Batılda uzlaşmak batıldır

04:0030/07/2017, Pazar
G: 17/09/2019, Salı
Rasim Özdenören

Uzlaşma, insanlar arasında ahengin sağlanması bakımından önem taşıyan bir kavram. Uzlaşma adına verilen ödünlerin, üzerinde uzlaşma sağlanacak konu ile aynı mahiyette olması gerekir. Aksi takdirde, taraflar belli bir konu üzerinde karşılıklı olarak silah bırakışmasına gitmiş olabilir, ancak işbu bırakışma belli bir ilke düzleminde yerine getirilmemişse uzun vadede farklı ihtilaflara zemin hazırlar.Bu nedenle diyoruz ki, uzlaşma adına yanlış ödünler verildiğinde bunun ceremesi ilerde ortaya çıkar

Uzlaşma, insanlar arasında ahengin sağlanması bakımından önem taşıyan bir kavram. Uzlaşma adına verilen ödünlerin, üzerinde uzlaşma sağlanacak konu ile aynı mahiyette olması gerekir. Aksi takdirde, taraflar belli bir konu üzerinde karşılıklı olarak silah bırakışmasına gitmiş olabilir, ancak işbu bırakışma belli bir ilke düzleminde yerine getirilmemişse uzun vadede farklı ihtilaflara zemin hazırlar.


Bu nedenle diyoruz ki, uzlaşma adına yanlış ödünler verildiğinde bunun ceremesi ilerde ortaya çıkar ve bedeli mutlaka ödenmek zorunda kalır.

Hz. Ebubekir
zekât vermek istemeyen kabileye savaş açtığında,
Hz. Ömer
: “Onlar Müslüman, onlara kılıç çekmek doğru değil” diyerek itiraz ettiğinde bir doğruyu ifade ediyordu. Müslüman’ın Müslüman’a kılıç çekmemesi gerektiği hususundaki görüşün soyut bir doğruyu işaret ettiğinde kuşku yok.

Fakat bu doğru, yanlış bir bağlamda kullanılıyordu. Burada uzlaşma söz konusu olur mu? Burada uzlaşma batıla yol vermek, batıla evet demek anlamına gelirdi.

İmdi Hz. Ebubekir, Müslüman olduğu bilinen bir kabileye zekât vermediği için savaş ilân ettiğinde, hangisine hak vereceğiz? Hz. Ömer’in iddiası mı isabetlidir, yoksa Hz. Ebubekir’in iddiası mı?

Eğer Hz. Ömer’in iddiasını (kanaatini) doğru kabul edecek olursak, bu durumda zekât farzını yerine getirmeyen insanlara karşı bir yaptırım uygulamamayı öngörmüş oluruz. Ve bu öngörüyü diğer farzlara teşmil etmenin yolunu da açarız. Ve son tahlilde, bütün yükümlülüklerin cezasız (karşılıksız) bırakıldığı bir toplumsal kaosa kadar yollar açık tutulmuş olur.

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer’e karşı basit bir yöntem hükmünü işaretle fikrinin doğruluğunu ileri sürer, o “Ben, Resulullaha karşı uygulanmış muamelenin aynısının bana karşı da yapılmasını isterim” diyordu. O kabile Resulullah zamanında zekât borcunu ödüyordu, öyleyse o uygulamanın ipkası gerekiyordu...

Oysa Hz. Ömer’in ileri sürdüğü fikir, yani Müslümanın Müslümana karşı kılıç çekmeyeceğine ilişkin hüküm farklı bir bağlamda, farklı bir doğruyu işaret ediyordu.

Böylece uzlaşma yolunda atılan adımların düzlemini belirlemek gerektiğini söylemiş oluyoruz.

İleri sürülen her doğru acaba aynı bağlam içinde mi yer alıyor, yoksa her doğrunun üzerine inşa edildiği düzlem bir farklı anlam bütünü mü taşıyor? Bu noktanın vuzuha kavuşturulması ön alıyor.

Burada belki son söz şu olabilir: batıl üzerinde uzlaşmaya varmak batıl bir işlem olur

#Türkiye
#İslamiyet
#Hz. Ömer