Biri yerine getiremeyeceği bir taahhütle bir vaatte bulunursa ona “bağ üstünden bostan bağışlıyor” denir.
Bir vaatte bulunulmuştur ama gerçeklikte bu vaadin hiçbir değeri yoktur.
Bu söz “yağmasa da gürlüyor” deyiminden farklıdır. Yağmasa da gürleyen de belki yapamayacağı bir vaatte bulunuyor, ancak o, yapabilse, elinden gelse bir şeyler yapmak istiyor. Öteki öyle değil, öteki yapamayacağı daha baştan belli olan bir şeyi yapmış gibi, yapacakmış gibi vaatte bulunuyor; ancak yapamayacağını daha baştan kendisi de biliyor. İşte onun yaptığı vaade bağ üstünden bostan bağışlama deniyor.
Bu deyim, bir de başkasının kesesinden bağışta bulunmak isteyenler için kullanılır.
Geçenlerde Kemal Bey, başbakan olursa memura yılda iki defa ikramiye vereceğini vaat etti. Bu vaadini de noterden tasdikletti. “Bu parayı verecem, vermezsem Başbakanlıktan da, parti başkanlığından da istifade edecem” diyor.
İşte bağ üstünden bostan bağışlama deyimine cuk oturan bir fiil...
Kemal bey başbakan olacak da, hükümet kuracak da, memura yılda iki defa, iki bayrama denk gelecek şekilde ikramiye verecek...
Anlaşılan Hazineye göz dikmiş durumda...
Koalisyon yoluyla da olsa CHP ne zaman iktidara gelse, Hazinenin birikmişini har vurup harman savurur; sonra da dilenmek üzere dünya turuna çıkar...
Ecevit’in ‘70’li yılların sonlarında para bulmak üzere yaptığı dünya turu yakın tarihimizin yüz karası olarak unutulmazları arasında yerini korumaya devam ediyor...
Ecevit’in o turları için Süleyman Demirel’in sözü de keza unutulmazların arasında yerini aldı. Demirel, Ecevit’i kastederek: “Deli dana gibi ortalıkta ne dolaşıp duruyor bu adam!” demişti.
Deli dana gibi dolaşanlar, bağ üstünden bostan bağışlayanlar, ne hikmettir, hep aynı partinin üyeleri arasından çıkıyor.