Argumentum ad hominem

04:0014/01/2018, Pazar
G: 18/09/2019, Çarşamba
Rasim Özdenören

12 Ocak Cuma günü internet posta kutuma “ali önertsip15.16.1974@gmail.com” tarafından gönderilen “Kim Bu Bekir Bozdağ?/ Turgut Koçak (Türkiye sosyalist işçi partisi genel başkanı)” başlıklı bir yazı düştü.Bu yazının bizi ilgilendiren cümleleri şunlar:“Anayasa Yüksek Mahkemesi; Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili bir karar vererek hak ihlaline hükmetti ve ilgililerin serbest bırakılmasına karar verdi. (...) ... AYM tutuklu Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili hak ihlali yapıldığı kararı verse

12 Ocak Cuma günü internet posta kutuma “ali öner
tsip15.16.1974@gmail.com
” tarafından gönderilen “Kim Bu Bekir Bozdağ?/ Turgut Koçak (Türkiye sosyalist işçi partisi genel başkanı)” başlıklı bir yazı düştü.

Bu yazının bizi ilgilendiren cümleleri şunlar:


“Anayasa Yüksek Mahkemesi; Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili bir karar vererek hak ihlaline hükmetti ve ilgililerin serbest bırakılmasına karar verdi. (...) ... AYM tutuklu Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili hak ihlali yapıldığı kararı verse de bu karar ne alt mahkeme ne de iktidar ve destekçileri çevresinde olumlu karşılanmaz, daha da önemlisi ağır suçlamalara varacak eleştirilere kapı aralar.”

Bekir Bozdağ ise AYM’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği tahliye kararına karşı dermeyan ettiği mütalaada şu eleştiriyi getiriyor ve diyor ki:

“...Alpay ve Altan kararıyla (yayınlanan mahkeme açıklamasına göre) Anayasa Mahkemesi; anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aşmış, kendini ilk derece mahkemesi yerine koyarak vaka ve delil değerlendirmesi yapmış; suçun oluşumunu ve delil durumunu değerlendirmiştir. Bireysel başvuruları inceleyip karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi ya da temyiz mahkemesi veyahut da süper temyiz mahkemesi gibi davranamaz ve bu mahkemeler gibi karar veremez.”

Turgut Koçak yukarıya alıntıladığımız yazısını Bekir Bozdağ’ın bu mütalaası üzerine kuruyor. Fakat Bozdağ’ın ileri sürdüğü argümanlara cevap yerine ona şöyle bir defide bulunuyor. Bizim şimdi buraya alıntıladığımız parçaları anarak şunu söylüyor: “Şimdi soruyoruz; / SİZ KİMSİNİZ Bekir Bozdağ? / Bu ülke babanızın çiftliği mi?”

İşte mantıkta “argumentum ad hominem” diye adlandırılan kavram tam da bu durumu işaret ediyor. Bu Latince deyime Türkçe'de şahsiyatçılık diyoruz. Tartışmada karşı tarafın argümanlarına aynı mantık düzleminde cevap verme yerine muhatabın bazı bedensel özelliklerini veya kendince zaaf diye gördüğü özellikleri ileri sürerek çürütmeye kalkışma durumu... Muhatabın kimliği, saçının biçimi, derisinin rengi, boyu posu, tahsili delil olarak kullanılmaya kalkışılır. Sen iyi koşamıyorsun veya senin saçın sarı, dolayısıyla bu tartışmayı benim karşımda yürütemezsin, havasına girme... Koçak, Bekir Bozdağ hakkında fazla bir şey bulamamış olmalı ki, itirazını onun kim olduğu sorusu üstüne bina etmeye çalışmış ve bu ülkenin onun babasının çiftliği olmadığı “argümanı” ile de delil getirmek istemiş. Bu ülke Bekir Beyin babasının çiftliği olsa sanki durum değişecek!

İşte argumentum ad hominem tam da budur.

Bu yazımızın özel isimlerden soyutlanarak okunmasını salık veririm. Biz, bu yazıda AYM’nin kararını tartışmıyoruz. O karar üzerine fikir yürütenlerin mantık karşısındaki durumlarını dile getirmeye ve adlandırmaya çalışıyoruz. AYM’nin kararı üzerine de söyleyecek sözümüz bulunuyor, ama o tümüyle farklı bir düzlemin konusu.

Burada şu kadarına değinelim:

AYM, önüne getirilen davanın şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Yoksa asal karar merciinin yerine geçerek kendisi karar veremez. Burada kullanılan “esas bakımından denetleme” durumu ise ilk mahkemenin verdiği kararda esasa uygunluğun denetlenmesidir. Örneğin ilk mahkeme A yasasını uygulaması gerekirken B yasasını mı uyguladı veya aynı yasa içinde şu maddeyi uygulaması gerekirken başka bir maddeyi mi uyguladı, bunları denetler. Yoksa o mahkemenin yerine geçip de öngördüğü karara göre kendisi hüküm vermez.

#AYM
#Bekir Bozdağ