EDISYON:

Ah, Ahmet abi

00:0023/07/2010, Cuma
G: 3/09/2019, Salı
Salih Tuna

Necip Fazıl Kısakürek üst kattan “Ahmet… Ahmet… Ahmeeet…” diye bağırdığında, Ahmet abi muhtemelen Büyük Doğu''nun “mutfağıyla” alakalı bir işle meşguldü.“Eyvah, üstada bir şey oldu!..” endişesiyle merdivenlerden hızla tırmanarak yanına seğirtti.Üstadın elinde elma ve portakal ikram ettikleri tabağın kenarına açık vaziyette iliştirdikleri sustalı bıçak vardı.“Bu nasıl kapanıyor yahu?!..”Belli ki uzun süre uğraşmış kapatamamış, kapatamayınca da ifrit olmuştu.Ahmet abi sustalı bıçağın düğmesine suhuletle

Necip Fazıl Kısakürek üst kattan “Ahmet… Ahmet… Ahmeeet…” diye bağırdığında, Ahmet abi muhtemelen Büyük Doğu''nun “mutfağıyla” alakalı bir işle meşguldü.

“Eyvah, üstada bir şey oldu!..” endişesiyle merdivenlerden hızla tırmanarak yanına seğirtti.

Üstadın elinde elma ve portakal ikram ettikleri tabağın kenarına açık vaziyette iliştirdikleri sustalı bıçak vardı.

“Bu nasıl kapanıyor yahu?!..”

Belli ki uzun süre uğraşmış kapatamamış, kapatamayınca da ifrit olmuştu.

Ahmet abi sustalı bıçağın düğmesine suhuletle basar basmaz şappadak kapandı.

Üstadın gözleri hayretle açıldı: “Çok büyük adamsın Ahmet…”

Ahmet abi sıradan insanların kolaylıkla yaptıkları işlerde “dahilerin” kimi zaman ne kadar zorlandıkları üzerine getirmişti bunu.

Ah ne güzel anlatırdı, anlatamam!

Necip Fazıl''dan Sezai Karakoç''a, Nuri Pakdil''den Rasim Özdenören''e, Cahit Zarifoğlu''ndan (abisi) Erdem Bayazıt''a kadar o denli etkileyici anlatırdı ki, Aleksandr Sokurov''un tek planda anlattığı “Rus Hazine Sandığı” öyle değil.

Öyle ki…

O dergilerin yayımlandığı dönemlerde dolaşır; o şiirlerin, öykülerin, oyunların yazıldığı yerleri adeta solurdunuz.

Sezai Karakoç''un birçok şiirini ezbere okur, kimi mısraların bölge coğrafyasıyla irtibatını kurardı.

Sinemayı zaten künhüne varıncaya dek bilirdi.

TRT tarihinin en müthiş yapımlarından Bir Adam Yaratmak, Çok Sesli Bir Ölüm, Küçük Ağa, Denizin Kanı, Dönemeç hep onun sayesinde gerçekleşmişti.

Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Mavera''nın sesiz kahramanlarındandı.

Faulkner''dan Joyce''a, Şeyh Galip''ten Mevlana''ya kadar anlatır; bir ırmak gibi gürül gürül akan tok sesinde heybetli ve revnaklı kelimeleri can bulur, can kulağınızı mest ederdi.

Birçok insana sahip çıkmış, birçoğunun yetişmesine de ön ayak olmuştu.

Sadece bilgi birikimini paylaşmakta değil, maddi bakımdan da çok cömertti.

Öğrencilik yıllarımızda, 80''li yılların ortasında, ortak tanıdığımız birinin maddi ihtiyacından bahsetmiştim. Hiç düşünmeden elini cebine daldırmış; cebindeki bütün parayı avucunun içinde hiç bakmadan uzatmıştı.

Ben de ne kadar olduğuna bakmadan emaneti “sahibine” ulaştırmıştım.

Haldan bilen, haldan anlayan, olağanüstü diğerkam, hulasa, müthiş adamdı.

Ahmet Bayazıt''ın vefat ettiğini dünya ahiret kardeşim Osman Ağırman haber verdiğinde, “Yapma abi… yapma abi… yapma abi…” diye inledim durdum telefonda!

Halbuki yapılacak bir şey yoktu: Her nefs ölümü tadacaktı.

Lakin mahzun kalmak yok mu?!..

Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt''ın ardından şöyle yazmıştı: “…bir zamanlar Eyüp Sultan Camii''nin avlusundaki çınarın dibini mekân tutmuş olan kanadı kırık leylekler vardı. Onlar kanatları kırık olduğu için öteki leyleklerle birlikte uçup göçemezlerdi. Kendimi, şimdi, bu dünyada onlardan mahrum kalmış o kanadı kırık mahzun leyleklere benzetiyorum…”

Ah kanadı kırık leylekler…

Ah, Ahmet abi…

Ah!..

Ahmet abinin ne zaman yanına gitsem, gurbetten “baba ocağına” dönmüş gibi kendimi güvende hissederdim.

Çünkü karşımda bir “Adam” vardı: Tastamam bir ADAM!

Rabbim!

Ahmet abi''yi arşın gölgesinde gölgelenenlerden eyle. Erdem abiyle, Cahit abiyle, Alaattin abiyle, Akif abiyle el ele, kol kola Efendimize (s.a.v) komşu eyle. Cemalullahı seyredenlerden eyle. Hiçbir konuda mahcup eyleme, mahzun eyleme. Sonsuz rahmet eyle…

Amin.

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.