Kan dökme egzersizi

04:0018/10/2018, Perşembe
G: 18/10/2018, Perşembe
Rasim Özdenören

Kan dökme egzersizi: adı uygarlık...Batı dünyasına bakılırsa kan dökme aleyhine en keskin retorik orada geliştirilmiştir.Ama dökülmemesi gereken kan kimin kanıdır?Bir beyaz Amerikalıya bakarsanız, kara derili bir insanın kanı kırmızı mı yoksa kara mı diye test etmek için onun kanını dökmek mubahtır.Keza Afrika’dan kaçırılan insan, kaçırmaya direnirse onun kanını dökmekte de sakınca yoktur.Kaçırılan bir Afrikalı kendi dilini konuşursa, bir kara derili kadın bebeğine kendi dilinde ninni söylerse onu

Kan dökme egzersizi: adı uygarlık...

Batı dünyasına bakılırsa kan dökme aleyhine en keskin retorik orada geliştirilmiştir.

Ama dökülmemesi gereken kan kimin kanıdır?

Bir beyaz Amerikalıya bakarsanız, kara derili bir insanın kanı kırmızı mı yoksa kara mı diye test etmek için onun kanını dökmek mubahtır.

Keza Afrika’dan kaçırılan insan, kaçırmaya direnirse onun kanını dökmekte de sakınca yoktur.

Kaçırılan bir Afrikalı kendi dilini konuşursa, bir kara derili kadın bebeğine kendi dilinde ninni söylerse onu öldürmek, dilini kesmek caizdir.

Beş kuruşluk çıkar için birbirinin gözünü oymak veya onu çarmıha germek için başka gerekçe bulmaya gerek yok. Çıkarını korumak katl için bir başına yeter nedendir.

Yeryüzünün en barbar katliamları Avrupa ülkelerinde gerçekleştirildi.

İkinci Dünya Savaşı’nın 70 milyon kişinin hayatına mal olduğu söyleniyor. 70 milyon... Avrupa’da kaç ülkenin nüfusuna denk gelir bu rakam?

Bütün bunlar uygarlık adına yapılıyor. Avrupa uygarlığı kan-ölüm-ateş sacayağı üzerine yerleşmiştir.

Dostoyevski boşa söylemiyor: “İnsanın medeniyete kavuşmakla belki eskisinden daha iğrenç bir hal aldığı yüzde yüzdür. Eskiden hak uğruna kan dökülürdü; bunun için lüzum görülen kimseler rahatça temizlenirdi. Zamanımızda öldürmeyi suç saydığımız halde gene de kötülük yapmaktan kendimizi alamıyoruz. Hatta işi eskisinden de çok azıttık.” (Yeraltından Notlar, çev. Nihal Yalaza Taluy, MEB Y. 1963, s. 25).

Kimileri gibi soyut bir savaş karşıtlığı değil bizim tutumumuz. Savaşın nedeni ön almalı. Savaş ne için veriliyor? Bir hak uğruna mı? Bir hakkın tahakkuku mu ön alıyor yoksa çıkar mı?

Salt çıkar için bir savaş veriliyorsa, o, artık savaş olmaktan, savaş kavramı içinde mütalaa edilmekten çıkar zulme dönüşür... Öç de caizdir, o da insanın doğal yönsemesi cümlesindendir. Ama öç de zulme dönüştürülemez, dönüştürülmemeli. Adalet bir ölçüde de öç duygusunun yatıştırılmasına matuf bir girişimdir.

Halen yeryüzünü kaplamış olan fitne fesat ortamında çıkarılan kavganın mahiyetini yeterince kavramamız gerekiyor. En dibinde, kökeninde kimi ülkelerin başka kimi ülkelerin zenginliğini talan etmeye, sömürmeye dönük bir savaşım veriliyor. Böyle bir savaşımı haklı çıkarabilmek için insanın mantığını kanırtmak da yetmez.

Ama bu maksatla çıkarılmış olan savaşımı önlemek için gösterilen çabanın adı cihattır. İkisi arasındaki farka dikkat isterim.

Uygarlıktan ne anladığımıza bakmalı. Ne bekliyoruz uygarlıktan? Gözü dönmüşçesine kan dökmeyi mi, barışı mı?

#İnsan
#Şiddet