Yeni dönem

04:0012/07/2018, Perşembe
G: 12/07/2018, Perşembe
Rasim Özdenören

Adına isteyen Üçüncü Cumhuriyet desin, ister Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı dönemi desin Türkiye 24 Haziran seçimleriyle bir Yeni Dönem’e girdi. 95 yaşını sürmekte olan Parlamenter Sistem kapandı, yeni dönemin kapısı açıldı.Yeni dönemle birlikte ülkenin önüne yeni bir gelecek açıldı.Yeni dönem elbette güllük gülistanlık bir ortamla açılmadı.Geçmiş dönemin bütün problemleri yeni dönem tarafından tevarüs edildi.Parlamenter sistemde üstesinden gelinemeyen ne kadar problem varsa, yeni dönem, o problemleri

Adına isteyen Üçüncü Cumhuriyet desin, ister Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı dönemi desin Türkiye 24 Haziran seçimleriyle bir Yeni Dönem’e girdi. 95 yaşını sürmekte olan Parlamenter Sistem kapandı, yeni dönemin kapısı açıldı.



Yeni dönemle birlikte ülkenin önüne yeni bir gelecek açıldı.

Yeni dönem elbette güllük gülistanlık bir ortamla açılmadı.

Geçmiş dönemin bütün problemleri yeni dönem tarafından tevarüs edildi.

Parlamenter sistemde üstesinden gelinemeyen ne kadar problem varsa, yeni dönem, o problemleri aşmak için başlatıldı. Parlamenter sistem kendi içinde bir kısır döngüye girmiş bulunuyordu.

2002’den bu yana bu problemler çözüle çözüle 24 Haziran’a kadar gelindi. 24 Haziran eski dönemi kapamanın son darbesini indirdi. Ve 9 Temmuz 2018 günü Cumhurbaşkanı’nın andıyla yeni dönem kuvveden fiile intikal etmiş oldu.

Eski dönem, çözülmesini bekleyen bir sorunlar yumağı devretti Yeni Dönem’e...

Bu sorunları hukukî (idare de bunun içinde), iktisadi ve diplomasi sorunları olarak üç başlık altında özetleyebiliriz.

Hukukî sorunların başında Anayasa’nın yeni koşullara uyarlanması ve diğer yasaların (ana başlıklar halinde, adalet, vergi reformu, eğitim vb. Ki eğitim Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun ilgasını gerektirdiği için ayrıca Anayasa meselesi içinde öngörülmesi gereken bir konu) yeni koşullar karşısında yeniden düzenlenmesi çalışmaları ön alıyor. Bunlar uzun vadeli çözümler istiyor ve çözümler de bugünden yarına üstesinden gelinebilecek hususlar değil. Yürürlükteki Anayasa’nın ilk üç maddesinin kaldırılması başlı başına bir demokrasi problemi oluşturuyor. Kamuoyunun henüz bu değişikliğe hazır olup olmadığı bir soru konusu. Ne var ki, bu ülkede demokrasinin önündeki apis öküzünün de bu maddeler olduğu bellidir. 24 Anayasası’nı ve daha sonraki Anayasaları gerçekleştiren iradenin sonraki kuşakların iradesini ipotek altında tutması kabul edilebilir bir husus değildir. Burada konu olan husus, bu maddelerin kaldırılmasının teklif bile edilemeyeceğine ilişkin irade kısıtlamasıdır. Yoksa o maddeler kaldırıldı diye başkentin, resmi dilin vb. değiştirilmesi önerilmiyor...

İktisadi alanda enflasyonun, faizin, döviz kurlarının yüksek oranlarda seyretmesi, işsizlik sorununun can sıkıcı düzeyde olması ilgili bakanlıkların önündeki devsel sorunlardır. Bu sorunlarla bağlılaşım halinde ticari hayattaki ödeme sıkıntısı, yatırımların optimizasyonu, keza üretim eksikliği başa çıkılması gereken konular arasındadır...

Terörün basit ve salt bir iç politika sorunu olmadığı söylenmeden de bilinen bir olgu... Seçim kampanyası esnasında AB ülkelerinin teröristlere destek çıkarken, legal adaylara geçit vermemesinin ve Tayyip Erdoğan’a fütursuzca gösterilen husumet tavrının arkasında yatan reel nedenin kökeni araştırılmalı kanısındayım. Husumetin kökenine inilip isabetli teşhis yapıldığında çaresinin bulunması kolay olur. Türkiye şimdiye değin izlediği dış politika stratejisinde Doğu ve Batı ile Kuzey ve Güney ile dengeli ilişkisini geliştirerek günümüzdeki saygın konumunu elde etti. Bu konumun sağlıklı biçimde sürdürülmesinin izhar edilen husumet tavrına tepki göstererek değil, onu anlamaya çalışarak cevap verilmesine bağlı olduğu kanısındayım.

Bütün bu sorunların, kolay olmasa da, üstesinden gelineceğine olan inancım, dilek yerine de geçsin isterim.

#Türkiye