'nın “
” başlatmasına cesaret verdiniz. Aldığınız oyların üzerinden konuşan ve bu oylar kendilerine verilmişçesi ne açıklamalar yapan Kandil'dekilere tek laf etmediniz.
Başka?
Bir
'lının feryadı üzerine
'ye yardıma koştunuz. “
” pozlarına büründünüz. Ayaklanın çağrıları yaptınız. Halk size dönüp bakmadı. Baksaydı, “
” yapacaktınız.
'in bir esprisinden mülhem söyleyecek olursak, iyi ki devrim yapmak için salon tutup depozit vermediniz. Paranız yanardı.
O değil de, 80 milletvekili ve 100'ü aşkın belediyelerle ne işe yarıyorsunuz?
Bunca oyu Aydın Doğan'ın adamlarına bağlama çalmak için almadınız ya!
Maharet siyaseti kilitlemek veya ona buna karşı çıkmaksa, kusura bakmayın ama, bu konuda
'nin tırnağı bile olamazsınız.
Her şeye hayır dedi işte; yüzde 60 bloka, koalisyona, seçim hükümetine üye vermeye, hatta “başbakan” olmaya, ila ahir.
Siyaset derseniz, o da sizin kadar yapmamayı başarıyor. Mesela, “
” dedi. Siz de zaten Bahçeli'nin ürettiği bu “siyasete” zemin hazırlamanın dışında “siyaset” üretmediniz.
En azından…
Sayın Bahçeli'nin gözleri sizin gibi ne
'e ne
'e bakıyor.