Hak batıl terör ve biz

04:004/05/2017, Perşembe
G: 17/09/2019, Salı
Rasim Özdenören

20. Yüzyılın temel özelliklerinden biri de halen devam etmekte olan terör olgusuydu...



Terör bazı devletlerin kurulmasında veya kurulu düzene talimat dikte edilmesinde bir araç olarak kullanıldı. Halkların, siyasal otoritelerin üstünde bir tehdit unsuru olarak denendi, tasarruf edildi. Kimi yerlerde bu gayrimeşru tehdit gücü başarı da kazandı. Bu durum da kimilerini cesaretlendirdi ve terör neredeyse bazı devletlerin elinde yasal bir silah gibi kullanılmaya başlandı. O kadar ki, dünyanın süper diye anılan güçleri bile ya mevcut terör odaklarından yararlanmanın yolunu bulmaya çalıştı veya bizzat kendileri yeni terör odakları kurmaktan, kurulmuş olanlardan yararlanmak istedi.



Başkan Trump'ın ABD'de yaşayan Müslümanları olsun, bazı komşu ülkeleri olsun zapturapt altına alma arzusu ve bu arzusunu alenen beyan etmesi aslında bir terör tehdidinden başka bir şey değildi. Ve temelde asırlardır lanse edilen amerikan ruhu'na da aykırı bir tutumdu. Allah'tan, ABD Başkanları seçilir seçilmez görev başına gelmiyor. Yaklaşık üç ay kadar bir hizmet içi eğitimden geçirildikten sonra işbaşı yapıyorlar.



Mesele o değil. Mesele, gayrimeşru güçlerin meşru otoriteler üstünde terör marifetiyle bir yaptırım unsuru olma niyeti... Referandum öncesi bütün dünyada Türkiye aleyhine, özeldeyse Tayyip Erdoğan aleyhinde bir kampanyanın yürütülmesi olgusu da, işbu terör olgusundan arındırılmış bir olay değildir. Bu cümleyi bir “kan davası” gütme maksadıyla söylemiyorum. Yaklaşık yüz yıldan bu yana artık ülke içi ve ülkeler arası siyasal ilişkilerde terörün nerdeyse meşru görülen bir baskı unsuru olarak kullanılmaya başlanmış olmasına işaret ediyorum.



Yaklaşık son otuz yılın bir başka evrensel olgusu küreselleşme... Rusya'da sosyalizmin çökmesinden bu yana dünya sisteminin egemenleri yeni kavramlar üretmeye çalıştı. Eski evrensel site telakkisinin yerine küreselleşme kavramı ikame edildi. Evrensel dünya sistemi veya dünya görüşü adı altında baskı altında tutulan uluslar veya ülkeler, kimin baskısı altında tutulduğunu biliyordu. Yani özne belli idi. Küreselleşme adı altında öngörülen kavramsallaştırmada özne belli olmadığından, ulusların veya ülkelerin baskı altında tutulması daha kolay oluyordu. Küreselleşme ile birlikte terör ve şiddet odakları da küresel güçler tarafından tasarruf edilmeye başlandı. Bu durumun pratik örneğini gene Türkiye'nin son 40 yılından bu yana ve referandum sürecinde yürütülen kampanyalarda görmek mümkün oldu.



İslam'ın hak ve batıl çatışması olarak adlandırdığı durum çeşitli pozisyonlarda varlığını korumaya devam ediyor. Bu durumu bilmek ve mahiyetini kavramak gerekiyor. Ne var ki, yürürlükteki bu durumun mahiyetini bilmek, ona sırt çevirmek değildir ve olmamalıdır. Onunla “beraber” yaşamanın çaresini araştırmaya bakmalı... Bu, onu hoş görmek, bağışlamak, yasal saymak demek de değil; bu, onun varlığını dikkate alma demektir. Dikkate alma ne gerektiriyorsa ona riayet etme...


#Batıl
#20. Yüzyıl
#ABD
#Donald Trump