Modern dünya yalan fitne ve savaş

04:004/10/2018, Perşembe
G: 4/10/2018, Perşembe
Rasim Özdenören

Bir yerde fitne ve fesat varsa onun kökeninde yalanı aramalı...Savaşlar da en dibinde, kökeninde bir fitne ve fesat ürünüdür...Öyleyse fitne nedir?Fitne, sözlükte tecavüz, alavere, hengâme, keşmekeş, teşevvüş kelimelerinin her birine karşılık gelse de, kavram bu kelimelerin toplam anlamına denk düşüyor.Keza fesat kelimesi de bozguncu, fasit, arabozan, münafık, nifakçı, kışkırtıcı, hainlik, melanet, habislik, alçaklık, cibilliyetsizlik, şer kelimelerinin toplam anlamını içeren bir kavram...Fitne

Bir yerde fitne ve fesat varsa onun kökeninde yalanı aramalı...

Savaşlar da en dibinde, kökeninde bir fitne ve fesat ürünüdür...

Öyleyse fitne nedir?



Fitne, sözlükte tecavüz, alavere, hengâme, keşmekeş, teşevvüş kelimelerinin her birine karşılık gelse de, kavram bu kelimelerin toplam anlamına denk düşüyor.

Keza fesat kelimesi de bozguncu, fasit, arabozan, münafık, nifakçı, kışkırtıcı, hainlik, melanet, habislik, alçaklık, cibilliyetsizlik, şer kelimelerinin toplam anlamını içeren bir kavram...

Fitne ve fesat kelimelerinin ortak paydası ise yalan...

Taraflar arasında güven yitiminin kaynağı da yalandır...

Modern savaşların kökeni yalana dayanır... Bu savaşların başlaması için kökende reel nedenleri bulmak zordur. Yalan, gerçeğin üstünü öylesine örtmüştür ki, gerçek olan kara bulutların arkasında görünmez hale gelmiştir. Bahaneler gerçek olarak kabul görmüştür.

Sadece modern savaşlar değil, konvansiyonel savaşların kökeninde de fitne ve fesat faktörünü bulmak zor değil.

Hz. Osman ile Hz. Ali dönemleri boyunca sahabeler arasında geliştirilen fitne ve fesadın kaynağı Yahudi Abdullah ibni Sebe tarafından körüklenen koğuculuk olayıdır... Sahabeler bu fitnenin üstesinden hac döneminde birbiriyle karşılaşıp yüzleşerek gelmişlerdir...

Bazılarınca modern zamanların dönüm noktası Victor Hugo’nun “O bir savaş değildir, dünyanın yüzünün değişmesidir” diye nitelediği Waterloo savaşıdır... Stefan Zweig bu savaşı da anlattığı Yıldızın Parladığı Anlar kitabında, savaşın hemen sonrasında savaşın sonucunu bildirmek üzere rüzgâr hızıyla Londra’ya giden Rothshild’e de değinir. Londra’ya varan bu adam, henüz kimselerin duyup öğrenmediği bu haber sayesinde İngiliz borsasını altüst etmeyi başarıyor. Bu dâhice hareketiyle bir başka imparatorluk, bir başka hanedan kuruluyor: Rothshild’in Para İmparatorluğu... Ancak olay Zweig’ın değindiği gibi masumca değil. Rothshild bir an önce Londra’ya İngilizlerin yenildiği yalanını uçuruyor. Paniğe kapılan Londra borsasında senetlerin değeri nerdeyse sıfıra yaklaşıyor. Bu senetleri yok pahasına satın alan bu sahtekâr, günler sonra Londra’ya galibiyet haberi gelince coşan borsaya aynı senetleri yüksek fiyatla borsaya sürüyor...

Dostoyevski 1880 yılında yaptığı Puşkin Üzerine Konuşma’sında önümüzdeki yüzyılda dünyanın şimdiye kadar görmediği çapta bir savaş olacak, der. Ve ekler: bu savaşın sonunda herkes kaybedecek, bir Yahudiler kazanacak... Bu kehanet 1914-18 yılları arasında gerçekleşir. Savaşın tek kazananı gerçekten Yahudiler olur. Çünkü İttifakçıları da İtilafçıları da o desteklemiştir. Hangi taraf kazanırsa kazansın savaşın sonunda yapılacak antlaşmayı o dikte edecektir...

Türkiye’de vuku bulan son devalüasyon acaba masum bir iktisadi dalgalanma olayı mıdır yoksa siyasal bir girişimin sonucu mudur? İktisadi hayatın temel nirengileri sağlamca yerinde dururken, karayollarında tırlar kamyonlar yolcu otobüsleri yoğun bir trafik akışı sergilerken ilgilileri konu üzerinde bir daha düşünmeye davet etmek isterim... Bu olayın arka yüzünde de acaba bir fitne ve fesat parmağı mı bulunuyor?

#Modern dünya
#fitne
#savaş