|
Denizi kırbaçlatan kral

Pers kralı 1. Serhas (MÖ. 519 - 465) antik Yunanistan’ı istila etmek için Çanakkale Boğazını aşmıştır ve Dünya’nın ilk boğaz köprüsünü burada gemileri halatlar ile bağlayarak kurmuştur.



Köprü yıkılınca da, Pers hükümdarı denizi adamlarına kılıç ve sopalar ile dövdürerek cezalandırmıştır.

Olay şudur:

Pers kralı I. Serhas (Yunanca “kahramanlar kralı ”anlamında), yıllardan bu yana babası Darius’un Yunanlılara karşı başlattığı savaşı sürdürmek için hazırlanıyordu. MÖ. 484’te Serhas komutasındaki ordu Anadolu’ya vardı ve Çanakkale’de, Dardanel’in karşı kıyısında yer alan Abydos’a gemilerden bir köprü yapıp askerlerini boğazdan karşıya geçirdi.

Serhas’ın üç ila beş milyon dolayında askeri olduğu söylenir. Herodot, ordunun ırmakları içerek kuruttuğunu ve koca kentlerin erzakını tükettiğini de öne sürmektedir.

Abydos’dan başlayarak, kıyının bu noktasına doğru köprü kurmakla görevli olan işçiler iki köprü yapıyorlardı; birisi için Fenikeliler beyaz keten kenevir lifi, öbürü için Mısırlılar papirüs lifi kullanıyordu. Abydos’dan karşı kıyı yedi staddır. O büyük fırtına çıktığı zaman iki kıyı yeni birleşmişti ki, bütün halatlar koptu, sonuna gelmiş olan iş mahvoldu.

Bunu duyan Serhas fena öfkelendi; Hellespontos’a (Çanakkale Boğazı) üç yüz sopa çekilmesini ve bir çift bukağı takılmasını söyledi. Cellatlar gönderip “Hellespontos’u kızgın demirle dağlayın” diye emretti. Denizi döverlerken çılgın ve aşağılayıcı bir eda ile denize haykırıyordu:

“Deniz, deniz, sana bu cezayı efendin çektiriyor, çünkü ondan hiçbir kötülük görmediğin halde, sen ona kötülük ettin. İstesen de istemesen de Büyük Kral seni geçecek. Hiç kimsenin sana kurban kesmemesi haklı, çünkü sen suları pis ve acı bir dereden başka bir şey değilsin.”

Denize uyguladığı cezalar bunlardı; köprü yapımı ile görevli olanlara gelince onların da kafalarını kestirdi. (http://toplumvetarih.blogcu.com/canakkale-de-denizi-dovduren-kral/10234936).

Kral Serhas’a günümüz gözüyle bakıldığında akıl ve ruh sağlığı denize sopa attırıp bukağı vurduracak kadar bozulmuş olduğu söylenebilir. Dahası, onun aptal ve salak biri olduğu, abesle iştigal ettiği de düşünülebilir. Fakat acaba?

Olayın can alıcı noktası şu: Serhas ve adamları denize canlı muamelesi yapıyor. Günümüzde aptalca görünen bu olay, o gün gayet makul...

Kızılderili Şef Seatle’ın Büyük Şefe gönderdiği mektubu anımsayalım. Mektubunun bir yerinde, topraklarını satın almak isteyen Büyük Şefe (ABD Başkanı) şunu söylüyordu: “Biz toprağa ana bacı muamelesinde bulunuruz, siz fahişe muamelesi yapıyorsunuz!” Demek istiyordu ki, biz toprağı koruyup kollarız, o bizim anamız bacımız, kardeşimiz mesabesindedir; siz ise ona karşı hiçbir sorumluluk duygusu taşımıyorsunuz, parayla satın aldıktan sonra sorumluluk duymadan onu fırlatıp atıyorsunuz...

İnsanoğlunun çok uzak bir geçmişte değil, daha ikibin yıl gibi kısa bir zaman önce doğaya yaptığı muamele tarzı günümüz insanı için aptalca, salakça, abes görünecek kadar bize uzak kalmış...

Adil bir karşılaştırma yapıldığında acaba o günün insanı mı aptalca ve abes iş görüyordu yoksa günümüz insanı mı?

Denizin dili olsa da söylese: kraldan yediği dayaklı günlerden mi hoşnuttu, yoksa günümüzde plastik batağı haline getirildiği bu günden mi?

#Çanakkale
#Köprü
#Pers
#I.Serhas
5 yıl önce
Denizi kırbaçlatan kral
Esir Şehirlerin eserleri
Bu mel’un amacı nasıl engelleriz
İki dağ arasında
Enflasyonun sosyolojisi
Demokrasi mi piyasaları bozuyor, piyasalar mı demokrasiyi?