Son dönemde Türkiye’de yaşanan olayları, sadece bizim ülkemizde oluyormuş gibi düşünmek doğru değil. Amerika’nın başlattığı ticaret savaşlarıyla beraber bugüne kadar yaptığı birçok anlaşmayı tek taraflı iptal etmesi ile bazı önemli ülkelere ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulaması, dünyadaki siyasi ve ekonomik yapının tekrar dizayn edilmesini gerektirecek.
Ülkelerin bu gelişmelerden olumsuz etkilenmeleri nedeniyle hem kendi içlerinde (yeni siyasi birliktelikler kurmaları) hem de uluslararası boyutta yeni arayışlara girmeleri (BRİCS-T, Emerging-7 v.b.) gibi sonuçlar doğacaktır.
Bahse konu durumlara öncelikle kendi ülkemiz açısından bakacak olursak; siyasi olarak en istikrarlı ülkelerden birinin, özellikle 24 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye olduğunu görüyoruz.
Ekonomi tarafına baktığımızda, özellikle ABD menşeli rating kuruluşları ve yatırım fonlarının TL’yi zayıflatarak ekonomik dengeleri bozma çabaları, geçen hafta da rahip Brunson’ın serbest bırakılmamasından dolayı yaptırım kararı kısa sürede sonuç veriyor gibi gözükse de alınan tedbirlerle uzun vadede dengeye oturacaktır.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen;
Enflasyona baktığımızda, Temmuz ayı enflasyonu beklentilerin altında artarak yavaş yavaş önümüzdeki dönemde düşeceğini gösterdi.
Gerek sanayi üretimimizdeki yükseliş ve ürün ihracatında yakaladığımız artış trendi gerekse turizm sektöründe yaşadığımız hızlı gelişme, büyümenin yılın tamamına dengeli bir şekilde yayılarak % 5 civarında gerçekleşeceğini gösteriyor.
Geçtiğimiz yıl % 10,9 seviyesine ulaşan işsizlik oranımız bu yıl yüzde 9,6 ile tek haneye geriledi. İşsizlik oranının da yine yıl boyu dengeli bir şekilde gerilemeye devam etmesini bekliyoruz.
Temmuz’da kapasite kullanım oranı ve reel sektör güven endeksinde bir önceki aya göre kısmi bir gerileme olmasına rağmen, gelecek dönem üretim beklentilerindeki iyileşmeyle beraber yatırım eğilimindeki zayıflamanın yine de sınırlı olduğunu görüyoruz.
Tüketici güven endeksi Temmuz ayında bir önceki aya göre %4 artarak 70,3 seviyesinden 73,1 seviyesine yükseldi. Böylece endeks 2016 Ekim ayından bu yana en yüksek seviyesine ulaşmış oldu.
Ayrıca, sektörel güven endeksleri olarak tanımlanan hizmet sektörü güven endeksi, inşaat sektörü güven endeksi ve perakende ticaret sektörü güven endeksi Temmuz ayında bir önceki aya göre yükselmeye devam etti.(sırasıyla %0,7- %2,4 - %3,1)
Türkiye siyasi ve ekonomik olarak bazı sıkıntılar yaşarken, sanki diğer dünya ülkeleri güllük gülistanlık. Oysa ki küresel ekonomi ile jeo-stratejik çatışmaların iç içe geçtiği bu dönemde, uluslararası zeminin oldukça kaygan ve küresel ekonominin son derece değişken olduğu bir süreci yaşıyoruz.
Özellikle ABD’nin başlattığı ticaret savaşlarının, son dönemde Avro Bölgesi, Japonya, Çin ve ABD’de sanayi üretimi, güven ve bilançolar başta olmak üzere açıklanan bazı verilere zarar verdiğini görüyoruz.
Dünyanın önde gelen finans kuruluşları, yükselen tarifelerle artan maliyetin trilyonlarca dolara ulaşabileceği uyarısında bulunuyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) kısa süre önce yayımladığı Dünya Ekonomik Raporu’nda, ticaret savaşlarının direkt etkisiyle küresel büyümenin 2020 yılına kadar 0,5 puan daha düşebileceğini bildirdi. Yaklaşık 90 trilyon dolarlık dünya ekonomisinin, yüzde 0,5 daha az büyümesi 450 milyar dolarlık kayba işaret ediyor.
Ekonomik gelişmelerin yanında diğer ülkelerdeki siyasi yapılara baktığımızda;
ABD’de, Senato’nun ve Temsilciler Meclisi’nin üçte birinin değişeceği 6 Kasım’daki seçimlere gidilirken, Cumhuriyetçilerin ciddi oy kaybı yaşayacakları endişesi var.
İngiltere’de hükümet, kritik konumdaki 5 bakanın istifası ve Brexit sürecinde parlamentodan aldığı darbeler nedeniyle zor günler yaşıyor.
Almanya’da yakın zamanda kurulan Merkel hükümeti, mülteci krizi nedeniyle dağılma tehlikesiyle karşı karşıya.
AB’nin ve ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlara devam etmeleri ekonomiyi ciddi şekilde sarsmaya devam ediyor. En son ABD Hazine Bakanlığı, Rus bankası Agrosoyuz Commercial Bank’a yaptırım uygulanacağını açıkladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen ay nükleer anlaşmadan çekildiğini ve yeni yaptırımların uygulanacağını açıkladığı İran’ın ekonomisi, olumsuz yönde etkilenmeye devam ediyor. Ülkede işsizlik ve pahalılık gibi ekonomik sorunların gittikçe arttığı görülüyor.
Sonuç olarak ABD’nin dengesiz politikaları yüzünden, dünyanın önde gelen ülkeleri sıkıntı yaşamaya devam ediyor. Türkiye ise;
Rahip Brunson’ın serbest bırakılmaması nedeniyle ABD’nin ülkemize yaptırım kararının ardından, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin 400 projeyi içeren 100 günlük eylem planını kamuoyuna açıkladı.
100 günlük eylem planında ulaşımdan enerjiye, ekonomiden sanayiye, dış ticaretten şehirciliğe, dış politikadan savunmaya, eğitimden sağlığa, tarımdan teknolojiye, turizmden gençlik ve spora birçok başlıktaki hedefler yer alıyor.
Türkiye güçlü lideri ve hükümetiyle bu hedeflerini gerçekleştirmek için dışarıyla mücadele ederken, sevindirici gelişme; ABD’nin yaptırım kararları karşısında muhalefetin de hükümetle birlikte bu yaptırımların karşısında durması. Özellikle, bugüne kadar milli ve yerli bir duruş sergileyemeyen, 15 Temmuz hain darbe girişimine kontrollü darbe diyerek ABD’nin ve Fetö’nün ağzıyla konuşan CHP ile FETÖ tarafından kurdurulduğu imajını ve söylemini bir türlü yok edemeyen İYİ Parti’nin bu duruşu, Türkiye açısından çok önemli.
Ne demişler; bir musibet bin nasihatten daha iyidir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.